İran 13 Nisan gecesi İsrail’e karşı hava araçları ile saldırı gerçekleştirdi. Saldırı sonrası çeşitli değerlendirmeler yapıldı. Bilhassa İran’a yönelik tahfif içerikli mesajlar yoğunluktaydı. Tahlil ve tenkitler yapılırken geçmişe yönelik neredeyse hiçbir atıfta bulunulmuyordu.
Humeyni’nin 1979 İran İslâm Devrimi sonrası yaptığı ilk icraatlarından birisi de İsrail’in Tahran Büyükelçiliği’ni kapatarak elçilik binasını Filistin Büyükelçiliği olarak tahsis etmesidir. Akabinde Ramazan ayının son Cum’a’sını “Kudüs günü”ilan etmesi, yetmedi bir de Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın işgalden kurtarılması için Hizbullah örgütünü kurması belki de İran-İsrail düşmanlığının ilk alevleri idi. Ve tabii ki 4 Kasım 1979 Amerika’nın Tahran Büyükelçiliği’nin İranlı öğrenciler tarafından işgali de İran-Amerikan ilişkilerini alevlendiren önemli bir gelişmeydi. Sonuçta İsrail ve Amerika İran düşmanlığında kader ortağı oldular. İşte bu ortaklık o günden bu güne kesintisiz olarak devam etmekte.
1980 Eylül ayında başlayan ve1988 Ağustos ayında BM’in 598 sayılı kararının kabulü ile sonlanan İran-Irak savaşında iki tarafta yüzbinlerce kayıp verdi, bunun sonucu da altından kalkılamayacak derecede ağır oldu. O nedenle İran o günden bu yana asalet savaşından kaçıyor, vekalet savaşını tercih ediyor. İran’ı tezyif düzeyinde tenkit eden ve kınayanlar bu hususu da dikkate almalıdırlar. İnönistler bugün bile hâlâ İnönü’nün Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmamasını takdirle karşılamaktadırlar. İran damdan düşen bir ülke ,damdan düşmeyenler İran’ı anlayamazlar.
İsrail ,2010 yılından bu yana İran’ın beş nükleer fizikçisini suikast yoluyla katletti. Bunlar; Muhsin Fahrizade, Alimuhammedi, Prof. Mecid Şehriyari, Feridun Abbasi, Daryus Rızainejad’dır. Keza Aralık 2023’ün son günlerinde Türkiye’ye gelen Kassam Tugaylarının kurucularından ve yine Gılat Şalit müzakerecilerinden olan Salih el Aruri Türkiye dönüşü Lübnan’da altı arkadaşı ile birlikte İsrail tarafından katledildi. Zira Aruri ile el-Fetih temsilcisi Türkiye’nin arabuluculuğu ile Hamas-el Fetih ihtilâfına çözüm arayışı içerisindeydiler. 1 Nisan’da İran’ın Şam Büyükelçiliği Konslosluk binasına saldırı sonucu aralarında iki de İranlı generalin olduğu 13 kişi katledildi. 7 Ekim’den bu yana yaklaşık 35 bin çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan Gazzeliler şehit edildiler. Tüm bunlar yaşanırken sesi çıkmayan sözde hür ve demokrat dünya İran’ın haklı ve kahrolası uluslararası hukuka uygun olarak ve de aralarında Türkiye’nin de bulunduğu başta ABD olmak üzere saldırı öncesi birçok ülkeyi direkt ya da dolaylı olarak haberdar etmesine rağmen İran suçlu İsrail masum! Öyle mi? Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa!
İsrail izafi bir devlettir.
Yalnız başına kalması halinde asla savaşamaz. Kurulduğundan bu yana (14 Mayıs 1948) Amerika’nın, İngiltere’nin ve topyekûn Batı dünyasının desteği ile ayakta duruyor. 13 Nisan saldırısında da İran’ın İsrail’e yönelik kamikaze dronları İHA ve çeşitli füzeleri Amerika’nın Doğu Akdeniz’de konuşlandırdığı donanmada bulunan hava üssü uçakları ile G.Kıbrıs’ın Larnaka ve Agritur üslerinden havalanan Birleşik Krallığın savaş uçakları bir de Fransız uçakları dronları, İHA’larını ve füzeleri düşürdü.
İsrail başından beri Gazze’de istediği sonucu alamadı. Üstelik 7 Ekim Hamas saldırısı ile de İstihbarat, güvenlik ve savunma gücü madara oldu.Hem bu eziklikten kurtulmak hem de savaş suçu, soykırım, sivil katliamı birçok suçtan Netanyahu ve kabinesi sabıkalı. Netanyahu savaşı genişleterek hem kendi siyasi ve biyolojik ömrünü uzatmak istiyor, hem de İsrail’in 7 Ekim saldırısında yerle bir olan imajını düzeltmek istiyor. Dahası Amerika başta olmak üzere yandaşlarını da Ortadoğu bataklığına çekmek istiyor.
13 Nisan İran saldırısı fevkalâde meşru bir saldırı olmakla beraber, bir işaret fişeği mesabesindeydi. Şayet İsrail dölek durmaz ise bu kez menzili 2000 ilâ 2500 km. olan ŞAHAP serisi füzeler devreye girer. Nitekim İran’lı askeri ve siyasi yetkililer gerekli uyarıları yapmaktadırlar. Unutulmamalı ki İran 8 yıl süren savaşta sadece Irak’la savaşmadı. Amerika, Avrupa ve Körfez ülkeleri de Irak’ın yanında idiler. Bu günkü dünyada silahların yapamadığını algı operasyonları ile MEDYA yapmaktadır. Nasıl olduysa Amerikan TWP Gazetesi Tebriz, Tahran ve Kirmenşah’tan atılan füzelerle; Golan Tepesi İstihbarat Karargah Üssü, Nevatim üssü (f-35’lerin havalandığı üs), Ramon hava üssü, Arad bölgesi’nin İran tarafından vurulduğunu açıkladı. İsterseniz İran’ın silahlı kuvvetlerine bir göz atalım. 1979’da İran’n Hava Kuvvetleri’nde 79 adet F-14 A Tomcat av bombarduman uçağı, 190 adet F-4 Phantom, 170 adet de F-5 uçağı mevcuttu. Şu an ise F-4, F-5, F-14, Rus yapımı Mig 29 ile SU-24 savaş uçakları bulunmaktadır. Yani İsrail savaşı genişletmek isterse evdeki bulgurdan da olabilir.
Sonuç olarak İsrail artık başta Amerika, Avrupa ülkeleri olmak üzere bizim coğrafyamız için de bir yük. Sanırım tüm ileri düzeyde İsrail’in arkasında olduğunu söyleyen Amerika’da takiye yapıyor. Tüm siyaset analistleri de biliyor ki Amerika Ortadoğu’dan çıkmak istiyor. Keza monarşik Körfez ülkeleri istemese de bölge halkları da artık Amerika’yı da, İsrail’i de topraklarında istemiyor. Zaten Amerika, Çin ve Pasifik’e odaklanmak istiyor. Bu nedenle de Amerika İsrail’in savaşı genişletmesine izin vermeyecek gibi gözüküyor.
Küfür Dünyası en genelde İslam’ın gerek Şii ve gerekse sünni yorumunun ideolojik düzeyde yeniden yerkürede arz-ı endam etmesini istemiyor. Yine ekonomik, siyasi ve sosyolojik olarak halkına güven veren halkı Müslüman olan ülkeleri de istemiyor. Bunun yanı sıra nüfusu 90 milyona dayanan Türkiye-İran-Mısır gibi ülkelerin de nüfus yoğunluğu onları korkutuyor. O nedenle Ortadoğu’da yeni bir harita taksimi onlar için elzem görünüyor.
İsrail tüm yaptığı cinayet, soykırım, işgal, suikast ve katliamlara rağmen, İran’ın işaret fişeği mesabesindeki karşı saldırısına cevap vermeye hazırlanıyor. Bunu yapabilir de. Ancak şu ana kadar yaptıkları ve yapacakları yanına kar kalmayacaktır. Zira sel gider, kum kalır. İsrail aslında şimdiden üçüncü Babil Sürgününe hazırlanmalıdır.
17 Nisan 2024
Kibrin Mağlûbiyeti -1 | İlhan Akar
23.04.2024
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024
Başkası İçin Yaşamak Doç. Dr. MEHMET SAĞLAM 28.04.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024