metrika yandex
  • $41.54
  • 49.22
  • GA34235

Haberler / Dünya

Risk Toplumu, Küresel Güvenlik Açığı ve Kırılgan Esneklik; Koronavirus Salgını Üzerine Sosyolojik Bir Bakış Ahmad Kalateh Sadati / Medical Journal

26.04.2020

Risk Toplumu, Küresel Güvenlik Açığı ve Kırılgan Esneklik; Koronavirus Salgını Üzerine Sosyolojik Bir Bakış

Ahmad Kalateh Sadati / Medical Journal

Çeviren: Hasan Kanat (Hertaraf Haber- DışHaberler Servisi)

Koronavirus’lar (Cov), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS ) ve Ağır Akut Solunum Sendromu (SARS) gibi ciddi hastalıklara neden olan bir virüs ailesidir.

(COVID-19) salgını, 8 Aralık 2019 Tarihinde Çin de ortaya çıktı ve aniden bu virüs Çin'den 30'den fazla ülkeye ani bir şekilde yayılarak uluslararası kamuoyunu ve özellikle de dünya genelinde sağlık politikaları üzerinde şok edici bir etki yaptı. Örneğin 25 Şubat 2020'de İran'da, Sağlık ve Tıp Eğitimi Bakanlığı (MOHME)  COVID-19 virüsünden dolayı,  Ülkede 15 ölüm vakası olduğunu bildirdi. Koronavirüs sebebiyle Birçok Sosyal ve Ekonomik sorun baş gösterdi. Coronavirüs şoku, önceki yıllarda şiddetli akut solunum sendromu (SARS), kuş gribi ve domuz gribinden daha geniş ve kuvvetliydi. Bu durum, biyolojik ve epidemik bir sorun olan koronavirüs salgınının, nasıl Ekonomik, politik ve siyasi bir soruna dönüşebileceğini de ortaya koydu.

Bu virüsle karşı karşıya olan devletlerin en yaygın ve en önemli stratejisi, kamu sağlığına dönük olan yaklaşımlarıydı.  Kliniklerin ve hastanelerin kapasitesini artırma ve hastaları karantinaya alma, el yıkama yönelik kampanyalar yaygın olarak kullanıldı. Ancak talepler daha da arttı. Genel nüfus tarafından maskelerin kullanımına ilişkin delil bulunmamasına rağmen, dünya çapında maske satın alma yönünde büyük bir talep meydana geldi. Doğrulanmış vakaların bulunmadığı şehirlerde bile birçok günlük etkinlik bu olaydan dolayı etkilendi. Büyük şehirlerde karantinalar, virüsten etkilenmeyen insanlar için bile ev hapsi uygulama kararı alındı. Tarihte Nadir bir olay olarak,  bazı ülkeler sınırlarını kapattı ve uçuşlarını sınırlandırdı.

Risk toplumu, günlük hayatımızın bir parçasıdır. Alman sosyolog Ulrich Beck, bunu modernleşmenin yarattığı ve getirdiği tehlikelerle ve güvensizliklerle başa çıkmanın sistematik bir yolu olarak tanımlıyor, ‘’Risk Toplumu’’ olgusunu.

Modern toplumlardaki riskler, geleneksel toplumların aksine ekolojik, kimyasal ya da genetik mühendisliği gibi teknolojik karakterde olan ve bir takım iktidar sahiplerinin kararlarıyla yaratılabilecek özellikteki risklerdir.

Risk toplumunda tehditlerin denetlenebilmesi sorunlardan biridir. Kendisinden kaynaklı tehditlere kör ve sağır olan modernleşme sürecinin bir sonucu olan Risk toplumunda yerleşik norm sistemleri başarısız kalmakta ve insanlar geleneksel destek ağlarından koparak bireyselleşmektedir.

Risk toplumunda insanlar, yaşamlarını tehdit eden ve kişisel olarak etki edemeyecekleri tehlikelerle yüzleşmek zorundadırlar. Risk toplumu “güvensizleştirilmiş” bir toplumdur. Risk toplumunda gelecek korkusu, bireysel ve örgütlü terörün yaygınlaşması, özel hayatın gizliliğine olan tecavüzlerin artması ve bireylerin özel hayatının gizliliğine devletlerin sınırsız müdahale edebilmesine imkân veren teknolojilerin artmış olması önemli tehlikelerdir.

 Koronavirüs salgınının sağlık ve sosyal sonuçları 21. Yüzyılda insan yaşamındaki en önemli sosyal olaylardan biri olarak kabul edilmelidir. Bu salgının farklı olmasının nedeni, dünya çapında, insanın biyolojik yaşamının kırılganlığı ve her türlü tehlikeden güvenli, “steril topluma’’ geçiş isteğidir.

Mevcut politikalar, virüsü toplumdan uzaklaştırmaya çalışıyor. Genel nüfusun, virüse maruz kalma korkusu irrasyonel davranışlara yol açıyor. Ayrıca bazı ülkelerin, gülünç ve bilimsel olmayan politikalar izlediklerini görüyoruz. Birçok ülkede, esnekliğin azaldığını ve İnsanların virüsten kaçmak için her şeyi yaptığına şahit oluyoruz.  

Antimikrobiyal direnç sorunu ve yaşanılan sağlık krizlerinin çoğu, doğrudan insanın çevreye karşı nasıl davrandığıyla ilgilidir. İnsanoğlunun yaşadığı çevreye karşı yıkıcı eylemleri,  çevreye çok büyük zararlar vermiştir. İnsanın gıda ve barınma ihtiyacını giderirken bile ortaya koyduğu davranışların virüslerin mutasyona uğramasında önemli bir rol oynadığına dair varsayımlar bulunmaktadır.

Sosyologların, filozofların, antropologların yanı sıra virologların, epidemokların ve kamu sağlığı uzmanlarının, işbirliğiyle hem çevreye karşı davranışlarımızda hem de bir krizle yüzleşmemiz noktasında yeni bir disiplinler arası yaklaşıma ihtiyacımız var.

Sonuç olarak, bu salgın bize mevcut toplumların biyolojik ve zihinsel olarak nasıl savunmasız olduklarını gösteriyor. Salgınlara karşı Direnci, sadece biyolojik temelde değil, zihinsel, sosyal ve ruhsal düzeyde de geliştirmeliyiz.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş