metrika yandex
  • $32.3
  • 34.78
  • GA17500

Haberler / Yazı Dizisi

Hüzne Dair Güzelleme-11/Abdulaziz Tantik

05.06.2022

Güzelleme-11

Hüzne Dair Güzelleme

Abdulaziz Tantik

Bir sonbahar yaprağı gibi hazin bir sona doğru yürürken yüreğindeki tedirgin duruş, seni içinden çıkılmaz noktalara doğru sürüklediğini hissederek içten bir titreme nöbeti geçirirsin… Biliyorsun ki uzaklara doğru bir seyrüsefer içinde hayata dair kaygılarını bir tarafa bırakarak yaşamın izleri üzerinde saklı bulunan hüznü bularak yüreğini genişleten bir durumu olguya dönüştürüyorsun… Hüzün bir matem değil, bir firak, melankoli değil, belki hasretin doruğa çıkmasıdır.

Hüzün; varoluşsal bir deneyim…

İnsanın sürekli içinde bulunması gereken bu hüzünlü demler, kişiyi derinden kavrayarak ona sürekli yeni hatırlatmalarda bulunur. İnsanın nisyanla ilişkisi bağlamında sürekli unutkanlık halini bir psikoz durumu olarak teşmil etmesi, kendi gerçeğini kavrayışı dışlayan bir atmosferi oluşturur. Ancak hüzün, sürekli bir hatırlatıcı rol üstlenerek insanı geldiği kökten uzak düşmeme noktasında uyarıcı bir rol üstlenir. Hüzün insanı bir kez daha ama bu sefer derinden meseleyi düşünmeye iter.

İnsan, hüznü ontolojik bir zeminde kavrayarak onu demlenmeye bırakmalı... 

Hüzün ise insanı sürekli bir ‘yakaza’ halinde bulunmaya teşvik eder.

Nedir, hüznü bu kadar anlamlı kılan?

Varlığımızın sürgüne gönderildiği andan itibaren ebedi yurttan geçici yurda geçiş yapılmıştır. Her insanın derinliğinde ebedi yurda karşı bir özlem yatar ve böylece bu özlemi dindirmek adına yeryüzünü bir cennete ve ölümsüzlüğe dönüştürme çabaları insanın varlığının aksine yürütülmektedir. Bir garip olarak yaban ellerde yaşayan her insan öz vatanına karşı büyük bir özlem duyar. İşte bu özlem büyük bir hüznün eşliğinde edebiyat şahikaları yaratacak bir duyguyu harekete geçirir. 

Hüzün, yad ellerde yaşamanın adı…

Sürekli dönüş gününü bekleyen insan, döneceği yeri yüreğinin derinliklerinde bir hatıra olarak saklı tutuyorsa, gizli bir hazine gibi bu saklı bilgi sürekli onu meşgul edecek ve her meşguliyet onu hatırlatarak yüreğindeki derin hasreti gün yüzüne çıkaracaktır.

Aşkın yakıcı kucağında sevgiliden uzak geçen günlerin hasreti hüznü derinleştirdiği gibi kırılganlaştırır da… 

İşte hüznü terk eden insan, hüznünü unutmak adına kendini yalancı bir dünyanın günah dolu galerisine bırakmaya tamah eder. Böylece unutulup gideceğini düşünürken unutacağını hayal eder. Ama varlığının en derin katmanında varlığı saklı bulunan hüzün her unutma eyleminde kendisini yeniden hatırlatarak hüznü çoğaltır.

Hüzün, tövbe kapısıdır. 

Kaybolmak ve kaybolmanın derin yarası ancak hüzünle tamir edilebilir. 

Sarhoşluktan medet uman ve her sebeple bir şekilde sarhoşluğu tatmak isteyen kişi hüznünden kaçmayı denemektedir. Çünkü hüzün insanın en derununda onun varlığını sürekli yeniden diriltmenin bir imkânı ve saklı anıları güncelleyen bir etkendir.

Hüzün bir melankoli değildir. 

Melankoli daha çok bir duygusal sapmadır. Aşırı duygusallığın insana çoğu zaman verdiği zararı biliriz. Rasyonaliteyi kaybeden bir melankoli ancak yanılgı ve yanlış üretir. Hâlbuki hüzün, çok ciddi bir rasyonaliteye sahiptir.  Çünkü varlığı, varlığın anlamını ve varlığın sonunu doğru okuma noktasında hüzün aklı kalbin emrine vererek kendi rasyonalitesini doğru koordinatlar üzerine kurarak insanın erdemli ve adil bir hayatı inşa etme çabasına temelden destek verir.

Hüzün, aşkın bir tutumu sürekli bir içkinleştirme ile harmanlayarak insanı sonsuzluğa hazırlar. 

Kuran, hüzünlü bir sesle en güzel okunur ve böyle okunulması emredilmiştir. Okurken ağlayamıyorsan ağlar gibi oku denir. Ayetler, yüreğin derinliklerinden koparak geldiğinde yüreğimizdeki derinliğin teline dokunarak bizi titretir.

Haşyet ve hudu(huzur) ancak hüzünle anlamlandırılabilir. İnsanı, korkudan azade bir korku ile Allah’a yönelten duygu hüzünle harmanlandığı zaman haşyete dönüşür.

Hüzün huzurdur. 

İlahi huzurda olmayı varoluşunun bir anlamı olarak kabul eden kişi ancak hüzünlenir. Çünkü o çok uzak bir diyarda ve ne zaman döneceğini bilmemenin derin hüznüne tabidir.

İnsan, varlıkla sağlıklı ilişkiler kurmayı ve yaratılmış bütün ayetlere karşı sorumluluğunu ancak hüzünle taçlandırabilir. O yüzden hüzün bir sorumluluk duygusudur. Sorumluluk hüzünle anlam kazandığı gibi insanın sorumluluğunun hatırlatıldığı zeminde hüzünde tamamlanır.

Hüzün bir yaşama biçimidir. 

Mümin, muttaki ve gönül erleri için hüzün vazgeçilmez bir durumdur. Hüznün yoğun duygusallığında aklı rehber edinerek farklı düzeyleri ve farklı seçenekleri ilahi rızaya uygun bir algı ile tercih ederek dönüşü kolaylaştıran kişiye ne mutlu!

Hüznü çoğaltan şey, eşyanın ve insanın hakikatinin gözler önünden uzaklaştırılmasını sağlayan fesat zeminleridir. Fesat, eşyayı bozduğu gibi hüznün zeminini de kaydırabilir. O yüzden hüzün ancak vahiyle temellendirilerek gerçek konumuna kavuşabilir. Ama günah, yanlışlar, hatalar, suizanlar, zulüm ve cehalet insan için ve insana dair umutlar için gerçek bir hüzündür.

Her varlık varoluşa çıkarken bir ayet, bir mucize ve bir bildiridir. Hüzün bu ayet, mucize ve bildiri arasında sürekli bir ilinti bulma deneyimidir. İnsanın yitikleşmesi, ayetleri okuyamamasındandır.

Gözlerimi yumarak yüreğimin derinliklerindeki hatıralara yönelerek hüznümü devrede bulundurarak varlığımın hakikati üzerine teemmül ve tefekkür gerçekleştirerek kendi gerçekliğime doğmaya çabalarım. Böylece kendi hakikatimi kavradığım zaman varlığın hakikatinin de bana bildirileceğini bilmenin derin hüznü içinde aşkın ile olan bağımı yeniden derinleştirerek ona adanmış bir hayatı hediye etmeye hüznün derin hazzı içinde cesaret ederim.

Evet, insanlık melankoli ile yoldan çıkışını ancak hüzünle durdurarak yeniden dirilişini gerçekleştirebilir. Melankoli bir kaybolma psikolojisi iken hüzün bir bulma arayışı ve hatırlama denemesidir.

Dünyanın geçici yaşamında acı ve tatlı, korku ve ümit, doğru ve yanlış ölçülerinin geçiciliğini kavrayarak hüzünle harmanlanmış bir yaşamı sonsuzluğa açılan bir kapı görerek hayatını adayacağın mesajın hüzünle demlenmiş davasını umutla taşımaya karar veren insan, kendi kurtuluşunu sağlarken insanlığın kurtuluşunun umudu haline gelir…

Devam Edecek..

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş