metrika yandex
  • $32.74
  • 34.87
  • GA19020

Haberler / Ekonomi

Hüdapar Genel Sekreteri Şehzade Demir: Türkiye Iktisadi Bağımsızlığa Kavuşturulmalıdır.

13.11.2020

HÜDAPAR Genel Sekreteri Şehzade DEMİR, son ekonomik gelişmelerle ilgili Hertaraf Haber’e açıklamalarda bulundu.

Demir, ekonomi yönetiminin; iki üç yıldır üretici, çiftçi, sanayici ve alt gelir seviyesindeki halkın sesini duymazdan geldiğini, ekonomik krizi bütün ağır sonuçlarına rağmen görmezden geldiğini, geride kamuya bir enkaz bırakarak hiçbir şey olmamış gibi köşesine çekildiğini belirtti.

HÜDAPAR Genel Sekreteri Demir, mevcut krizin asıl müsebbibinin; ekonomiyi bu kadar kırılgan hale getiren, krizleri öngöremeyen, bu nedenle tedbir almaya çalışmayan ekonomi yönetimi ve başındaki Berat Albayrak olduğunu belirtti.

Şehzade DEMİR’in hertaraf.com’a yaptığı açıklama şu şekilde:

Türkiye iktisadi bağımsızlığa kavuşturulmalıdır.

Ekonomi yönetiminde ve finans sektöründe son dönemlerde yaşanan önemli gelişmeler, ekonomik krizin aslında büyüklüğünü ortaya koyması açısından önemlidir. Zira bir anda döviz ile altın fiyatlarının rekor üstüne rekor kırması, çok görülen bir şey değildir. Fakir ve yoksulun bütün birikimlerini bitiren, üretim ve istihdama ağır darbeler vuran ekonomik krizin ekonomi yönetimini de bitirmesi aslında doğal bir şeydir. İki üç yıldır üretici, çiftçi, sanayici ve alt gelir seviyesindeki halkın sesini duymazdan gelen, ekonomik krizi bütün ağır sonuçlarına rağmen görmezden gelen bir ekonomi yönetimi, geride kamuya bir enkaz bırakarak hiçbir şey olmamış gibi köşesine çekildi.

Dövizin yükselmeye başladığı ilk andan itibaren ekonomi bakanının yaptığı açıklamalarda meseleyi basit görmesi, toplumun gündeminden ne kadar kopuk olduğunu ortaya koyması açısından çok önemlidir. Selef bakanın vekillere verdiği brifingde dövizi düşürme gibi bir politikalarının olmadığını ifade ederken bu döviz yükselmesinin kamu borçlarına yüklediği ekstra milyarlarca TL’nin halkın belini kırmasından da bihaber olduğunu gösteriyordu. Gün gün temel gıda ürünlerine, elektriğe, doğalgaza zam yapmasını bilen sayın bakan, dövizin yükselmesine çözüm bulma arayışına hiç girmedi. Günah keçisi de hazırdı zaten. Faizlerin yükseltilmesini isteyen faiz lobisi, faizlerin yükseltilmesi için döviz üzerinden baskı yapıyordu. Kendilerinin ise hiçbir suçları yoktu.

Oysa mevcut krizin asıl müsebbibi; ekonomiyi bu kadar kırılgan hale getiren, krizleri öngörmeyen, bu nedenle tedbir almaya çalışmayan ekonomi yönetimidir. Yaşanan bu krizden yeni ekonomi yönetimi ders çıkarmalı; ekonominin kırılganlığı ile dışa bağımlığına çözümler üretmelidir. Başarısız bir ekonomi yönetiminin gitmesi, yeni bir ekibin gelmesi dahi piyasaya ciddi anlamda bir ümit oluşturmasından ve piyasanın düzelme trendine girmesinden ciddi dersler çıkarılmalıdır. Sanayiciye, sermaye sahibine, çiftçiye, üreticiye olduğu gibi tüketiciye de güven veren bir yönetim kurulması çok önemlidir. Yoksul halkı enflasyon, döviz, faiz ve sermaye sahiplerine ezdirmeyen, herkese güven veren bir yönetim tarzı mutlaka oturtulmalıdır.

Önümüzdeki süreçte yeni ekonomi yönetimi, faiz ile ilk ağır imtihanını verecektir. Ekonomi piyasasından yansıyan bilgilere göre bu ay içinde büyük bir faiz artırımına gidilecektir. Hatta Merkez bankasının yapılması düşünülen yüksek faiz oranı ile şimdiden borçlanmaya başladığı yönünde bilgiler de piyasada konuşulmaktadır. Dövizin ekonomi piyasası için oluşturduğu tehlike kadar, hatta belki daha fazlası ile faizlerin yükseltilmesi de ciddi anlamda ekonomi için risk ve tehlike demektir. Ekonominin bu şekilde faiz ve döviz lobileri arasında, bir kısır döngüye mahkum edilmesi sürdürülebilir bir durum değildir. İki durumda da sermaye sahipleri kazanırken fakir ve yoksullar daha da yoksullaşmaktadır. Faiz ve dövizin yükselmesi ile hasıl olan ek kamu yükü de zam ve vergilerler yine alt gelir grubu vatandaşlara taşıttırmaktadırlar.

Dışa bağımlı, faiz ve döviz lobilerine mahkum bir ekonomi, kendi toplumunu esir hale getirmektedir. Her gün yükselen zamlar, faizler, döviz fiyatları ve yeni vergiler ile kendi halkımızı ve öz değerlerimizi sermaye sahipleri ile sömürgeci ülkelere peşkeş çeken bir ekonomi anlayışımız vardır maalesef. Yeni ekonomi yönetiminin bu hakikati göz önünde tutarak bir ekonomi politikası geliştirmesi gerekir. Yapılması gereken; yerli ekonomiyi geliştirecek, dışa bağımlılığı bitirmeye yönelik bir ekonomi anlayışının oturtulmasıdır. Bu toplumun iktisat anlamında esaretini bitirecek politikalar geliştirilmelidir.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş