metrika yandex
  • $32.3
  • 34.78
  • GA17500

Haberler / Yorum - Analiz

Giden Gün Geri Gelmez / Hatun ÖZKÜMÜŞ

26.10.2022

Eskiden vakit nakitti. Şimdi nakit ötesi. Çünkü vakit Sadece dolu geçirilmesi gereken bir zaman dilimi değil. O, insanın hayatla ilgili faaliyetlerine yüklediği anlam ve içerikle de ilintili.

Zamanımız, vaktimiz, şüphesiz çok değerli. Sürekli bir yerlere, bir şeylere yetişmek gibi bir telaş içindeyiz. Günlük işlerimiz, mesleğimiz, ailemiz, arkadaşlarımız, hobilerimiz.

Genel bir deyimle, ‘’dünya fani, ömür kısa.

Aşık Veysel’ e göre de; ‘’uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece’’.

Bize bahşedilen ömür çizgisine sahibiz. Fakat kat etmemiz gereken yolun uzun olup olmadığından emin değiliz. Günümüzün, kısa veya uzun olduğuna bakmaksızın sahip olduğumuz vaktimizin içini nasıl dolduracağımızın telaşı önemli olmaktadır.

Vakit-zaman bize emanettir. Çünkü bize verilen süreyi ömrümüz kadar veya bir zaman kesiti şeklinde düşünelim sınırı vardır. Sınırlı ve kıt olan, daha bilinçli kullanılmalıdır.

Zamanın kendisi değerli ise onu nasıl kullanıyoruz? Geçirdiğimiz zaman ne işe yaradı?  Zamanımızı hangi konuda ne amaçla kullandık? Yaptığımız iyiliklerle geride iz mi bıraktık? Ya da hepimizin geleceği olan çocuklarımızın yetişmesine destek mi olduk? Kurt-kuş yesin diye meyve veren ağaçlar mı diktik?

Planlı olmanın, programlı çalışmanın emek ve zaman yönetiminde başarıyı artırdığı bilinmektedir. Ancak zaman tasarımı yapmak, kişinin yönünü topluma çevirir ve kişiyi hassaslaştırır.  Vaktini boşa harcayan kişiler ise Tanpınar’ a göre ‘’ayarsız saat’’ gibidirler. Onlar diğer insanların vakitlerini de çalarak topluma zarar verirler(Tanpınar,2021).

İyi bir iş için harcanan zaman diğer zamanlardan daha değerlidir. Çünkü kullanılan zamana, yapılan işin niteliği de etki eder. Harcanılan zaman amacına uygun israf edilmeden kullanılmış ise geçen sürede yapılan aktivitenin kalitesi de, harcanan vaktin kıymeti de artar.

Zamanı daha anlamlı nasıl en doğru şekilde kullanabiliriz? Sorusu bilinçli insanlar için her zaman önemini korumuştur. Tanpınar’ a göre, ‘’saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır.’’ O gereksiz işlerin peşinden koşulmamasını, vaktin beyhude harcanmamasını, ihtirasların peşine takılmamayı önerir. O, hürriyetle zamanı iyi değerlendirme arasında da bir bağ kurar. Kişinin içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun insan kendisini hür hissetmelidir. Bunun için insanın hareket alanının olması yeterlidir. Ayrıca zamanı kullanma yönteminde de arada bir inovasyon yani yenilik yapılmalıdır. En önemlisi doğru kullanılmayan vakit üzerinde taşıyabileceği imkanlarla birlikte heba olmuştur(Tanpınar,2021).

 İslam Alimleri, çocukları ve gençleri iyi eğitmek, onları ilim sahibi yapmak, ilimle uğraşan insanların hatta alimlerin bile zaman kaybetmeden ilmi çalışmalara daha uzun süre ayırabilmeleri için çaba göstermişlerdir. Yeme, içme gibi temel ihtiyaçlara fazla zaman harcamadan, sağlıklarını da koruma yollarını araştırarak kullanmışlardır. İslam Alimlerine göre zamanın kıymeti, öğrenme ve bilginin kıymeti gibidir. Çünkü bilme ve öğrenme faaliyetleri kendilerine zamanında ve yeterli vakit ayırılması ile mümkündür. Öğrenme eylemi yaşayan insanın faaliyetidir. O halde insan son nefesine kadar zamanını iyi değerlendirip öğrenme, bilme çabası içinde olmalıdır(Gudde,2021).

Bir başka örnekle suyun damlasını bile boşa harcamamak bizim yaşam kurallarımızdandır. Rus yazar İvan İllice H2O (Su) isimli kitabında ‘’Müslümanların Medeniyeti aslında Su Medeniyetidir’’ şeklinde belirtilir(İllice,1991). İlmihal kitaplarındaki ‘’sular bahsi’’ bölümleri de buna örnektir. Tanpınar’da su ve saat sesinin kişinin iç alemine hitap ettiğini, insana ebediyet duygusu verdiğini hissettirmektedir. O dindar halkın saat yardımıyla günü beş vakit ve iftar, sahur gibi dilimleri ile takip ederek adeta ‘’zamanı kullanma medeniyeti’’ kurduğunu doğrudan söylemese de insanın hayat yolculuğunda vakti değerlendirme sanatını edinmesinin yolunu göstermektedir(Tanpınar,2021) .

Su hayattır. Bu yönüyle su ile zaman, önemleri ve kullanım kılavuzlarının sunduğu içerik bakımından birbirlerine benzerler. Her ikisi de doğru kullanılmaya ihtiyaç duyarlar. Suyun israfı canlılığa zarar verirken, zamanın, vaktin kaybı da hayatın akışını olumsuz yöne çevirir ve her iki durum da insanın, tabiatın geleceğini etkiler.

Vakit sabırlı olunduğunda toprağa da benzer. Sosyal ilişkilerin düzenlenmesinde zamana ihtiyaç duyulur. Sabırlı olmak bir erdemdir. Bekleyince görülür, insanoğlunun büyüyüp, gelişmesi, bir ürünün ortaya çıkarılması, yapılan işlerin fark edilmesi, meyvelerin olgunlaşması.

 Çocukluk, gençlik, yaşlılık dönemleri dediğimizde aslında bu dönemler için geçirilen zamanı da kast etmiş oluruz. İyi geçirilmemiş çocukluk, ‘’har vurup harman savurulmuş bir gençlik’’, sıkıntılı bir yaşlılık yaşanmış olsun istemeyiz. Bu dönemlerin heba edilmesi insana kayıptır. Geçmiş zaman kendisini yapılan güzel işlerle hatırlatırsa, geçmişten elde kalmış değerler ve ürünler, yaşanmış zamanları daha anlamlı hale getirir.

İçinde yaşadığımız zaman dilimi, üzerinde yaşadığımız yeryüzü gibidir. Zamanı yaşıyor olmak bize farklı imkanlar da sunar. Oraya neleri yazarsak bir başka deyimle neleri işlersek onların çoğunu orada buluruz. Diğer insanlara da aktarılabilecek olanlar bunların arasındadır. Kalıcı olan, tarihte belirleyici rol alabilecek izler de bu alanda bulunur.

İyi işler yapmak isteriz. Plan ve programlar yaparız. Bir programı yapmak ve uygulamak için belli bir zaman kesitine ihtiyaç duyarız. Giden zamanı geri getiremeyiz. O halde, kullanma imkanımızın olduğunu varsaydığımız zamanın önemini o elimizden gitmeden bilmeliyiz.  

Kullanabilme ihtimalimizin olduğunu bildiğimiz zaman bölümüne uygun kullanma kılavuzları hazırlayabiliriz. Böylece, hem zamanın kullanımı hem de yapılacak işin kalitesi açısından hayatımız anlam kazanır.

Belki de, insanların çoğunluğunun değerli, anlamlı faaliyetlerin içinde olması yaşanılan zamanın bereketini de artırır.

 

KAYNAKLAR:

Gudde, Abdulfettah (2017), Zamanın Kıymeti, Otto Yayınları, Ankara.

Tanpınar, Ahmet Hamdi (2021), Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Dergah Yayınları, İstanbul.

İllice, Ivan (1991), H2O Su, Afa Yayınları, İstanbul.

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Hatice Altuntaş | 28.10.2022 22:47
kalemine ,yüreğine sağlık Hatuncum zamanının bereketi artmış ve en iyi şekilde kullananlardan olmak dileği ile