‘HE’ DE KURBAN!
Hakkımız yok mu bizim gerçekleri bilmeye
Gücümüz neden yetmez karanlığı delmeye
‘Ufkumuzu kuşatan cehennemi silmeye
Kararlısın öyle mi?’ derlerse ‘He’ de kurban!
Bellidir ta ezelde bir aşka sözlendiğin
Kendimden biliyorum doğrudur özlendiğin
Günün doğuşu gibi umutla gözlendiğin
Yerlerde ‘Sen mi geldin?’ derlerse ‘He’ de kurban!
Yaşamın tek seferlik olduğunu anlayıp
Limana demirleyen gemilerini yakıp
Buyruğu bekleyenler: ‘Boş sözleri bırakıp
Eylem vakti geldi mi?’ derlerse ‘He’ de kurban!
İçtikçe için yandı, uzandığın çeşmeden
Ayazda yola çıktın tatlı yeller esmeden
‘Düşünce hemen kalkıp yürüdün hiç kesmeden
Umudunu öyle mi?’ derlerse ‘He!’ de kurban!
Nerde yağlı kemik var koşup oraya çöküp
Söz yerine ağzından nifak tohumu döküp
Hesabı büyütürken kibirle burun büküp
‘Sana mı düştü bu yük?’ derlerse ‘He’ de kurban!
Emanet büyük diye yüreği tekleyenler
Bu korkuyla uykusuz günleri ekleyenler
Gücün tükendiğinde kalkmanı bekleyenler
‘İnnallahe meânâ’ derlerse ‘He’ de kurban
Yolu doğru yürüdün haram yok yediğinde
Yüreğinin her taşı sağlamdır gediğinde
Allah, İslam, adalet, ahiret dediğinde
‘Sen hala orda mısın?’ derlerse ‘He’ de kurban!
‘Sen hala orda mısın?’ derlerse ‘He’ de kurban!