metrika yandex
  • $32.3
  • 34.78
  • GA17500

Haberler / Sivil Toplum

Bağımsız Avukatlar Meclisi:Hakların korunması için yargı işlemeli, delil tespiti titizlikle yapılmalı!

10.02.2023

Depremin üzerinden geçen beş günü geride bıraktık.

Bu süreçte ve sonrasında oluşabilecek sorunların pratik bir şekilde çözüme kavuşturulması için öneriler de gelmeye başladı.

Depremde oluşan hukuki sorunların çözüme kavuşturulması, ayrıca deprem bölgesinde çalışan Hakim, Savcı ve Avukatların çalışmalarının kolaylaştırılması için ve depremzedelerin hukuki  sorunlarının pratik bir şekilde çözüme kavuşturulması için Bağımsız Avukatlar Meclisi çağrıda bulundu.

Yüreği deprem bölgesinde atan, kendi arasında yapılabilecekler için tüm mesaisini, maddi ve manevi gücünü seferber eden, fiilen yardıma koşan avukat grubu  olarak son durumda ortaya çıkan tabloyu değerlendirmek üzere Bağımsız Avukatlar Meclisi genişletilmiş olarak deprem özel gündemiyle toplanarak ilgili mercilere bazı gözlem ve çağrıda bulundular. 

Çağrıda; geniş bir bölgeyi etkileyen deprem sonrasında yargı organlarının bina, malzeme ve kırtasiye bakımından gerekirse seyyar imkânlarla çalışmasının temini kadar, hâkim, savcı, memur gibi insani unsurlarla ayakta tutulması hakların korunması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, Adalet Bakanlığı tarafından özellikle deprem bölgesi dışından ek hâkim, savcı ve diğer adliye personelinin hizmetin olağanüstü yoğunluğu da göz önüne alınarak görevlendirilmesi, stajyer hâkim ve savcıların da deprem alanında yapılacak görevlerde değerlendirilmesi gerektiğinin de altı çizildi..

Bağımsız Avukatlar Meclisi, depremde hayatını kaybeden kişilerin otopsi işlemleri için gerekli adli tıp personeli sayısının da artırılması gerektiği, olayın ağırlığı ve yaygınlığı mazeret gösterilerek işlemler savsaklanmaması gerektiği, otopsi ve ölü muayeneleri verileri eksiksiz kaydedilmesin gerektiği, depremden sonra gerekli arama kurtarma hizmeti alınmaması nedeniyle ölenlerin olabileceği gözetilerek tahmini ölüm saati, ölüm nedeni (hipotermi, dehidrasyon, açlık vb.) kayıtlarının kesin olarak tespitinin yapılması sağlanması gerektiği vurgulandı.

Açıklamada, Adli mercilerin sadece bireylerin özel mallarına ve canlarına zarar veren olgu ve olayları esas almaması geretiği, yıkılan hastane, sağlık ocağı, okul, spor tesisi ile bozulan ve depreme müdahaleyi de zorlaştırarak can kaybını artıran yol, köprü, geçit, tünel, viyadükler vs. her türlü hizmet kusuru doğuran kamu adına zarar oluşturan ve tüm topluma zarar veren olay ve olgular hakkında tüm sorumluların hızla tespitini, soruşturulmasını ve cezai takibatının yapılmasını sağlaması gerektiği de beyan edildi.. 

BAK yaptığı açıklamada ayrıca Afet zamanında bireyler arası ve kitle haberleşmesinin toplumsal dayanışmayı, yardımların ulaşmasını, koordinasyon eksikliklerinin giderilmesini hızlandırdığı ve sağladığı açıktır. Her ne sebeple olursa olsun bant daraltmak suretiyle uygulanan hız yavaşlatmaları ve sosyal medya engellemelerinin haberleşme özgürlüğünü, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün ağır ihlali olduğu izahtan varestedir. İletişime bağlı olarak yapılan arama kurtarma çalışmaları düşünüldüğünde yaşama hakkının dahi ihlali ile sonuçlanabilecek bir tedbirin, dezenformasyonla mücadele adına yapılan bu tip engellemelerin, aksi yönde bilgi kirliliğini artırdığı da görülmektedir. Afet döneminde devletin iletişimi yavaşlatma yerine genişletmesi, iletişim için internet bağlantısı ve telefon iletişimini kolaylaştırıcı her türlü imkân için seferber olması yükümlülüğü olduğu unutulmamalıdır. “ dedi

Bağımsız Avukatlar Meclisinin Yapmış Olduğu Basın Açıklamasının Tam Metni:

 

BAĞIMSIZ AVUKATLAR MECLİSİNİN AÇIK ÇAĞRISIDIR!

Ülkemiz ve Suriye coğrafyası, 6 Şubat 2023 Pazartesi günü saat 04:17’de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7.7 şiddetinde ve aynı gün 13:24’te merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7.6 şiddetindeki depremlerle büyük bir yıkıma uğramıştır. Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay illeri, ilçeleri ile birlikte depremden ağır şekilde etkilenmiştir. Türkiye’de tahmini 15 milyon insanı doğrudan etkileyen, maalesef her an değişen son verilere göre 18342 kişinin hayatını kaybettiği, 74242 yaralının bulunduğu, yaklaşık 6500 binanın yıkıldığı ve binlerce binanın kullanılamaz hale geldiği, 60 atom bombası gücünde yıkım yaratan depremler sonucu ortaya çıkan acı sayıların giderek artacağı görülmektedir.

Bağımsız Avukatlar olarak depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diler, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı dileklerimizi sunar, halen ağır şartlarda bulunan depremden etkilenen kardeşlerimiz ile deprem bölgesinde çalışmalarda ve yardımda bulunan herkese tüm kalbimizle kolaylıklar dileriz.

Depremin üzerinden geçen beş gün içinde yüreği deprem bölgesinde atan, kendi arasında yapılabilecekler için tüm mesaisini, maddi ve manevi gücünü seferber eden, fiilen yardıma koşan meslektaşlar olarak son durumda ortaya çıkan tabloyu değerlendirmek üzere Bağımsız Avukatlar Meclisi genişletilmiş olarak deprem özel gündemiyle toplanmış ve ilgili mercilere aşağıdaki gözlem ve çağrılarda bulunmayı görev bilmiştir.

Depremin üzerinden geçen beş gün içinde yüreği deprem bölgesinde atan, kendi arasında yapılabilecekler için tüm mesaisini, maddi ve manevi gücünü seferber eden, fiilen yardıma koşan meslektaşlar olarak son durumda ortaya çıkan tabloyu değerlendirmek üzere Bağımsız Avukatlar Meclisi genişletilmiş olarak deprem özel gündemiyle toplanmış ve ilgili mercilere aşağıdaki gözlem ve çağrılarda bulunmayı görev bilmiştir.

  • Geniş bir bölgeyi etkileyen deprem sonrasında yargı organlarının bina, malzeme ve kırtasiye bakımından gerekirse seyyar imkânlarla çalışmasının temini kadar, hâkim, savcı, memur gibi insani unsurlarla ayakta tutulması hakların korunması için elzemdir. Bu nedenle Adalet Bakanlığı tarafından özellikle deprem bölgesi dışından ek hâkim, savcı ve diğer adliye personelinin hizmetin olağanüstü yoğunluğu da göz önüne alınarak görevlendirilmesi, stajyer hâkim ve savcıların da deprem alanında yapılacak görevlerde değerlendirilmesi gerekmektedir.
  • Hatay ve Adıyaman gibi can kaybının yoğunluğu nedeniyle, köy ve mezralarda yargının çalışamaz duruma geldiği yahut çalışma kapasitelerinin yok olduğu, var olanın ise çalışma şartlarının ortadan kalktığı alanlarda HSK kararıyla Savcılıkların ve Mahkemelerin yetki alanlarının gerekli yargı organizasyonu sağlanarak tabii hâkim ilkesini sarsmayacak şekilde değiştirilmesi ve esnetilmesi gerekmektedir.
  • Hâkimlikler ve savcılıklar tarafından delillerin tespiti hızla ve re’sen yapılmalı, savcılıkların yetişmediği yerlerde “yenilenmesi mümkün olmayan” ve “gecikmesinde sakınca bulunan işler” kapsamında görülen işlemlerde hâkimliklerin yetkili olduğu kabul edilmeli, delil tespitlerinin eksiksiz ve ortadan kaldırılmaksızın yapılması sağlanmalıdır.
  • Deprem alanında delil tespiti ve gerekli numuneler alınmaksızın yol açma, alan temizleme, gerekli arama-kurtarma faaliyetlerinin sona ermesi vb. herhangi nedenle enkazların kaldırılmasının önüne geçilmeli, enkazlara ilişkin delil tespit işleri titizlikle ve ivedilikle sağlanmalı, bu işlemin enkaz kaldırma ve diğer hayati gerekliliklerin engeli haline gelmeyecek bir zamanlama ile yapılmasına özen gösterilmelidir. 
  • Müşteki aranmaksızın ve şikayet beklenmeksizin, ivedi ve acil şekilde, görev unvanı, siyasi-ekonomik gücü veya etkisine bakılmaksızın yıkım yaşanan binaların mühendislik ve mimari proje müellifleri, ruhsat ve iskan onaylarını veren özel ve kamu mercilerinde yetkililer, inşa eden firmalar, yapı denetim firmalarının sorumluları vs. cezai sorumluluğu olan şahısların tespiti için belediye ve bakanlıklardaki elektronik ve fiziki ortamdaki tüm bilgi ve belgelerin hızla ve re’sen incelenerek tespit yapılması, tespit edilen kişiler hakkında derhal işlem yapılması, kanun ve yönetmelikler gereği yıkımda sorumluluğu bulunan kişilere tedbiren yurtdışı çıkış yasağı adli kontrol tedbiri tesis edilmelidir.  
  • Yargı mercileri ve Bakanlıklar delillerin tespiti, numunelerin alınması ve muhafazası için Türkiye Barolar Birliği ve barolar, mimar ve mühendisler odaları gibi kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarından gelen tüm destek ve koordinasyon taleplerinde işbirliğine açık olmalıdır.
  • Yargı mercileri ve Bakanlıklar hak sahiplerinin tespiti, delillerin tespiti ve muhafazası işlemlerinin icrasını kamuoyuna ve ilgililere açık bir şeffaflıkta planlamalı ve icra etmeli, ilgili sivil topluluk ve kişilerin gözlemini sağlamalı ve talep etmelidir.
  • Depremde hayatını kaybeden kişilerin kimlik tespit işlemlerinin yapılması için gerekli mekân, zaman ve personel imkânları seferber edilmelidir. Kimliği tespit edilemeyen kişilerin ileride yakınlarıyla ilişkilendirilebilmesi-kimliğinin tespiti için gerekli delil muhafaza işlemleri planlı şekilde ve geleceğe dönük olarak yapılmalıdır.
  • Depremde hayatını kaybeden kişilerin otopsi işlemleri için gerekli adli tıp personeli sayısı sağlanmalı, olayın ağırlığı ve yaygınlığı mazeret gösterilerek işlemler savsaklanmamalı, otopsi ve ölü muayeneleri verileri eksiksiz kaydedilmeli, depremden sonra gerekli arama kurtarma hizmeti alınmaması nedeniyle ölenlerin olabileceği gözetilerek tahmini ölüm saati, ölüm nedeni (hipotermi, dehidrasyon, açlık vb.) kayıtlarının kesin olarak tespitinin yapılması sağlanmalıdır.
  • Sigorta şirketleri ve DASK, hak sahiplerinin işlemleri için gerekli prosedürleri tam ve eksiksiz olarak işletmeli, hasar tespit ve ekspertiz hizmetlerine yoğunluk vermeli, depremden kaynaklı delil ve başvuru işlemleri eksikliklerini bahane etmemeli, yargısal süreçlere kişileri mahkûm etmemelidir.
  • Adli merciler sadece bireylerin özel mallarına ve canlarına zarar veren olgu ve olayları esas almamalı, yıkılan hastane, sağlık ocağı, okul, spor tesisi ile bozulan ve depreme müdahaleyi de zorlaştırarak can kaybını artıran yol, köprü, geçit, tünel, viyadükler vs. her türlü hizmet kusuru doğuran kamu adına zarar oluşturan ve tüm topluma zarar veren olay ve olgular hakkında tüm sorumluların hızla tespitini, soruşturulmasını ve cezai takibatının yapılmasını sağlamalıdır.
  • Deprem bölgesinde yapılan veya depremden etkilenen kişilerin herhangi bir yerde yaptığı iş ve işlemlerde avukatların yargı ve idari mercilerde resmi vekâletname aranmaksızın yetkili olmasının kabulü elzemdir.
  • Deprem bölgesinde yapılan veya depremden etkilenen kişilerin yaptığı yargı başvurularında, yargı sürecinin her aşamasında adli yardım taleplerinin belge aranmaksızın kabul edilmesi sağlanmalı ve 1999 depreminde olduğu gibi yasal düzenleme yapılmalıdır.
  • Deprem bölgesinde yapılan veya depremden etkilenen kişilerin yaptığı veya deprem nedeniyle yakınlarıyla ilgilenmek zorunda olan kişilerin yargı işlemlerinde HSK tavsiye kararı olmasına rağmen mazeretlerinin reddedildiği görülmektedir. Belgesiz mazeretlerin kabulünün sağlanması gereklidir.
  • Ceza muhakemesi, hukuk muhakemesi ve idari yargıda usuli süreler, her türlü başvuru süreleri ile zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin deprem bölgesi, depremzedeler, depremden etkilenenler bakımından ve ülke genelinde kesilmesi ve durması için düzenleme yapılmalıdır. Kamuoyuna sürelerin kesilmesi ve durması için on beş gün imkân verileceği beyan edilmiş olup, bu sürenin özellikle bölgede avukatların ve diğer yargı personelinin durumu göz önüne alındığında çok kısa olduğu açıktır.
  • Deprem bölgesinde kişilerin can ve mal güvenliğinin temini için asayişin sağlanması, gerekli güvenlik önlemlerinin alınması, ölü soyuculuk, hırsızlık, yağma, bedelsiz elde edilen malzemelerin paralı satılması, yardım vaadiyle dolandırıcılık gibi olayların engellenmesi için her türlü tedbirinin evleviyetle alınması zorunludur.
  • Depremin neden olduğu yıkım ve zararlar ile deprem sonrası yaşanan koordinasyon eksikliğinin imar, iskân, afet mevzuatının zayıflığı, denetim mekanizmalarının güçsüzlüğü ile hukuki altyapının noksanlığı ile yakından ilişkili olduğu göz ardı edilemez bir gerçektir.  Bu yıkım ve yıkım sonrası yaşanan aksaklıklar karşısında mevzuatın gözden geçirilmesi, kentlerde imar planlarının hazırlanması ve imar izinlerinin verilmesi hususlarında mimar ve mühendisler odası, baroların sürece dâhil edildiği komisyonlar aracılığıyla teknik ve hukuki denetim mekanizmalarının işletilmesi elzemdir.
  • Hak sahiplerinin korunması, can ve mal kayıplarının önlenmesi, hukuki, cezai ve idari bakımdan delillerin tespiti ve muhafazası, kişilerin yakınlarına ulaşması, kimlik tespiti, hizmet kusurları ve sorumluların tespiti, hakların eksiksiz teslimi bakımından deprem ve OHAL ilanının hiçbir şeyin mazereti ve kalkanı olamayacağı bilinmelidir. OHAL’in yapılan iş ve işlemlerinin denetimini engellememesi, birey ve avukat haklarının kısıtlanmasına araç olarak ve konusu dışında kullanılmaması hak ve özgürlüklerin korunması için zorunludur.
  • Afet zamanında bireyler arası ve kitle haberleşmesinin toplumsal dayanışmayı, yardımların ulaşmasını, koordinasyon eksikliklerinin giderilmesini hızlandırdığı ve sağladığı açıktır. Her ne sebeple olursa olsun bant daraltmak suretiyle uygulanan hız yavaşlatmaları ve sosyal medya engellemelerinin haberleşme özgürlüğünü, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün ağır ihlali olduğu izahtan varestedir. İletişime bağlı olarak yapılan arama kurtarma çalışmaları düşünüldüğünde yaşama hakkının dahi ihlali ile sonuçlanabilecek bir tedbirin, dezenformasyonla mücadele adına yapılan bu tip engellemelerin, aksi yönde bilgi kirliliğini artırdığı da görülmektedir. Afet döneminde devletin iletişimi yavaşlatma yerine genişletmesi, iletişim için internet bağlantısı ve telefon iletişimini kolaylaştırıcı her türlü imkân için seferber olması yükümlülüğü olduğu unutulmamalıdır.
  • Açıklamamızda bahsedilen her bir hususta Türkiye Barolar Birliği ve Barolarca gelecek işbirliği talepleri kabul edilmeli, gönüllü avukatların katılımı ile iş ve işlemlerde hukuki ve insani hizmetler hızlandırılmalıdır. Türkiye Barolar Birliği ve Barolara meslektaşlarımızın tekrar avukatlık büro hizmetlerini sunabilmeleri için maddi kaynak aktarımı sağlanmalıdır.  

Bağımsız Avukatlar olarak işbu açıklamada yer alan her bir unsura ilişkin çalışmalarımızı ve gözlemlerimizi sürdüreceğimizi, her türlü işbirliği tekliflerine açık şekilde alanda aktif olarak yer alacağımızı, bu acının paylaşarak azalacağına ve geçirdiğimiz zor sürecin hep birlikte çalışılarak aşılacağına olan inancımızın tam olduğunu beyan ederiz.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş