Vasat insanlardır geneli, bazıları vasatın da altındadır ya..
Dar çevrelerinin dışında pek tanınan insanlardan da değiller.
Meslekleri itibariyle yerel ya da ulusal düzeyde bir üne de sahip değillerdir. İyi kötü bir diplomaları vardır işte.
Hoş, bir kısmı sonradan da olsa açık-uzaktan ön lisans veya lisans düzeyinde eğitimlerini tamamlamışlardır nihayetinde.
Gerçek şu ki kendi başlarına kalsalar üç koyunu bile güdemezler aslında. Allah’tan memur olmayı bir şekilde başarabilmişlerdir.
İçlerinden bazıları çevrelerinde sevilen iyi insanlar olarak bilinirler yine de.
Çok az bir kısmının yolu hayır/hasenat işleriyle uğraşan dernek ve vakıflara düşmüştür hasbelkader.
Bir partinin veya cemaatin gönüllü taraftarı olmuşlardır öğrencilik yıllarında.
Hani şu afiş asma hikayeleri var ya. Alanıyla ilgili yüksek lisans,doktora ya da derleme bir-iki kitap yazanı da çıkmıştır.
Resmî dairede, Okulda, Çarşı pazarda,Camii de, Kitapçıda, Vakıf-Dernek ve Mahallede karşılaştığın, konuştuğun insanlarımızdır bunlar.
Bizim mahallenin çocuklarıdır, arkadaşlarımızdır...
Buraya kadar her şey normal, olması gerektiği gibi yani.
Lakin hayatın bir cilvesi olarak hasbelkader ne zaman bu arkadaşlardan biri üst makamlara atansa veya seçilse işte o zaman kıyameti kopmuş oluyor.
Sonra ne oluyor?
Kariyer basamaklarında yükselmek için açılan hiç bir yazılı sınavda başarı gösteremeyen, üstelik liyakat sahibi de olmayan ama bir referans ya da yakın akraba nüfuzunu kullanarak bu makamlara gelenlerin bütün o geçmiş bilindik iyi hallerinden hiç eser kalmıyor.
Layık olmadıkları bu koltuklara oturunca bütün ülkeyi kendilerinin yönettikleri zehabına kapılıyorlar.
Bırakın hizmetle mükellef oldukları kurumlarına, çevrelerine, arkadaşlarına hatta ailelerine bile yabancılaşıyorlar.
Liyakatsizliklerini güya Sadakatle kamufle etmeye çalışmıyorlar mı birde. Zaten ne olduysa liyakatin yanına sadakati üstünkörü pervasızca yamamaktan oldu.
Oysa maiyetinde çalışanlara çevresine ve ailesine sadık olmayanların devlete sadakati ne kadar inandırıcı olur.
Mahkeme kadıya mülk olmaz, kavli gereği bu arkadaşlardan bazıları makamdan düşürülünce sudan çıkmış balığa dönüyorlar.
Yıllar önce yakın bir arkadaşımın bulunduğu makamdan ayrılmak zorunda kaldığında, elindeki cep telefonu bana göstererek; ”Biliyor musun,yirmi gün oldu kimse beni bu numaradan henüz aramadı” deyince; vatandaşın sorunlarının çözümü için, kamu yönetimi olan makamından dolayı aradıklarını, yoksa kara kaşı, kara gözü için aramadıklarını hatırlatmıştım.
Yine de o hüzünlü sözleri uzun zaman geçmesine rağmen aklımdan hiç çıkmadı nedense?
Ali Kaçar ile Derkenar..
01.05.2024
Kibrin Mağlûbiyeti -2 | İlhan Akar
30.04.2024
Ali Kaçar ile Derkenar..
01.05.2024
Suriyeli Mültecilerin Sorunları ORHAN GÖKTAŞ 02.05.2024
Başkası İçin Yaşamak Doç. Dr. MEHMET SAĞLAM 28.04.2024
‘din’darlık meze olunca! MUSTAFA AKMEŞE 03.05.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024