metrika yandex
  • $32.19
  • 34.99
  • GA17650

Haberler / Yazı Dizisi

CEMAATTEN TERÖR ÖRGÜTÜNE FETÖ VE 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ ÜZERİNE SOSYOLOJİK DÜŞÜNCELER -1-Yusuf Yavuzyılmaz

27.08.2021

15 Temmuz darbe girişimi, dini cemaatlerin nasıl cavlarlaşabileceğinin, dinin temel kodlarıyla nasıl oynayabileceğinin, kendine özgü bir kavramsal sistem oluşturarak kitleleri nasıl etkileyebileceğinin, bir dini cemaatin kendini gizleyebilecek bir sistemi nasıl oluşturabileceğinin, dinin temel kavramlarının bir semantik müdahale ile nasıl dönüştürülebileceğinin göstergesi oldu. Bu yüzden dini, sosyolojik, psikolojik, siyasal ve kültürel yönden çok farklı yönlerden analiz edilmelidir.

***

FETÖ sadece güvenlik önlemleriyle etkisizleştirilemez; bu anlayışı üreten zemini ortadan kaldırmak gerekir.

İlk temel sorun, cemaatin siyasal amacının toplumsal zeminde neye karşılık geldiğinin analizidir. Cemaatin hangi araçlarla kendini meşrulaştırabildiği çok yönlü olarak araştırılmalıdır.

Kuşkusuz Cemaatin devlet içinde bu kadar kolay örgütlenmesini sağlayan faktör, devlete uzun yıllardır hakim olan bürokratik sistemin İslam karşıtlığı idi. Özellikle 28 Şubat uygulamaları, Gülen’in önünü iyice açtı.

Fiilen darbeye karışanları yargı önüne çıkarıp etkisizleştirmek mümkündür. Zor olan seçilmiş iktidara karşı darbeyi meşru gören zihin yapısıyla mücadele etmektir. Kaldı ki, böyle düşünenlerin bir bölümü sivil siyasetçi. 

Açık konuşmak gerekir bu ülkede Erdoğan gitsin de isterse Cemaat gelsin diyen, sol, Kemalist, ittihatçı bir gelenek vardı. 

Cemaatin dünyevi güce ve iktidara olan aşırı isteği, dini, ahlaki ve vicdani alt yapısını iyice örselemiş, toplumsal zeminini kaybetmesine yol açmıştır. Yolsuzluğa karşı çıkma mottosu bile, çok insani bir değer olmasına karşın, cemaatin toplumsal sermayesini yitirmesini engelleyememiştir. Çünkü toplumda cemaatin yolsuzluk söyleminde bile samimi olmadığı bunu kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için kullandığı bir araç olduğu yargısı egemen olmuştur. Cemaatin sonunu işaret eden iktidarla kavgasından kaybettiği mevziler değil, toplumsal güvenilirliğinin örselenmesidir.

***

Temel amacımız dinin istediği istikamette bir hayat yaşamanın endişesini taşımak mı, yoksa dini kendi bulunduğumuz yeri meşrulaştıracak bir söylem olarak araçsallaştırmak mı? Bu sorunun cevabı tüm dini yapılar için samimiyet testidir. Sanıldığının aksine dini kendi durumunu meşrulaştırmak için sadece iktidar sahipleri değil muhalifler de sıklıkla kullanır. Örneğin Hariciler ve Haşhaşiler, Gülen Cemaati ve Sol İslamcılar büyük ölçüde böyledir. İslami kendi amaçları doğrultusunda kullanmak konusunda iktidara rahmet okutacak kadar ilerdedirler. 

FETÖ terör örgütü bu meşrulaştırmayı son dönemlerde yapmayı başarabilen en tehlikeli örgüttür.

***

FETÖ terör örgütünü değerlendirirken uluslar arası ilişkilerini ihmal etmemek gerekir. ABD'nin Gülen'i koruması gerçekten önemli. Anlaşılan o ki, Gülen, ABD için Türkiye'den daha önemli bir siyasetin aracı. Bunu bilmek ve ona göre pozisyon almak gerekir.

Bütün Batıni karakterli örgütler gibi Gülen Cemaati de başlangıçtan itibaren Mehdi, takiye, seçilmişlik, rüya, ilham, sezgi gibi kavramları başarılı bir şekilde kullanmıştır.

***

Belirli periyotlarla Peygamberle görüşerek karar alma anlayışı Gülen’in militanları üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Günlük sorunlar üzerine Peygamberle görüşüp kararlar alma anlayışı, pratikte geleneksel fıkhı ortadan kaldırıp işlevsizleştirmiştir.

***

Şurası açık ki, Gülen ve arkasındaki güç için temel hedef Erdoğan’dır. Erdoğan dışında kalan siyasal aktörler Gülen için çerez bile değildir. 

Gülen projesinin önündeki tek engel Erdoğan’ı görüyordu. Bütün enerjisini ve stratejisini Erdoğan’ın itibarsızlaştırılıp yok edilmesi üzerine kurdu. Bunun için şeytanla bile işbirliğine hazırdı. Gülen kendisini sevsin sevmesin, Erdoğan karşıtı herkesle iş birliği yapar, yapmıştır da.

***

PKK, FETÖ, İŞİD kuşkusuz Ortadoğu'da çıkarı olan emperyal güçler tarafından desteklenip kullanılıyor. Bu doğru bir belirlemedir. Ancak hesaplaşmamız gereken daha büyük ve öncelikli bir soru var: "Neden bu topraklar PKK, FETÖ ve İŞİD'e üreyebileceği ve gelişebileceği bir zemin sunuyor? Sorunun içerideki nedenlerini ihmal etmemek gerekir.

***

FETO terör örgütü ile bağlantısı dolayısıyla yargılanan, ancak hala bu örgütü savunan kimselerle ilişkiyi kesmek gerekir. Mit Tırları, Oslo görüşmeleri, dershane olayı, 17-25 Aralık olaylarını geçtim. Ancak 15 Temmuz'dan sonra bile örgüte en küçük bir sempati duyuyorsa, hala geçmişte yaptıklarıyla bir vicdanı hesaplaşmaya girip pişman olmuyorsa, o insan gerçekten haindir.

Bu halkın üzerine bomba yağdıran örgüte destek olan ve hala bu destekten pişman olmayan varsa arabanız bile olsa onu yalnızlaştırınız. Çünkü onlar vicdanını kaybetmiş insanlardır. Gerçekten pişman olanların kendilerine ve ailelerine yardımcı olunuz.

İstismar, mümin olmadığı ve gönülden inanmadığı halde dindar görünmenin avantajlarından yararlanmaya dönük münafık davranışıdır. 

Diğer bir kategoride dini kendi çıkarları için araçsallaştırmaktır. Ancak bir bireyin dini pratiklerini hangi amaçla yerine getirdiğini belirlemek çoğu kez mümkün değildir. Çünkü çoğu kez varlığın hakikatini değil bize göründüğü şeklini bilebiliriz. Oysa bu bilgi oldukça yanıltıcıdır. Bu tür suçlamaları gelişigüzel yapmamak gerekir.

***

Ülkemizde ki diktatörlük söyleminin ne siyasal, ne bilimsel, ne de ahlakı bir karşılığı yok. Bunun bir FETÖ propagandası olduğunu ise bilmek için çok zeki olmak gerekmiyor.

***

Din istismarı sadece uydurma hadisler üzerinden yapılmaz. Naslarla oynamak ve onların anlamları üzerinden semantik bir müdahale yoluyla da yapılır. Yani tek kaynak Kur'an'dır tezi istismar in onu ne geçmeye yetmez. Zira Kuran ayetlerinde semantik müdahale Batınilik akımının önünü açmıştır.

***

Türkiye'de ulusalcı sol ve milliyetçiliğin, Kemalist ulusalcıların sol ve sosyalistlerin büyük ölçüde Erdoğan karşıtı FETÖ darbesine karşı onaylayıcı bir sessizlik içinde olduğundan kuşku duyan var mı? Darbe sürecinde CHP'li belediyelerin, CHP'nin, Meral Akşener öncülüğündeki ulusalcı milliyetçilerin nasıl davrandığını ve hala nasıl davranmakta olduğunu gördük.Bu kesimlerin darbe karşıtı olduğu tezi tam bir propagandadır.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kontrollü darbe tezi, aslında darbe değil bu demekten başka ne anlama gelir.

***

“Mısır, Türkiye ve Pakistan. İslam dünyasının bu üç önemli ülkesinde operasyon yapıldı. Mısır' da yerli laik askeri güç üzerinden darbe yapıldı ve bütün dünya savundu. Pakistan bir yargı darbesine maruz kaldı. Türkiye şimdilik Amerika destekli FETÖ darbe girişimini savuşturdu. Kuşkusuz dış destekli iç darbe teşebbüsleri devam edecek. Her sosyal olayda olduğu gibi belirleyici ilan iç nedenler olacak.

***

15 Temmuz, Amerika ve Almanya başta olmak üzere Batı dünyasının FETÖ’yü taşeron olarak kullanarak, Erdoğan'ı iktidardan indirmek için düzenlediği bir darbe idi. 15 Temmuz darbesi, Mısır 'da Mursi'nin düşürülmesinden sonraki son ayaktı. Nitekim 15 Temmuza kadar her şey yolunda gitti. O gece oyun bozuldu. Unutulmasın Bay entelektüel çevreler önde Erdoğan, Mursi paralelinde bir İslamcı olarak görülüyor. 

Hiç kuşkusuz Erdoğan, Batı politikalarının önünde bir engel olarak görülüyor. 15 Temmuz ihaneti başarılı olsa ne olurdu? Çok net Batı Sisi'ye nasıl davranmış öyle davranırdı.

***
15 Temmuz darbesini planlayıp uygulamaya koyanlar özellikle her iki ülkede korunuyor ve haklarında hiçbir soruşturma yapılmıyor; Almanya ve Amerika. Almanya sadece FETÖ militanlarını değil, PKK terörizmin de oldukça müsamahakar davranıyor.

***

FETÖ terör örgütü üyeliğinden yargılanan Amcasının duruşmasını izlemeye gelen üniversite öğrencisi göğsünde HERO(Kahraman) yazan bir tişörtle mahkemeye geliyor. Jandarma tarafından tutuklanan genç, kendini bu ifadenin anlamını bilmediğini söyleyerek savunuyor.

Bir haftadır Türkiye, FETÖ mensubu bir askerin bu eylemiyle çalkalanıyor. Üniversite öğrencisi bir haftadır tartışılan bu olaydan haberdar olmadığını söyleyerek aklımızla alay ediyor.

Bu kadar ahlaksız, bu kadar kolaylıkla yalan söyleyebilen, bu kadar utanmaz bir tavır olabilir mi?

***

Ozan Arif'in FETÖ eleştirilerini okurken Türkiye sosyolojisinde ne kadar yabancı olduğuna bir kez daha şahit oluyoruz. Hakikaten ulusalcı milliyetçiliğin siyasal aklını oluşturan parametreler bir hayli sorunlu. Olaylara duygusallığın dışında sosyoloji penceresinden bakıp eleştirileri çok daha tutarlı bir zemine oturtmak mümkündür. Ancak mevcut haliyle ulusalcı milliyetçiliğin buna elverişli bir donanımda olmadığını söylemek gerekiyor. 

***

15 Temmuz darbesinin kontrollü darbe olduğu tezi sadece mantıksız değil, aynı zamanda akla ve ahlaka aykırı bir yorumdur. Şayet Erdoğan kontrollü darbe yaptıysa sokağa kimin çıkıp darbeyi önlemesi gerekiyordu.

Doğrusu şu; CHP'li ve kendilerini ulusalcı Kemalist olarak tanımlayanların büyük bir kısmı darbenin başarısı için dua ettiler. Darbe büyük bir halk direnişiyle etkisiz hale getirilince, gönülsüz darbe karşıtı kesildiler.

***

" Arkadaşlarımız turistik mahiyette... (bir yere) gitmeden evvel, daha onlar gitmeden, adeta gittikleri her eve Efendimiz daha evvelden gitmiş, "arkadaşlar gelecek", demiş " buraya”, F. Gülen. Bu motivasyona inanan birinin davranışlarını tahmin edebiliyor musunuz? Ailesini, kazancını ve hatta hayatını verir. Tıpkı Hasan Sabbah'ın daileri gibi.

***

F.Gülen, bir imamın rüyasını anlatıyor; ...Buyurdular ki: " Yeryüzünü teftiş ediyorum. Ümmeti Muhammed aleyhissalatu vesselam'a hayat nefh edecek (üfleyecek) yeni ordusunu, gençler ordusunu teftiş ediyorum, buradan da " dedi " İzmir’e gideceğim." (Fethullah Gülen/ Gönül Dünyamızdan -06- iman ve amel.) Yeni İslam ordusu, yani Gülenciler. O sırada F.Gülen İzmir’de.

***

“Alnımı uzatıp Resul-i Ekrem'e öptürdüysem onu nefsim namına Kuran ve imana hizmet yüklenenler namına yaptım" demiş, tarihin görebileceği en din istismarcısı kişilerden biri olan F.Gülen.

***

Bir ülkede darbeye teşebbüs edeni kendi ülkemde barındıracaksın; hakkında hiçbir soruşturma açmayacaksın. Sonra başkasını suçlayacaksın. Sana ancak FETÖ'cüler, 15 Temmuz'da darbeyi destekleyenler ve Erdoğan gitsin de isterse Türkiye batsın diyenler inanır.

***

Ferasetsiz insanlar önlerine konular konuyu ya da bilgiyi, koyanın istediği yönde tüketirler. Ferasetli olanlar ise görünen olayın arkasındaki niyeti sorgular. 17- 25 Aralık ve devamında 15 Temmuzda ortaya çıkan bu ferasetti. Halk feraseti ile gösterilmek istenenin arkasında ki niyeti çözdü.

***

Tikel sorunlar ve yargılamada yapılan hatalar üzerinden FETÖ ve militanlarının aklamaya dönük tavır, ileride "bu davada haklı haksız birbirine karışmış bu yüzden toplumsal barış açısından bir genel af gereklidir" düşüncesine zemin hazırlamaya dönük sinsice bir çabadır.

***

Kendisi FETÖ’cü olmayıp siyasal veya bürokratik konumunu korumak veya rakiplerini elemek için FETÖ’cü suçlaması yapan kişiliksiz tiplerden uzak durmak gerekir.

“Amerika'nın Erdoğan'dan hoşlanmadığı açıktır. Çünkü Ona karşı FETÖ üzerinden darbe yapmaya kalktı. Suriye politikasında Türkiye'nin terör örgütü kabul ettiği PYD'yi silahlandırdı. Kudüs davasıyla yine Erdoğan'ı sıkıştırmaya çalıştı.
 

***

Kuşkusuz cemaatin bir terör örgütüne dönüşmesi süreci çok iyi analiz edilmelidir. Bu tür yapıların üremesine zemin teşkil eden toplumsal zeminin varlığını bilmek gerekir. Geleneğimizde bu tür yapıların üremesine zemin oluşturacak bir zemin ile de hesaplaşmak gerekir.

***

Militanı var eden davaya hizmettir. Ömrünü bir davaya adar. Davayı eleştiremediği için yenilginin dramı büyük olur. "Maden doğru yoldaydık neden başaramadık" kuşkusu benliğini kemirir. Ancak o bu sorudan karşılarındakini şeytanlaştırarak kurtulmaya çakışır. Cemaat ( FETÖ) militanının trajedisi budur. İç eleştiri yapacağı yerde Erdoğan’ı ötekileştirerek vicdanını rahatlatmaya çalışır.

***

Devam edecek ...

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
AdAk | 05.09.2021 12:25
Kaleminiz ve nüfuzunuz tüm kafirlere ve içimizdeki satılmış hainlere karşı sürekli keskin ve adaletli olsun inşaAllah. Amin.