metrika yandex
  • $32.46
  • 34.71
  • GA18240

AF’mı ZaAF’mı Olacak?

GÜVEN AKINCI
06.04.2020

 

Türkiye’de cezaevlerinde 2019 itibarıyla 282 bin 703 hükümlü ve tutuklu bulunmaktaymış. Bu veri bizi Avrupa’nın 43 ülkesi içinde birinci yapmış.

2020 Bütçe görüşmelerinde  cezaevleri için öngörülen harcama ise 19 Milyar 751 milyon lira olarak raporlanmış.

İnsan hakları aktivistlerinin sürekli gündeme getirdikleri “Türkiye’de cezaevleri yaşam koşullarından uzak, insanlar ölüme terkediliyorlar adeta” çığlıkları duyulmasa bile bir gerçek var ki; o da halihazırdaki 366 ceza ve tutuk evi yetersiz. Mahkumların 10 kişilik koğuşlarda 26 kişinin yaşadığı, yataklar yetersiz olduğu için nöbetleşe uyumak zorunda kaldıkları sağır sultanın dahi kulağına gitmiş olmalı. Sıcak su, banyo ve tuvalet imkanları, hijyen gibi insani ihtiyaçlardaki yetersizlik, Dünya’yı sarsan korona virus salgınının da etkisiyle iktidarı birşeyler yapmaya zorlamış görünüyor.

İktidarın küçük ortağı MHP’nin ısrarıyla  bir süredir bir af çalışması yapıyordu Adalet bakanlığı. Covid-19 virusu bu çalışmayı hızlandırdı. Ceza düzenlemesi adıyla hazırlanan kısmi af tasarısı geçen hafta TBMM’ye sevk edildi.

Cumhuriyet tarihi boyunca af; iktidarların ve siyasetin gündem maddelerinden olagelmiş. 1921 tarihinden bu yana 52 kez af kanunu çıkmış. Ki bunlardan 7 tanesi genel afmış.

Şu günlerde kamuoyu bir yandan çıkacak kısmı aftan kimlerin yararlanacağını tartışıyor. Öyle ya, her tür suçun mücrimi -belki - masumu var mahpus damlarında. Kime “çık” kime “kal” diyecek siyasi otorite?

Geçmişte çıkan af yasalarına bakarken ilginç kararlarla karşılaştım. Mesela devlet 1940-41 kısmi affında “ depremde yararlılık gösteren mahkumlar”ı affetmiş. Erzincan depreminin yaralarını sağaltma amacıyla çıkmış olmalı. Yine 1962 affı, Talat Aydemir ve darbeci arkadaşlarını kapsıyormuş. 1976 da ise “şoför affı” çıkmış.

Kuşkusuz ki kadim çağlardan bu yana, ödül de ceza da ictimai hayatın kaçınılmaz gerekliliklerinden sayılmış. Yani cezalandırmak veya ödüllendirmek hiçbir zaman tartışılmış olmasa gerek.

Ancak tartışılan müeyyidenin; adil olması, yerindeliği ve herkes için eşit uygulanmasıdır. Toplum vicdanında makes bulmamış ödül ve ceza, hukuki normda sunulsa dahi zulme hizmet eder. Devlet adalettir hükmünce, adalet terazisinin sapması derin umutsuzluklar doğuracaktır.

Güçsüz adalet ne kadar sorun çözmekten uzaksa, adaletsiz güç kullanımı da o kadar sorun üretecektir. Türkiye nicedir adalet sisteminin aldığı darbelerden muzdariptir. Kimi asimetrik cezai uygulamalar, işleyen adil mekanizmayı değil de rövanşist iptidai arzuları tatmin ediyor adeta.

Eğer;

Gasp suçlularını bırakıp fikir suçlularını bırakmayacaksanız,

Hırsızlara yol verip muhalifleri içeride tutacaksanız,

Eli kanlı katilleri sokaklara boca edip, gariban öğrenciyi memuru işçiyi “terörist” sayıp hapsedecekseniz,

Kavala, Demirtaş, Türköne ve Ahmet Altan içeride kalacak, Çakıcı dışarda olacaksa

Bu irade AF’ın değil, zaAF‘ın olur.

Halk yönetimde zaAF göstereni, zamanı gelince bertarAF eder.

 

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Mehmedali | 07.04.2020 20:55
Az bile demis güven akıncı.. neresinden tutsan elde kalır.. devlet yetki gasbi yaparak, vatandaşın af yekisini kendi kullanıyor! Hapishane yetersiz diye af çıkıyorsa daha da garip! Zaten usul vd yasalarla hapse giren azdı (cmk 231) ... Hasılı, Hukuk konuşmak hic zevk vetmiyor...