Hak ile batılın ezeli mücadelesinde tüm varlığını Rabbine adayıp kurban sunan öyle erlerimiz vardır ki, onları Kur’an “Ricalullah” olarak tanımlar.

Onlar sözlerine sadakat gösterip ahitlerinden şaşmayan yiğitlerdir; hiçbir bedel onları yollarından döndürmedi ve hiçbir  engel onları hedef ve menzillerinden koparamadı. Çünkü onlar sözlerinin eriydi…

Şehitlerimizi andığımızda onları o kadar çok sıfat ve niteleme ile tanımlamak mümkündür ki, hepsi ayrı ayrı şehitlerimizin o yüce şahsiyetini ortaya koyar.

İlk olarak; şehidlerimiz birer meşaledirler; onlar insanlığı hakikat ışığı ile karanlıkları dağıtmak için yananlarımızdır; onlar aydınlatmak ve hiç sönmemek üzere yandılar. Onlar zulmet perdelerini parçalayıp nurun ışıltılarını vicdanlara ve yüreklere taşımak için feda oldular. Şehid bir öğretmenimizin ifadesiyle; “Şehid aynen bir muma benzer, kendileri yanarlar, etrafına ışık saçarlar.”

Şehidimz Sedat Yenilgün bir “öğretmen”di…

Onun öğretmenliği bir okulda öğretmenlik vazifesini yapan bir memur olmanın ötesinde, hiç bir zorluk, baskı, engelleme, tehdide boyun eğmeksizin yüce İslam davasını sürdürme ve Hz. Resul-i Ekrem’in sancağını daha da yükseklere kaldırmak üzere, yeni bir Ümmet nesli, cihad ve Kur’an nesli yetiştirmek üzere bereket dolu inanç fikir ve aksiyon okulu oluşturan bir öğretmen…

Yeryüzü coğrafyasında ideolojik olarak tam bir küresel şirk ve küfür egemenliğinin sürdüğü bir dönemde, İslam’ın yegane kurtuluş yolu ve hayat nizamı olduğu hakikatini zihinlere ve yüreklere taşımak üzere ilmi ve kültürel alanda bir meşale yakan bir Tevhid Öğretmeni…

Oluşturulan müessese ve yayınlanan dergilerin, yarım asır geçmiş olmasına rağmen nasıl bir okul olduğunu bugün bütün benliğimizde hissediyor, bir rahmet ve bereket menbaı olarak yolumuzu nasıl da aydınlatmaya devam ettiğini takdir, vefa ve iftiharla yaşıyoruz…

Şehid Sedat Yenigün hocamızla şahsen tanışmamış olmakla birlikte, ama onların oluşturduğu okulun derslerinden nasibini alan bir talebe olarak, bugün savunduğumuz değerlerin, önümüze koyduğumuz hedeflerin ve kendimize değişmez ilke edindiğimiz prensiplerin onların havzının bir kasesi olduğunu belirtmek isterim.

Şehid Sedat Yenigün ve dava arkadaşlarının en güzel eserlerinden biri olan İslami Hareket Dergisi başlı başına bir bilinç ve irfanın, bir ufuk ve basiretin, engin bir beyin ve yüreğin parıldayan bir örneği olarak hala yaşamakta ve ağırlığını ve değerini korumaktadır.

İslami Hareket dergisi ümmetimizin atan bir yüreği gibiydi. Etnik mezhebi hiçbir sınır ve ayrım tanımaksızın ümmetimizin davasını ve kavgalarını kamuoyuna taşıyan, ümmet bilincini, dünya Müslümanlarıyla birlik, kardeşlik ve dayanışma ruhunu güçlendiren güçlü bir nefesti.

Küresel şeytani sulta ve yerel tağuti iktidarlar karşısında iman ve cihadın, irade ve azmin motoru olan bu yayınlar, tamamen ihlas dolu bir çabanın eseri olması itibarıyla, Rabbani bir gıda ve ilaç misali tesirini gösteriyor ve irşad ve hidayet yolunun kandillerine dönüşüyordu.

Şehid Sedat Yenigün öncelikle gençlik için bir şiar oldu. Elbette ki Yenigün’leri olan bir neslin yeni bir dünya inşa etme gibi yüce bir davası, azim ve iradesi de olacaktır.

Şehid öğretmenimizin yüreğinde ümmetin tüm değerlerini aynı ayrı görüyoruz. O bu değerleri hiçbir zaman birbirinden ayırmadı, aynı yürekte yan yana birlikte taşıdı. Doğusundan batısına bütün ümmeti, Şiisinden Sünnisine bütün müslümanları yüreğine katmış koca yürekli insan...

Müslüman beyinlere Evrensel İslami Hareket bilincini sunan, bunun için çabalayıp duran, her türlü nasyonalist ve mezhepçi kalıpları kırıp atan bir devrimci.

Ey Şehid! Sen öğretmensin. Öğretmenimizsin!

Okulunda hep öğrenci olarak kalacak ve sen bize öğretmeye devam edeceksin.

Kandilini taşıyacak, ışığınla aydınlanacağız…