'' İsrail: Bugün Medine ve Mekke, Yarın Hayber'' -Abdülbari Atvan

Merkezi Londra’da bulunan ve  Arapça olarak yayımlanan Railyoum gazetesi yazarlarından  Filistinli Gazeteci Abdülbari Atvan ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü siyonist İsrail’in başkent’i ilan etmesi üzerine  yazdığı  makaleyi siz değerli okuyucularımız için arkdaşımız Hasan Kanat tercüme etti:

'' İsrail: Bugün Medine ve Mekke, Yarın Hayber''

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkelerinin siyasi, ahlaki ve akaidi bir duruş sergileyerek topraklarının özgürlüğü adına savaşan ve şehit düşen Müslümanların Onur'u adına İşgalci İsrail’in Müslümanların topraklarına girmesine kesinlikle izin vermeyeceklerini inanırdık

 Ancak İsrail İçişleri Bakanı Aryeh Deri  İsrail ve Suudi Arabistan arasında, İsraillilerin seyahat etmelerini izin verileceğini dair anlaşma yapıldığını ifade etti. Aryeh Deri Anlaşmada Hac gibi dini ziyaretler yapılabileceği gibi toplantı ve ticari ziyaretleri için de izin verildiğini vurguladı

Bugüne kadar İşgalci İsrail yetkilileri İsraillilerin Suudi Arabistan'a yolculuk yapmalarını engelliyorlardı.  Mekke ve Medine gibi Müslümanların kutsal saydıkları mekânlarda İsraillilerin kabul edilemeyeceğini biliyorlar, vatandaşlarının hayatları için endişe ediyorlardı

Bugün bütün bu mukaddesatın ayaklar altına alındığı görülüyor.

 Bu anlaşma, İsraillilerin Müslümanların  Topraklarına girmesine izin vermekle kalmıyor bunun ötesinde, kendilerine güvenlik tahsis edilip üst düzey toplantı ve konferans yapılmasını sağlayacak imkânları da içeriyor

 Dikkat çeken nokta alınan bu kararın sadece yukarıda sıraladığımız meselelerle sınırlı olmayıp aşağıda maddelendireceğimiz birçok farklı alanda işbirliği içerisinde olduklarını göstermektedir.

İlk olarak: Amerikan başkanı Donald Trump ve ekibinin  ‘’Yüzyılın Anlaşması’ ’olarak bilinen anlaşmanın detaylarını içeren unsurlar şunlardır:  İşgalci İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesi. Bahreyn'in başkenti manama da geçen sene Temmuz ayında gerçeklesen, aralarında Amerikan Yahudi işadamı Jerard  Koşnerin de bulunduğu toplantıda Bu proje için 50 milyar dolar taahhüt edilmesidir.

Bir diğer nokta: İsrail televizyon kanalının Cidde ve Medine sokaklarında Suudi vatandaşlarla yaptıkları röportaj, İsrail TV kanalında yayınlandı.

  Ayrıca Suudi yetkililer  birçok Suudi vatandaşına israillilere beğenilerini ifade etmesi yönünde teşvik te bulundular ve   işgal altındaki Filistin şehirlerine ziyaret etmelerini istediler. İsraillileri evlerine davet etmeleri ve tüm misafir perverliklerini göstermeleri  telkininde de bulundular.

Bununla birlikte: Filistinlilere[WK1]  karşı nefret kampanyası başlatıldı ve  Filistinlilerin resmi makamların teşvikiyle sosyal medya üzerinden kendi topraklarını sattıklarına dair asılsız haberler yayınlandı

 Ayrıca Bölgedeki direniş hareketinin öncülüğü yapan İran, Suriye ve Hizbullah güçlerine karşı karalama kampanyaları yürütüldü ve mezhepler arası çatışmaya dönük asılsız raporlar deklare edildi.

 Bu süreçte: Filistin direniş hareketlerini Özellikle de Hamas kanadı hakkında yaptırımlar uygulanmasına dönük kararlar alındı ve Hamas, terör örgütü listesine koyuldu. İsrail'in talepleri doğrultusunda bu direniş hareketine katılanlar tutuklandı

Suudi Arabistan Müslüman halkının çoğunluğunun bu tür politikaları kabul etmediğini, Arap İslam ülkelerindeki diğer tüm kardeşleri gibi bu projenin toprakları gasp eden ırkçı bir zihniyetin işi olduğunu bildiklerini düşünüyoruz.     

Bu projenin yandaşlarının  ülkenin servetini boşa harcayan itibarını ve İmajını yok eden ülkeyi, Libya Yemen ve Suriye'deki savaşları sürükleyerek boğan iktidarda ki  azınlığın olduğunu biliyoruz

  Tüm bu gelişmelerden sonra İronik bir şekilde Suudi Dışişleri Bakanı Adil El-Cubeyr çıkıyor ve İşgalci İsrail ile herhangi bir ilişkilerinin  olmadığını söylüyor

 İsraillilerin Suudi Arabistan’a ziyaret yasağının kaldırılması ve turistik vize verilmesi, Allah Resul’ünün kabrinin yakınında İsrail televizyonun bulunması bu ilişkinin varlığının apaçık göstergesi değilse nedir?

 Bugün İsrailliler Tüccar olarak Riyad Cidde ve Medine'ye Akın ediyorlar Belki de daha sonra Hayber’e akın edip kendilerinin bu topraklar üzerinde hak sahibi olduklarını iddia edecekler ve çıkarıldıkları toprakların yeniden kendilerine tahsis edilmesini talep etmeleri kuvvetle muhtemeldir.