metrika yandex
  • $32.19
  • 34.99
  • GA17650

Haberler / Sivil Toplum

28 ŞUBAT MAHPUSLARI DERHAL SERBEST BIRAKILSIN!

27.10.2018

İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) 28 Şubat Mahpuslarının serbest bırakılması için Türkiye genelinde basın toplantıları gerçekleştirdi.

2018 yılının başlangıcından bu yana 28 Şubat mağdurlarının mağduriyetlerinin son bulması adına basın açıklamalarına devam ettiklerini belirten MAZLUMDER Genel Başkanı Ramazan BEYHAN, hukukun araçsallaştırıldığı ve yargı tarafından katledildiğine şahit olduklarını ifade ederek ailelerle birlikte tek isteklerinin 28 Şubat mağdurlarının yeniden adil bir şekilde yargılanmaları olduğunu söyledi.

Ağrı'da Mazlumder Şube Başkanı Yüksel Aslan'ın okuduğu basın açıklamasına da bölgede faliyet gösteren STK'lar ve üyeleri destek verdi.

Yüksel Aslan, Birifngli yargının verdiği kararlar dergal iptal edisin ve adil bir yargılanma sağlansın dedi.

Af gündeminin sıcaklığını koruduğu bugünlerde, “28 Şubat Mahpuslarına Özgürlük!” talebini içeren yeni bir açıklama ile tekrar karşınızdayız diyen Mazlumder Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Metin Mahitapoğlu;  1990’lı yıllardan itibaren başlayıp yavaş yavaş örülerek 28 Şubat 1997’de teşebbüsün ötesine geçip gerçekleşmiş bir darbe olarak gündemine oturan 28 Şubat darbesinin, etkisi halen devam ettiğini, birilerince ‘bin yıl sürecek’, birilerince ise ‘bitti’ denilen 28 Şubat darbesinin, üzerinden 21 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, özellikle cezaevlerinde tutulan Müslüman siyasi mahpuslar ve aileleri için bütün ağırlığıyla devam etmekte olduğunu belirtti..

Metin Mahitapolu; Beraat etmesi gerekirken aynı torba dosyaya dahil edildikleri için müebbet hapis cezası verilen; en ağır yorumla bile adli nitelikli süreli hapis cezası alması gerekirken siyasi nitelikli müebbet hapis cezası verilen; delil niteliği tartışmalı olan ve  ABD’de deşifre edilmiş dijital kayıtlarla cezalandırılan; avukatsız, işkenceli ve her türlü aşağılık yöntemle onur kırmaya dönük sorgulamalarda imzalatılan sahte ifade tutanaklarına dayanılarak gençlikleri ellerinden alınan; toplumsal zemin oluşturmak adına ev ya da işyerlerine yerleştirilen sahte delillere dayanarak aşağılık iftiralarla suçluymuş gibi medyanın önüne atılan 28 Şubat Mahpusları, Darbenin mağdurlarının halen cezaevlerinde tutulduklarını belirterek:

“Çoğunluğu işkenceli soruşturmalar, üretilmiş ya da darbenin bir diğer ayağını oluşturan kartel medyası tarafından şişirilmiş deliller, önyargılı ve brifingli yargılamalar neticesinde cezaevine girmiş mahpusların, halen cezaevlerinde tutulması yaşanan hukuksuzluğun boyutunu göstermektedir.

TBMM’ye sunulan teklifle, kişilere karşı işlenen bir kısım adli suçların af bağlamında tekrar gündeme getirilmesi karşısında, aslolanın cezaevlerini boşaltmak değil adil bir yargı zemini ve infaz rejimi oluşturmak olduğunu vurgularız.” dedi

Mahitapoğlu geldikleri konumda:

28 Şubat’ın brifingli yargısının kararlarıyla hapsedilen mazlumların tahliye edilmelerini, 28 Şubat’ın tahkim ettiği zemine basarak büyüyen paralel yargının kararlarıyla hapsedilen hemen her çevreden mazlumun tahliyesini ve Brifingli ve paralel yargı zemininde oluşan önyargılar ve bu önyargılarla oluşturulan içtihatlarla halen devam eden yargı zulümlerinin son bulmasını ayrıca; Mazlumder olarak,

28 Şubat Siyasi Yargı Kararları İptal Edilmesini ve 28 Şubat Mahpuslarının  Derhal Serbest Bırakılsı

Taleplerini vurguladı.

Mazlumder Yönetim kurulu üyesi Metin Mahitpoğlunun konuşmasından sonra  Eşi Hizbullah Davasından  25 Yıl öncegözaltına alınan ve Müebbet hapis cezası alan Husameddin Çiçek’in eşi ve ozaman kendisinin 18 yaşında olan Nurdan Çiçek;

Bir gece baskını ile ozaman polislerin eve girdiklerini, kendilerine yönelik  işkencenin ozamanlarda başladığını belirterek, eşine dipçikle vurulduğunu kendisinin de o gece gözaltına alındığını ve kendisine okunmasına fırsat bile verilmeden bazı evrakların imzalatıldığını, Eşinin 27 gün işkence gördüğünü, eşine kadınların çığlık sesleri eşliğinde kendisine işlemediği suçları içeren bir takım evrakları imzaladığını söyledi.

Nurdan Çiçek, Eşinin üzerinden çıkan şu belgelerden (!) dolayı müebbet cezası aldığını söyledi:

Esaretten Özgürlüğe yazanbir bez parçası  bir Kelime-i Tevhid Bayrağı, İmam Humeyni Resmi; bunlardan dolayı cezalandırıldıklarının altını çizdi.

Kendilerinin 28 Şubat’ı 90’lı yılların başlarından itibaren yaşamaya başladıklarını ve 28 Şubatı iliklerine kadar hissettiklerini ifade etti.

Eşi cezaevinde iken bir mağdur yakını bayan ile kaldıkları evlerinde gece p, olis baskınına uğradıklarını evelerin mermilerle ve sis bombları ile taciz edildiğini,ufak çocukların önünde kendilereine işkence edildiğini söyleyen Nurdan Çiçek, Adaletin herkese lazım olduğunu ve kendilerinin af değil adil yargılama istedklerini belirtti. Devletin kendilerine adalet elini uzatmasını; dosyalarına bakan haki ve savcıların Fetö’den dolayı kaçak ve cezaevinde olduklarını belirterek; tekrar adil yargılanma talep etti.

Daha Sonra 9 Nisan 1994 Yılında Gözaltına Alınıp İşkence Altına alınan ve Müebbet Hapis Cezası alan Emin Tenşi’nin Oğlu Ruhullah Sinan Tenşi konuştu.

Tenşi Şöyle Konuşma yaptı:

“Babam gözaltına alındığında 1 hafta evden bizleri çıkarmadılar. Eve polisler kamp kurdu. Evden dışarı çıkarmadılar. Hatta eve gelenleri tehdit ettiler ve gözaltına bile aldıkları ve ağır işkenceler gören komşularımız oldu.

Babam 30 gün boyunca işkence altında tutuldu. Adil yargılanma ilkesi ayaklar atına alındı.

Babama müebbet cezası veren yargıçlar birifingli yargıçlardır.

Fakat işin daha kötüsü; o dönemde verilen kararlar bugün de geçerliliğini koruyabiliyorsa bu durum utanç vericidir.

Bizler sadece 28 şubat dönemlerinde hatırlanır olduk. Allah razı olsun Mazlumder’den bizim durumumuzu sürekli gündemde tutmaya çalışıyor.

İslami camialar bizim sorunumuza kör ve sağır kesildi. Mevcut iktidar da bizim mağduriyetlerimizle ilgilenmedi. Sesimizi duymazdan geldiler.

Son dönemde bir af meselesi var: İktidar “devlete karşı işlenen suçlar af edilebilir” dedi. Fakat bu söz samimiyet gerektirir. Gereğini yapın. Bu zulüm bu iktidar döneminde de devam ediyorsa bu ayıp iktidara yeter. Bizler mevcut iktidarın mağduruyuz artık. Biz af dilemiyoruz. Bizlerin yeniden yargılanmasını sağlayın. Bizler bu çileyi Allah rızası için çektik. 25 Yıldır cezaevinde yatan insanlar bir 5 yıl daha yatabilir. Bu yüzden af istemiyor, adil yargılama istiyoruz. Bizlere verilen bu cezalar FETÖ vb çeteler vermiştir. Adalet herkese lazım. İlahi adalet gelip kapıyı çalmadan bu çilemize son verin.

Hacı Bayancık’ın Kızı  , Raşit Tutar’ın Eşi  Özlem Tutar Eşi , Babası 18 senedir eşi de  25 yıldır cezaevinde ve Kardeşi ise 12,5 yıldır cezaevinde bulunan Müebbet cezaları alan bir mahkum yakını….

Özlem Tutar ‘ın Konuşmasın Satır  Başları Şöyle:

- Acıları Yaşamak, Anlatmaktan ve Konuşmaktan daha kolaydır.

- Bu acıların içerisinde Evlat olmak daha zordur.

- Yusuf Kıssasında belirtilen Bize Evlat olarak ,  Baba konumundaki Yakup’un konumu düştü. Bu zor bir durumdur.

- Biz Babamızı 25 Yıldır Evde göremedik.Babama ceza vermek için sahte şahitler getirmeye uğraştılar.. Örgüt üyeliğinden ve mahkemeye hakaret (zalimler için yaşasın cehennem sözünden) 15 yıl ceza aldı. Yargıtaydan dosya ceza az denilerek geri döndü ve müebbet ceza ile cezalandırılmasına karar verildi.

- Babam Şuan 63 yaşında ve beyninde tümör var. Adil bir yargılanma istiyoruz.

STK’lar adına konuşma yapan Şehir Medeniyet Derneği Başkanı Altan ÖZKANLI:

- O dönem bir polis komiseri bana “ bu devlet 10 yıla kalmaz sizden özür diler” dedi fakat aradan 18 yıl geçmesine rağmen özürü bırakın unutulduk bile..

- Bu toplum bunları neden yaşayor: 12 Eylül, 27 Mayıs, 28 Şubat vb butün bunlar neden yaşanıyor?

- Bu tür hikayeler hep dinlenir oldu.. Bu travmalar yaşanıyor?

- Bu ülke bu tür  travmaları neden  yaşıyor?

- Son 100 yıl içerisinde kurulan sistemle toplum arasındaki makasın  açılması olayıdır. Demekki toplum yaşayanan olaylara,işleyişe  müdahale etmek istiyor. Bu müdahale karşı taraftan şiddet olarak algılanıyor..

- Düşünce suçlularına yönelik bir çalışma yapılmalıdır.

- Devletin; İmar, Vergi barşı varda neden bu cezaevlerindeki insanlarla  bir barış olmasın?

- Tehdit üretilip ona göre bir pozisyon üretilip  güvenlik güçleri ona göre ceza vrebiliyor

- Bu olaylar içselleştirilemiyor ; bu makası kaldıracak da şuanki Hükümettir.

- Toplumla devlet arasında bu siyasi davaları sona erdirecek bir adımın atıması gerekiyor ve bu görev devletin şahsında hükümetindir.

- Devlet , her kesimle,  bir organizatör konumda olmalıdır.

- Bu olaylar sürgitmemelidir.

- Batı bizimle ilgili acımasız planlar yaparken bizlerin birbirine düşmüş konumda olması vahim bir    durumdur.

- Bu olayların biran önce son bulmasını temenni ediyoruz.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş