metrika yandex
  • $32.35
  • 34.64
  • GA17500

Haberler / Kültür - Sanat

YABANCI ÖZEL OKULLAR (Osmanlı İmparatorluğunun Kültür Yoluyla Parçalanması) - 2

20.06.2018

YABANCI ÖZEL OKULLAR

(Osmanlı İmparatorluğunun Kültür Yoluyla Parçalanması)

Yazan: NAHİD DİNÇER

(Önceki makalenin devamı ... )

PROTESTAN MİSYONERLERİNİN FAALİYETLERİ

1820 yılında Osmanlı ülkelerine geldik­leri ifade edilen Protestanların gayeleri ve bu gayelerin tahakkuk yolları her ne kadar Katolik misyonerlerinki gibi ise de, 19 un­cu asrın ve proteston misyonerleri gönde­ren memleketlerin en önemlisi olan ABD'nin şartlarının değişik olması, bazı farklı­lıkların doğmasına sebep olmuştur. 19. asrın konumuz bakımından önemli olan olayları, 1840 tarihinde İngilizlere Protestanları himaye, 1844'te Hıristiyanların mezhep değiştirme, 1850 tarihinde de Pro­testanlara kilise kurma haklarının verilme­siydi. Tanzimat dönemine gelinceye ka­dar vilâyet, kaza ve köylerde pek az kilise vardı. 1279 (1862 -1863) tarihli Salnameler­de de görüleceği gibi, 1856 yılından sonra kiliselerin adedi de sür'atli bir şekilde art­mıştı (56).

Protestan misyonerlerinin gayelerinin daha iyi anlaşılabilmesi için, bunların faa­liyette bulundukları bölgeleri kısaca belirt­meğe çalışacağım.

AMERİKAN PROTESTAN MİSYONERLERİNİN FAALİYET BÖLGELERİ

Suriye'ye 1820 yılında gelen Amerikan proteston misyonerleri ilk defa Kefersima (Beyrut yakınlarında), Behmeduna (Cebel-i Lübnan'da), Trablus, Humus ve Dürzîlerle meskûn Abeyn bölgesine, Beyrut'a gelmiş­ler, misyonerlik faaliyetlerine vaaz vermek okul açmakla başlamışlardı. Daha sonra ve belki de bazı yerlerde aynı tarihlerde Kahire, Kudüs, Halep, Arapgir, Mazgirt, Gaziantep, Maraş, Kayseri, Sivas, Merzifon, Trabzon, Harput (Elâzığ), Erzurum, Van, Bitlis, Mardin, İzmir, Bursa, İstanbul'a, Anadolu'nun, Suriye'nin, Filis­tin, Yunanistan, Bulgaristan'ın, Rumeli'nin muhtelif yerlerine sür'atle yayılmışlardı. 1862 yılında Hidiv Sait Paşa zamanında Mı­sır'da, misyonerler, faaliyetleri için çok müsait bir ortam bulmuşlardı.

Amerikan Beyrut Üniversitesi, Ortadoğu'ya serpilmiş bulunan Amerikan okul­larında, Cirad koleji de köylerde görev ya­pacak misyoner öğretmenleri yetiştiriyor­lardı. Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde öğ­retim üyeliği yapmış olan Prof. Dr. Musta­fa Halidîye göre 1891 yılında (Lübnanı kas­tediyor olsa gerek) Amerikan proteston o-kullarında 7117 öğrenci okuyordu. Suriye ve havalisindeki Amerikan okulları da da­hil edilecek olursa, Amerikan okullarında­ki öğrenci miktarı 15.000'i buluyordu. 1909 yılında köy ve şehirlerdeki Amerikan Protestanlarına ait okul sayısı 147'dir. 1912 yı­lında İngiltere, İskoçya, İrlanda, Almanya, İsviçre, Danimarka ve Amerika'ya ait 38 misyoner kuruluşuna pek çok okul bağlıy­dı (57).

Misyon teşkilâtlarının en kuvvetlisi ve en önemlisi olan Amerikan Board, hemen bütün faaliyetini Anadolu, Rumeli ve Suri­ye'ye hasretmişti. Yedi Darülfünun, 43 yük­sek mektep, 417 mektep, beş ruhban ku­ruluşunu idare etmekteydi.1900 yılına ait ABD Sefiri Hon S. S. Cox'un verdiği bilgiye göre, meşgul olu­nan köy, kasaba ve şehir sayısı 394, bu fa­aliyetler için angaje edilen Amerikan va­tandaşı 254, Türk teb'ası yardımcılar 1049, Hayskul ve kolej adedi 35, yatılı kız o-kulları 27, umumî mektepler 508, öğrenci sayısı 25.171, mabed adedi yaklaşık olarak 400, teşkilâtlı kiliseler 138'dir. 1917 yılı rakamlarına göre Amerikan misyonerlerine ait gündüz okullarında 27.000, gece okullarında 35.000 öğrenci oku­maktaydı. Yalnız Asya kısmında 152 Ameri­kan misyoneri, 800 yerli yardımcı, 101 kili­se, 12.000 muhabir, 47.000 müntesip. 48 kolej ve ortaokul (kızlar için), 35 umumî okul vardı. Osmanlı İmparatorluğu Evangelizasyonu için ABD tarafından en az on milyon Dolar sarfedilmişti (58).

Amerikan proteston dinî teşekküllerin­den biri olan (The Near East Relief) Batı Anadolu Bölgesi'yle en fazla meşgul olan­dı. Bu teşekkül 9 Eylül 1922 tarihine ka­dar Batı Anadolu'da 200 milyon Dolar har­camıştı. İzmir'de Amerikan proteston mis­yonerlerine ait 500 öğrencinin okuduğu iki, Manisa'da bir kolej vardı (59).

İNGİLİZ PROTESTAN MİSYONERLERİNİN FAALİYET BÖLGELERİ

İngiliz Hıristiyan Misyoner Cemiyeti (CM.S.) 1851 yılında Filistin'de çalışmaya başlamış; bu faaliyet Kudüs, Nablus, Na­sıra, Hayfa, Akkâ, Yafa, Salt, Moab, Kerak, Beytülhalm ve Gazze'ye kadar yayılmıştı. 1882 yılında, Bağdat ve Musul'da ça­lışan Türk-Arap misyonu teşekkül etti. Cemiyetin 1903 yılı raporuna göre bu sa­hada 141 misyoner, 183 yerli yardımcı, 1111 muhbir, 75 mektep, 4.600 öğrencisi vardı. Bunların birinci gayesi eski kiliselere haya­tiyet vermek, ikinci gayesi de Müslümanları Hıristiyan yapmaktı (60). Kanaatimce görünürdeki gayeleri bunlardı. Sevr harita­sı açılırca bu bölgenin İngilizler tarafından işgal edildiği bilinince, asıl gayenin işgal ve petrolü ele geçirerek, iktisadî sömürü olduğu anlaşılıyor. İngilizler ayrıca Hartum'da (Sudan'da) Gordon kolejini açmış­lardı.

PROTESTAN MİSYONERLERİN GAYELERİ VE FAALİYETLERİ

Protestan misyonerlerin gaye ve faa­liyetlerini şu noktalarda toplamak müm­kündür:

1. Müslümanların Islahat Fermanı ile zımnen de olsa din değiştirebileceklerinin kabul edilmesi neticesinde, Müslüman ai­le çocuklarının proteston ve Katolik okulla­rına alınması için okul idarecilerinin ko­laylık göstermelerine; Suriye'de, Lübnan'­da, Kahire'de olduğu gibi, Protestanların okul kapılarını Müslüman çocuklara açma­larına, Amerikan proteston okullarında Müslüman çocukların Hıristiyanlaştırılması gayretlerinin artmasına, Müslüman çocuklarının okullarında yapılan Hıristiyan âyinle­rine -Pazar günleri de dahil olmak üzere- devam etmeleri için zor kullanılmasına, -büyük gayretler neticesinde münferid de olsa tanassur (Hıristiyan olma) olaylarına rastlanmıştır- tanassur etmeyenlerin, ise, dinî ve millî duy­gularının zayıflatılması yolları aranmıştır. Müslümanları topyekün Hıristiyanlaştırmak için proteston misyonerleri kadın ko­nusuna önemle eğilmişler; yatılı ve gündüzlü çok fazla kız okulu açmışlardı (61).

Yabancı özel okullara kabul edilen Müslüman çocuklar daha çok Prens, Pa­şa, yüksek şahsiyetler, banka müdürleri, komisyoncular, tıp doktorları, hukukçular, irat sahipleri gibi sosyal gruplardan gel­mekteydiler (62). Durum halen aşağı yuka­rı böyledir. Bu yolla ayrıca açtıkları çocuk bahçeleri yoluyla, Müslüman aileleri ve devletin kilit noktalarındaki şahsiyetlerle te­mas imkânlarını aramışlardır.

2. Mahallî gruplardan din adamları ve liderler yetiştirmişlerdir. Yerli Hıristiyanlara yetiştirdikleri din adamları yoluyla tesir ederken, Müslümanlara da yetiştirdikleri li­derlerle tesir edeceklerdi. Liderlerin kulakları misyonerlerde olmalı, daima onların telkinlerine göre hareket etmeliydiler. Bunun için ilk ve orta dereceli okul­lar ve kolejlerle yetinmemişler, üniver­siteler ve yüksek okullar açmışlardır. Üniversiteler, ülkelere yön veren ve ülke­lerin liderlerini yetiştiren vasıtalardı. Bu vasıtalar misyonerlerden başkasında ol­mamalıydı.

3. Okul müfredat programları ve ders kitaplarındaki, fen bilgisi, tarih v.s. gibi lâdinî derslerde de, konular Hıristiyan inancına uygun olarak tevil ediliyor, İslâm dinî ve İslâm’ın peygamberi aleyhinde tertipleni­yordu. Çünkü Hıristiyan parası ile meyda­na getirilen bu öğretim kuruluşlarında, Hıristiyanlık propagandasının yapılması şarttı. Protestan okulları Tevrat’taki gerçekleri öğretmek, Hıristiyanlığın nuru ve tesiri için merkez olmak suretiyle Yahudi, Hıristiyan işbirliğini temin ediyorlardı.

4. Öğretmenlerin de misyoner olmala­rı ve misyonerlik yolunda hizmet edecekle­rine dair yazılı yemin vermeleri şarttı.

5. Misyonerler, siyasî misyonlarla iş­birliği yaparak Osmanlı İmparatorluğundaki Müslümanlarla, Hilâfet makamı arasında ki manevî bağlan zayıflatmak, koparmak, kırmak suretiyle isyan ve kargaşalıklar çı­kartmak, bu yolla devlet otoritesini yıprat­mak, sonunda Osmanlı İmparatorluğuna bağlı ülkeleri işgal ederek, iktisaden sömürme gayesini gütmüşlerdir.

1841, 18 Mayıs 1845, 1860 yıllarında Cebel-i Lübnan'da Dürzî Mârûnî karışıklığı ve silâhlı mücadelesi, Fransa’ya bağlı Katolik rahipleriyle, Fransız konsolosunun kış­kırtmaları ile çıkmış, Avrupa devletlerinin müdahalesiyle uzamış, 9 Haziran 1861 ta­rihli Lübnan Nizamnamesiyle, Lübnan'a âdeta muhtariyet verilmişti.

Kudüs’teki Yusuf Salâhaddin câmiinin Fransızların oyunu neticesinde bir ferman­la kiliseye tahvili, 15 Temmuz 1958 tarihin­de Fransız ve İngiliz konsoloslarının karış­tığı Cidde'deki Müslüman-Hıristiyan çatışması sebebiyle Fransa, İngiltere donanma­larının Cidde'yi topa tutmaları; Islahat ha­reketlerinin Türkiye'nin dinden ayrılması şeklinde Müslümanlara propaganda edil­mesi, Müslüman halkı Bab-ı Âliden soğutu­yordu. Hacı Ali, Abdullah Mansur v.s. gibi gizli misyonerlerin tahrikleri Yemen İsyan­larına sebep olmuştu (63).

6. Katolik (bütün tarikatlar dahil) ve Protestan (Amerikan, İngiliz, Alman) mis­yonerleri Osmanlı teb'ası olan Hıristiyanların millet ve müstakil devlet olarak tarih sahnesine çıkmalarını temin için ellerinden gelen her türlü gayreti sarfetmişlerdir. Bu çalışmaların ağırlık noktasını kültürel faa­liyetler teşkil ediyordu. Bu faaliyetlerle ha­zırlanan ortamda isyanlar çıkarılıyor, ya­bancı devletlerin silâhlı mücadeleleri ve si­yasî tutumları neticesinde Osmanlı devleti parçalanıyordu.

YUNANLILARLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR

1583 yılında İstanbul'a gelen Cizvit ra­hiplerinin içinde Grek asıllı bir rahibin de bulunması, açtıkları okullara hemen Grek çocuklarını öğrenci olarak almaları calibi dikkattir. 1662 yılında yalnız Grekler için bir okul açmayı düşünmüşler, açtıkları okullarda, 1664 yılında avam Grekçesiyle öğre­tim yapmışlardı. Pere Ridolfo (Liksion-Grek bir Grek lügati hazırlamıştı. Fener Rum okulu öğretmenlerinin ancak 18. asrin so­nuna doğru «Yunan Dilinin Hazinesi» adıy­la bir lügat hazırladıklarını belirtirsek (64), Pere Ridolfo'nun yaptığı işin önemi ortaya çıkar.

İzmir’de ve İstanbul'da öğretim, yapan Katolik okullarının öğretim dilinin Fransızca ve Grekçe olması da dikkat çekicidir. Fransisken'lerin kurdukları dil okullarında da Grekçe öğretiliyordu. Böylece dil yoluyla Yunanlılık diriltiliyordu. Türkiye'den kopar­mak istedikleri bütün unsurlara, Katolik ol­sun, proteston olsun bütün misyonerler bu yoldan hareket edeceklerdir. Bu hareketler tesirini gösterdi. Antak­ya Rum Patrik'i 14. Lui'ye gönderdiği istirhamnamesinde «Bir gün olup da halâsımı­zı zat-ı haşmetanelerinden bekliyoruz» di­ye yazıyordu. Yunanlılık Katolik misyonerle­rinin çalışmalarıyla diriltilirken, diğer taraf­tan da Müslümanlığı kabul eden Yunanlı­lar üzerinde büyük bir baskı kurmuşlar, onların Müslüman olmalarını önlemişlerdi. Meselâ Naksos adasında Müslüman olan on-oniki aile, Katolik rahipleri tarafından, Malta adasına kaçırılmışlardı. Tabiî bu işi korsanlara yaptırmışlardı. Bundan sonra kimse Müslüman olmaya cesaret edeme­mişti.

1805 yılında Fransızlar yerleştikleri Dalmaçya sahillerinde ihtilâlci yetiştirecek okullar açmışlardı (66). Neticede Katoliklerin kültür yoluyla yaptıkları çalışmalar meyvesini verdi. Ticarî hayatla da zenginleşen Rumlar, Rusların, Fransızların, İngilizlerin yardımlarıyla Türk donanmasının Navarin’de yakılması ve Fransız askerlerinin Mora'ya çıkarılması, Ruslarla yapılan silâhlı mücadelede yenilmemiz neticesinde Yunan devleti teşekkül etti.

Amerikan misyonerleri Türkiye’ye ge­lir gelmez, bunlardan Jonas King, henüz devlet haline gelmiş bulunan Yunan kilise­sine hayatiyet kazandırmak için yıllarca çalışmıştı. Kilise canlandırma faaliyeti ih­tilâle teşvik edilen diğer Hıristiyan grup­larında da yürütülecektir.

BULGARLARLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR

19. asrın başında Tuna bölgesinden gelen seyyahlar bir Bulgar milletinin varlı­ğından bahsetmektedirler. Çünkü Slavlık temeli üzerine kurulan ilk Bulgar okulu bu tarihte açılmıştır.

1836 yılında Filibe’ye Dominiken ve Fransisken rahipleri gelip yerleştiler ve Roma'ya tahsile Bulgar gençlerini gönderme­ğe başladılar. Bu arada Amerikan protes­ton misyonerleri de Samakov, Yenizağra, Razlov'ta yerleşerek okullar açtılar. Bu yer­lerin dışında, Amerikan, İngiliz, Alman mis­yonerleri Bulgaristan'ın kasaba ve köyleri­ne yayılarak çalışmaya başladılar.

1857 yılında Filibe’de açılan Fransız Viskonsolosluğuna Bulgar dâvasına inan­mış bir kişi getirildi. Filibe’de 1863-1864 yı­lında erkekler, 1865-1866 yılında kızlar için, Asompsiyon ve Ressureksiyon tarikatları mensupları rahipler de 1870 yılında Edirne'­de, yatılı, gündüzlü, seminer (din okulu) kısımlarından meydana gelen Bulgar okul­larını açtılar. Ressureksiyon rahipleri, sayı­sız Slâv lehçelerinin karışımı olan Bulgar dilini temizleyip, geliştirmişlerdi.

1840 tarihinde İstanbul'da Bebek'te Amerikan misyonerlerinden olan Cyrus Hamlin'in açtığı, sonradan Robert Kolej adını alacak olan Seminer, yerli papazlığın menşei olmuştur. Bu seminer ve kolej Bul­garistan'da ihtilâl çıkaracak, sonra da Bul­garistan'ı idare edecek gençleri yetiştir­miştir.

1850 yılında Hamlin, Osmanlı İmpara­torluğunda İsyan edebilecek bir Bulgar un­surunun varlığını tespit etmiş, ayni ekipten Dr. Long Balkanlarda dolaşarak Bulgarları isyana teşvik etmişti. Bulgarlık fikrini ilk defa ortaya atan, Bulgar papazı Paisiy Hilendanski'nin de Aynaroz’da yetiştirilmiş olduğunu tespitte fayda vardır.

19. asır Panslâvizmin en heyecanlı, en atak, en canlı olduğu, Rus politikasına hâ­kim bulunduğu devirdir. HAÇ ve Panslâvizm, Rus hareketinin ve okulunun temel prensiplerini teşkil ediyordu. Rusya’nın Bul­garistan'da açtığı konsolosluklara panslâvistler yerleşirken, Bulgar öğretmenleri de Rusya'da yetiştiriliyorlardı.

Katolik ve proteston rahiplerinin, Aynaroz'un, Dalmaçya'da açılmış Fransız ih­tilâlci okulların, Roma'da, Robert Kolej'de ve daha evvelki Bebek seminerinde, Rus­ya'da yetiştirilen gençlerin ve öğretmenle­rin çalışmaları neticesinde sılavlık temeline dayalı Bulgar millî okulu doğmuştu. Bulga­ristan'da okulların artışı şöyledir: 1835 yı­lına kadar Bulgaristan'da kiliselere bağlı ve rum diliyle öğretim yapan 42'si köyler­de ve 6’sı kasabalarda olmak üzere 48 okul vardı. Okul sayısı 1842’de 282’ye, 1845’te 352, 1850’de 488, 1853’te 546, 1854’te, 562, 1855’te 568’e yükselmişti. Islahat Fermanından sonra artış çok hızlanmıştır. 1860’ta 807, 1865’te 986,1870’te 1217, 1877 yılında ise 1504’e yükselmişti. Bu okullar­da öğretim dili de Bulgarca idi.

Çalışanlar, Bulgar millî edebiyatını, millî kütüphanesini, millî basınını meydana getirmişlerdi. 1835 yılında Bulgar diliyle ya­zılmış kitap sayısı 38'i geçmiyordu. 1876 yı­lında eser sayısı 1743’e çıktı. Kitap adedi de 1856-1876 yılları arasında hızlanmıştı. 24 sayı devam eden Bulgar diliyle Lüboslovie adıyla 1844 yılında neşredilen ilk gazete İzmir'de Amerikan misyonerleri ta­rafından çıkarılmıştı. 1856-1876 yılları ara­sında neşredilen Bulgar gazete ve dergi sayısı 95'i bulmuştu.

Rus Çarı II. Aleksandr'ın teşvikiyle 1870 yılında Bulgar kilisesi de istiklâlini kazanmıştı. Bulgar millî okulu, Bulgar yazı ve öğ­retim dili, Bulgar millî edebiyatı, kütüpha­nesi ve matbuatı, gazetesi, Bulgar millî kilisesi doğmuş, kültür yoluyla bir millet varedilmişti. Artık, Bulgarların istiklâllerini ka­zanmaları için bir kıvılcım'a bir de dış yar­dıma ihtiyaçları vardı. Kıvılcımı panslâvist konsolosların organize etmesiyle köy pa­paz ve öğretmenleri tutuşturdular, Batak'ta ilk isyan hareketi başladı. Avrupa ve İn­giltere (Bilhassa Lord Giâdistonun çalışmaları önemlidir) işin içine girdi. Rusya bize harp ilân etti. Osmanlıların mağlûbiyeti Bulgaristan'ın istiklâlini temin etti (67).

ERMENİLERLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

Ermenilerin ayrı bir millet (lâtinleştirilrnek) istemelerinin tarihi çok eskidir (bil­hassa İçel-Kilikya Ermenilerinde). Bizi konumuz bakımından daha çok İstanbul'da Katoliklerin açtığı öğretim kurumlarındaki faaliyetlerle, Protestanların bütün Türkiye' de açtığı okullarla, kilise inşa ve ıslah ha­reketleri ilgilendirmektedir.

18 Kasım 1669 tarihli kararla Kapüsen rahipleri açtıkları dil okullarında Ermeniceyi öğretiyorlardı. Cizvitler de kadın ve er­kek Ermenilere yaptıkları dersler, verdikle­ri vaaz ve konferanslarda, öğretim yaptık­ları okullarda (1702) Türkçe ve Ermeniceyi kullanıyorlardı. Derslerin ve vaazların Türk­çe oluşu 17 ve 18. asırlarda Ermeniler ara­sında, Ermeniceden daha çok Türkçe'nin yaygın olduğu kanaatini vermektedir. Nite­kim daha 13. asırda Anadolu’daki Rum ve Ermenilerin, Anadolu’yu istilâ eden Müslü­manlara benzedikleri (68), yaşayış, örf, âdet, tavırlar bakımından Türkleştikleri be­lirtilmektedir.

İster İstanbul, İster Doğu Ermenileri arasında yapılan bölücü propaganda tesiri­ni göstermiş olacak ki, Halep Ermeni Pat­riği uzun bir methiyeden sonra 14. Lui'ye (1638-1715): «Ermenistan Fransızların en kudretli bir kralı tarafından kurtulacaktır» diye yazmıştı (69). Fransız Büyük Elçisi Mösyö Kibrağ 1684 yılında Edirne'de Padişahın huzuruna çıkmak için gittiğinde, kendisine Kapüsen ve Cizvit rahipleriyle İstanbul'un zengin ve faal Ermenileri refakat etmişti (70).

Türkiye Misyonları Yardım Cemiyeti'nin kurucusu olan İngiliz C. Young'un ifa­desiyle «Ermeni ırkının Türkiye'ye girmek için açık kapı olduğu»nun şuuru içinde bu­lunan Amerikalılar 1828 yılında Ermenilere Protestanlığı telkine başladılar. Bir taraftan İngilizler İstanbul, Antakya, Arapgir, Harput, Ankara, İzmir, Erzurum, Kayseri, Bur­sa, Gaziantep'teki Ermeni kiliselerini ihya eder, okullar açarken, diğer taraftan Ame­rikan Board cemiyeti 1832 de aldığı bir ka­rarla Gaziantep, Diyarbakır, Bursa, Kayse­ri, Erzurum, Harput, Maraş, Sivas, Tokat, Trabzon Ermeni millî kilisesinin ıslahına çalışıyorlardı (71). Bu faaliyetlerin dışında Amerikan misyonerleri İzmir'de İstanbul'da Ermeni fakir çocukları için parasız okullar, gece dershaneleri, ibadethaneler açmışlar, İncil'i de Ermeni halk diline tercüme edip, halka tevzi etmişlerdi.

İngiltere Sefaretinin «Muavenet ve hi­mayesinde» 1846 yılında «Protestan Cema­atı İdare Heyeti» teşekkül etti. 1850 yılında bunlar da “Protestan Milleti” olarak tanın­dı (72).

Tanzîmâttan sonra Paris'te Muradyan, Gabriel Ayvazofski'nin (Şark Mektebinden çıkanlar, Protestan İncil Cemiyetinin.yardı­mıyla Ermenistan'ın ihyası hareketlerine giriştiler; okul programlarını, yönetmelikle­rini yaptılar ve yeni okullar açtılar (73). Bu hareketlere, Cyrus Hamlin'in Bebek'te aç­tığı seminerden yetişen yerli papazları ve bu seminerin Merzifon'a taşınmasıyla yap­tığı ihtilâlci hizmetleri, Gaziantep, Harput, Arapkir ve Mazgirt'te açılmış olan Amerikan-Ermeni misyon mekteplerinin çalışma­larını ilâve etmek gerekir. Açılmış olan bu mekteplerde Ermenilik meselesi işlenmiştir. Fransızların, İngilizlerin, Amerikalıla­rın, ayrıca Rusların kendi menfaatleri için Ermenilere yaptıkları fiilî yardımların neti­cesinde, kendilerinin adlandırdıkları Er­meni faciası diye bir olay vuku bulmuştur.

Bulgarlarda, Yunanlılarda, Lübnan’da başarıya ulaşan, fakat Ermeni meselesinde başarıya ulaşamayan Batılılar, bu meseleyi devamlı olarak diri tutmakta, ayrıca Do­ğu Anadolu'da yeni bir takım girişimlerde bulunmaktadırlar.

ARNAVUTLUKTAKİ ÇALIŞMALAR

Protestan misyonerleri Arnavutlukla da ilgilenmişlerdir. Arnavutlar, diğer Avru­pa ülkelerinde yaşayan insanlardan farklı olarak Müslümanlığı kitle halinde kabul eden bir millettir. Müslüman olmayanların dışında kalan Arnavutlar da, Avusturya'nın himayesinde olan Papalığa bağlı Katoliklerle, Ortodokslardır. 1900 tarihlerinde Arnavutlarda millî edebiyata, müşterek bir alfabeye rastlamı­yoruz. Protestan misyonerleri öncülüğünde Korsika’da bir Arnavut okulunun ve bir mat­baanın kurulduğuna şahit oluyoruz. Arnavut gazeteleri ve kitapları, İtalya'­da, Bükreş'te, Brüksel'de basılmaktaydı. Bu olaylar bize, Arnavut, isyanının altında, dış mihrakların önemli rol oynadıklarını göstermektedir (74).

KÜRTÇÜLÜK HAREKETLERİYLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

1880 yılında İran'da vuku bulan isyan hareketinin lideri Şeyh Übeydullah'ın ya­nında, Übeydullah'ın karısını tedavi ettiği, söylenen, bir Amerikan misyonerinin varlı­ğı dikkat çekicidir (75). Bir Kürt milleti teorisine ilk gerçek rengini verenlerin 1909 yılında Ruslar oldu­ğu ve Kürtlere bağımsızlık fikrini aşıladık­ları ifade edilmektedir (76). Nitekim, bu­nun tatbikatını Ruslar, İran'da, 1946 yılında Kürt Mehabat Cumhuriyetini kurmakla gös­termişlerdir (77).

Amerikan proteston misyonerlerinin ve Rusların çalışmalarının yanında İngilizleri de görüyoruz. Orta-Doğu'da ilerleyen İngi­liz kuvvetleri 1918 Mayısında Kerkük şehri­ni tamamen ele geçirmişler ve orada he­men mahalli Kürt idaresini kurmuşlardı (78).

Türkiye'nin I. Cihan Harbinde yenilme­si üzerine bir harekete geçmek için karar vermek üzere Kâhta'da toplanan Kürtçülük hareketinin bazı liderlerinin bu toplantısına Halep'teki İntelijans Servis Şefi Albay Bell de gelmişti (79). Bazil Nikitin'in Türkçeye Tercüme edilen Kürtler adlı eserinin ikinci cildinin sonunda Batı'da, Batılılar tarafın­dan yazılmış ve neşredilmiş olan 363 ese­rin listesi verilmiştir. Bunlardan üçü 1736, 1787, 1799 yıllarında, beşi de 1805-1818 ta­rihleri arasında neşredilmiştir. Diğerleri ise Amerikan misyonerlerinin Türkiye'ye geliş tarihleri olan 1820 yılından sonra yazılmış­tır. Eserlerin tetkikinde, yabancıların gene dil konusu ile işe başladıkları görülmekte­dir. 1787 tarihli Roma'da basılan İtalyanca eser «Kürt Dilinin Grameri ve Vokabüleri» adını taşımaktadır. Yazarının bir Katolik pa­pazı olup olmadığının tetkiki gerekir. Bazil Nikitin'in eserine bir önsöz yazan Fransa Müstemlekeler Bakanlığı Kuzey Afrika Dai­resi Müsteşarlığını ve Mısır'daki Fransız Misyonerlik Cemiyetinin Başkanlığını yap­mış olan Müsteşrik Louis Massignon, Kürt konularıyla 1890 yılından beri bir dizi uzma­nın metotlu incelemeler yaptıklarını belirt­mektedir.

Bölgede Katolik ve proteston misyoner­lerinin elimizdeki imkânlara göre dağılışla­rını verdik. Bu bilgiler ve Bazil Nikitinin verdiği kitap listesi, yabancıların Kürtçülük konusunda kültürel yoldan hareket ettiklerini göstermektedir. Sevr muahedesi işin siyasî yönüdür. Bulgaristan’da bundan yüz yıl kadar evvel tatbik edilmiş ve başarıya ulaşmış olan metod, bugün gözlerimizin önünde aynen tatbik edilmektedir. Yardım­cıları da Türkiye'deki bazı sol kuruluş ve partilerdir.

MİSYONER OKULLARIYLA MÜCADELE

Katolik misyonerlerin faaliyetleriyle 19. asra kadar geçen zaman içinde arada bir mücadele edildiği görülüyorsa da, bu Ermenilerin ve Osmanlı idaresine bağlı diğer Hıristiyan cemaatlerin Katolikleştirilmemesi içindir. Fakat sürekli bir mücadeleye bu dö­nemde şahit olamıyoruz. Ancak, 3 Mayıs 1706 da Sadaret Makamına getirilen ve dört yıl bu makamda kalan, Çorlulu Ali Pa­şa Katolik rahiplerini sıkı bir baskı ve takip altına almıştı.

1839 ve 1856 Fermanlarının getirdiği hürriyet vasatını kendi çalışmaları yönün­den istismar eden, Avrupa devletlerinin bu dönemde maddeten çok güçlenmelerinden, Osmanlı İmparatorluğunun zayıf durumun­dan ve kapitülâsyonlardan da istifade eden proteston ve katolik bütün misyonerlerin faaliyetleri devlet aleyhine işleyen boyutla­ra ulaşıyordu. Sultan Abdülaziz, bunların fenalıklarının farkındaydı. Fakat o günün şartlan içinde, bunları, yalnız Anadolu'da, Rumeli’nde değil, Arap ülkelerinde de ince ve akıllı bir metotla kontrol altına almıştı. Bu konuda kendisi gibi düşünen İsmail Paşayı da 1863 yılında Mısır'ın başına getirdi. Hidiv İsmail Paşa, misyonerlerle mücadele­ye başlayınca, misyonerler onu, mağrur ve müstebit ilân ettiler. Dikkat edilirse aynı vasıflar Sultan Abdülaziz için de söylenmiştir. Bu benzerliğin bir tesadüf olmadığı açıktır.

1875 yılında Dürzî çocuklarını Hıristiyanlaştırmak için Beyrut’ta açılan Amerikan misyoner okulları, Abdülaziz'in akıllı politi­kasıyla kapanmak mecburiyetinde kaldı (80). Gene bu devirde bilhassa Amerikan misyoner okullarıyla şiddetli mücadeleye girişen Sultan II. Abdülhamid'dir. Bu müca­deleden gözleri yılan Amerikan Board yet­kilileri 1892 yılında, ABD Cumhurbaşkanına başvurarak, Akdeniz’deki Amerikan filosu­nun İzmir, Selanik ve İstanbul limanlarında, misyoner okullarının çalışmalarını kolaylaş­tırmak maksadıyla, bir gösteri yapmasını istemişlerdi (81).

Sultan II. Abdülhamid ruhsatsız açıl­mış olan 400’ü aşkın Amerikan proteston okulunu kapatmaya karar verince, ABD’nin baskısıyla, bunlardan on tanesi hariç, gerisini kapattı (82). Hiçbir teftişe, murakabeye tâbi tutul­mayan, hiçbir mevzuata bağlı olmayan bu yabancı özel okullarla İttihadçılar da mü­cadele ettiler. I. Cihan Harbinde birçoğu­nu kapattılar.

20 Ağustos 1331 tarihli Mekâtibi Hususiye Talimatnamesiyle, bilhassa bu talimatnamenin 4. maddesiyle açılmala­rını tamamen disiplin altına aldılar. 30 Tem­muz 1338 tarih ve 1718 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Mekâtibi Hususiye Talimat­namesinin 4. maddesinin tatbiki yeniden istenmişti (84).

Cumhuriyet döneminde de yabancı bü­tün ruhban okulları kapatılmış, lâik olan yabancı özel okullar da sıkı kontrole tâbi tutulmuş, Türk kızlarını Hıristiyanlaştırdıkları için Bursa Amerikan Kız Kolejinin 1928 yılında hayatına son verilmişti.

1935 yılında tedvin ve neşredilmiş olan Yabancı Okullar hakkında yönergesi ile (85) bu okullar daha sıkı takip edilmiş, Türk kültür dersleri ve Türk dili dersleri bu okul­lara yerleşmişti. Fen dersleri hariç, Türk okullarının müfredat programlarına tâbi tu­tulmuşlar, kültür ve Türkçe dersleri için Türk öğretmenler, Türk müdür yardımcıla­rı istihdam etmek mecburiyetinde bırakıl­mışlar, âdeta yan Türk olmuşlardı.

8.6.1965 tarihinde kabul edilen 625 sa­yılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 5. maddesiyle yabancıların özel öğretim ku­rumu açma hakkı tamamen kaldırılmış, ka­nundan evvel açılmış olanlar da, Türk Mil­lî Eğitiminin amaçlarına uygun hareket et­mekle mükelleftiler.

BUGÜNKÜ DURUM

Sayılarının pek az kalmalarına İzmir, İstanbul, Tarsus gibi pek mahdut yerlerde bulunmalarına rağmen, yabancı özel okul­ların Türk eğitimine yaptıkları tesirin müsbet veya menfî olup olmadığı hususları ha­len münakaşa edilmektedir.

Prof. Vakur Versan, bu okulların artık din propagandası yaptıklarına ve kendi memleketlerinin menfaatlerine hizmet et­tiklerine inanmamaktadırlar (86). Halbuki Prof. Dr. Hikmet Tanyu, Robert Kolej'de Yahudilik ve Hıristiyanlık lehinde, Müslümanlık ve Türklük aleyhinde propaganda yapıldığı­nı delilleriyle ortaya koymuştur (87). Fakat Bakanlığın Hikmet Tanyu'nun yazılarını ih­bar kabul edip 625 sayılı Kanuna dayana­rak tahkikat açıp açmadığını duymadım. Her halde açmamış olsa gerek ki, hiçbir ses sıkmadı.

İngiliz Lisesine Habeşistan’dan Müdür olarak gelmiş olan David Kikvvood'un, Türk bayrağına gösterilen saygının aynen ken­disine de gösterilmesi gerektiğini istemesi, Lucas isimli bir İngiliz öğretmenin Türk öğrencilerinin millî duygularını rencide ede­cek biçimde konuşmalarda bulunması, İn­giliz Lisesi Müdürü David Kikvvood'un hiç­bir muamelede bulunmaması sebebiyle Millî Eğitim Bakanlığınca Müdür hakkında tahkikat açılmıştır.

İstanbul’daki İngiliz Başkonsolosu, An-karadaki İngiliz Sefiri ve İngiltere’de, İngiltere’nin Dış İşleri Bakanlığı konuya, kapitü­lâsyonlar halen yürürlükteymiş gibi eğil­mişler, o açıdan bakmışlardır (88). Böyle bir bakış tarzını, Samsunda istimlâkine ka­rar verilen Kapüsen rahiplerine ait bir kili­senin istimlâki olayı sebebiyle İtalyan Bü­yük Elçisinin müdahalesinde de görüyoruz (89).

NETİCE

Osmanlı İmparatorluğunun bölünme­sinde, küçülmesinde ve hayatının son bul­masında Fransa’nın Haçlı zihniyetinin, iki yüzlü politikasının, kopardığı tâvizlerde, di­ğer Avrupa devletlerine örnek oluşunun ve yol göstermesinin çok büyük olan tesirleri­ni gördük. Bu kültür hareketini Fransa siya­sî yoldan da, Osmanlı devlet erkânına, ya baskı, ya dost görünerek veya hulul ederek Osmanlı insanının değişmesi, Osmanlı Kül­tür kurumlarının yok edilmesi ve kültürünün değişmesi yolunda da sürdürmüş, İngilizle­rin de aynı yolda yürümelerini temin etmiştir. Fransız himayesindeki Katolik faaliyet­leri, İngiliz himayesindeki proteston hare­ketine, Amerikan misyoner okullarının açılmasına öncülük etmiştir. Katolik rahipler Fransa'nın menfaatine çalışırken, daha sonra bazı Katolikler yeni teşekkül etmiş İtalyan devletinin menfaatine, Protestanlar İn­giltere'nin ve Amerika'nın menfaatine hiz­met etmişlerdir.

İslâm’ın cismanî gücü durumunda bu­lunan Türk, Katolikliğin cismanî gücü duru­munda bulunan Fransa'ya ve onun çeşitli müttefiklerine (Bunlar İngiltere, Rusya, za­man zaman Avusturya, Prusya, İtalya ve Amerika'dır) yenilmiştir. Aynı Fransa bugün, Yunan ve Ermeni meselesinde, Ortak Pazar' da Türk Milleti'ne olan düşmanlığını sürdür­mektedir.

Batı ile yapılan uzun ve yorucu mü­cadelenin temelinde kültür yatmakta, ikti­sadî ve siyasî menfaatler de kültürle bir­likte yürümektedirler.

Kültür, bu mücadelede üç ayrı şekilde kendini göstermektedir:

1. Türk-İslâm kültürünü ve bu kültü­rün insanını değiştirmek dejenere etmek, bu kültürün müesseselerini yoketmektir. Bu husus, yabancı özel okullar, Türk kül­türünü ve insanını bozmaktaki gayretli faaliyetlerine devam etmekte, Batı devletlerinin siyasî sahada yaptıkları baskılarla, Bab-ı Ali'nin ilân ettiği fermanlarla ve bu fermanların hükümlerini tatbikle yerine ge­tirilmiştir.

2. Hıristiyan unsurların Osmanlılar­dan ayrı bir millet olduklarını şuurlandırabilmek için, onların kiliseleri ıslah edilmiş, bir yerli papaz sınıfı teşekkül ettirilmiş, dille ilgili konular halledilmiş, millî tarih, millî edebiyat, millî okul ve basın kurulmuş, millî müesseseler teşekkül ettirilmiştir. Ayrılık, bu millî kültür vasatı teşekkül et­likten sonra vuku bulmuştur.

3. Osmanlı idaresinde bulunan ve aynı kültürün insanı olan Müslüman top­luluklar araşma ırk, dil, tarih, edebiyat, folklor, vatan parçası ayrılığını sokarak ve müşterek dindeki tatbikat ve anlayış fark­larını derinleştirerek mahalli ayrı kültürler varetmek, buna dayanarak, propagandası altındaki bu kabil topluluklara ayrı millet olduklarını kabul ettirmek, sonra da böl­mek.

Bu üç yol da muvaffak olmuştur. Hı­ristiyan Batı'nın mücadelesinin gayesini Hıristiyan Batı'nın mücadelesinin gayesini «... Allah, Cebbar kudretinin kılıcıyla Türkleri mahveder...» Çünkü Hıristiyan Batı'ya göre, Türklüğün çöküşü, Müslü­manlığın çöküşü, Hıristiyanlığın hâkim olması mânasını taşıyor. Bu durumu bir Hı­ristiyan şöyle açıklıyor: «Türkiye’nin kuv­veti nihaî olarak kırılıp da son Müslüman hükümeti düştüğü zaman, bütün Müslüman milletlerin cismanî ahvaline tesir etmek çok muhtemeldir. O zaman İslâmlar ara­sında İsa'nın İncil'in; vazetme zamanı ge­lecek, Ona imanlarını itiraftan korkarlar. (Hz) Muhammed'in (S.A.V.) kötürümlüğü­nü görünce hayatın ışığı ve dünyanın yegâne kurtarıcısı olan İsa'ya dönecekler­dir” (90).

ÇÖZÜM YOLU

Yabancı özel okulların ve temsil et­tikleri zihniyetin halledilebilmesi için Türk okulunun Kültür anlayışı, prensipleri, ga­yesi, müfredat programları, öğretmenleri, manevî havası, metodları ve fizikî yapısı ile tamamen düzeltilmesi gerekir. Bu da belirgin millî bir kültür anlayışının, eğiti­min temeline oturtulması ile mümkündür.

Türk okulu, okul haline geldikten son­ra, yabancı özel okullara talep kendiliğin­den azalır. Bugün, yabancı özel okullara talebin çokluğu, velinin Türk okulunda bulamadığını yabancı özel okulda bulmasındandı. Bu da en basit ifadesiyle, çocu­ğun iktisadî hayatına ve ileride ilmî çalışma yapmayı düşündüğü takdirde, ilmî ça­lışmalarına yardımcı olarak bir yabancı dili öğretmek imkânına sahip olmasıdır. Bu iş, Türk okulunda yapıldığı takdirde mesele kendiliğinden, kanun zorlaması olmadan, halledilir.

 

FAYDALANILAN ESERLER

1. a) 1905 Rus yıllığı. Lodfik Bernard’ın «Doğuda Amerika» adlı makalesi.

b) La Baronne Durand de Fontugne. Kırım Harbi Sonunda İstanbul. Ter­cüman 1001 Temel Eser 110. Sayfa 143, 144.

c) Prof. Dr. Mustafa Halidî-Dr. Phil Ömer Ferruh. İslâm Ülkelerinde Misyonerlik ve Emperyalizm. Sayfa 144.

ç) J. G. Leitauser. Dünyamızın Fatih­leri. Milliyet Yayınları Tarih Dizisi 5. Birinci Baskı sayfa 35-42.

2. a) Nurettin Polvan. Türkiye’de Yabancı Öğretim Cilt 1. Sayfa 35, 36, 48, 49.

3. a) Yahya Kemal. Aziz İstanbul. 1000 Temel Eser. Sayfa 4.

b) Prof .Dr. Mustafa Halidî Dr. Phil. Ömer Ferruh a.g.e. Sayfa 161.

c) Ethinos Kiriks. Aşırı sağ Yunan ga­zetesi. 9.8.1955 tarihli. Makalenin tamamı. 10.8.1955 tarihli Hürriyet Gazetesinde.

4. Meydan Larousse. Cilt 8. Sayfa 842, 843. Misyon Maddesi.

5. Jacques Pirenne. Büyük Dünya Tarihi. Cilt 1. Sayfa 274.

6. Ahmet Refik. Türkiye’de Katolik Propagandası. Türk Tarih Encümeni mecmuası. No. 5 (82). Sayfa 257 -276.

7. a) Osman Ergin. Türk Maarif Tarihi. Eser Yayınevi. Cilt 2. Sayfa 770.

b) Nurettin Poivan a.g.e. Sayfa 78

8. Nurettin Poivan a.g.e. Sayfa 17.

9. Nurettin Poivan. a.f.e. Sayfa 70

10. Nurettin Poivan. a.g.e. Sayfa 55

11. Nahid Dinçer.Tarih Işığında Orta-Doğu ve Lübnan Meselesinin iç yü­zü. Ufuk Dergisi. 11Ocak1978 sa­yı 440.

12. a) Osman Ergin a.g.e. Sayfa 770.

b) Nurettin Poivan a.g.e. Sayfa 78

13. a) Nurettin Poivan a.g.e. sayfa 23. Dip not.

14. F..A. Ubicini. 1855'de Tercüman 1001 Temel Eser. Cilt 2 sayfa 132.

15. F.H.A. Ubicini. a.g.e. Cilt 2. sayfa 134.

16. Nurettin Poivan a.g.e. Sayfa 65

17. Nurettin Poivan a.g.e. Sayfa 65

18. Nurettin Poivan a.g.e. Sayfa 66

19. a) Ahmet Pefik a.g.e. sayfa 258.

b) Nuerttin Poivan a.g.e. Sayfa 63

20. Nurettin Poivan a.g.e. Sayfa 80 21

21. Kapitülâsyonlarla ilgili

a) Meydan Larousse Cilt 6. Sayfa 902

b) Ubicini a.g.e. Sayfa 133 dip not ve 134.

c) Nurettin Polvana. a.g.e. Sayfa 85, 86 ç) Prof. Dr. Nihat Erim. Osmanlı İmparatorluğu Anlaşmaları cilt 1. Sayfa 5-15, 93-114.

d) Prof. Dr. Mustafa Halidî Dr. Phil. Ömer Ferruh. a.g.e. Sayfa

e) İslâm Ansiklopedisi. Tanzîmât mad Cüz 118. Sayfa 712.

22. Ahmet Refik. a.g. mecmua. Sayfa 263.

23. Nurettin Poivan a.g.e. sayfa 64.

24. Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 267.

25. Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 262

26. Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 268

27. Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 258

28. Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 265

29. a) Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 266-267

b) Nurettin Polvan. a.g.e. Sayfa 89, 90

30. Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 272

31. Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 276

32. a) F.H.A. Ubicini a.g.e. Sayfa 88

b) İslâm Ansiklopedisi Tanzimat Mad. Cüz 119 sayfa 724.

c) Ed .Engelhard. Tanzimat. Milliyet Yayınları. Tarih dizisi 41. Sayfa 41.

33. Ahmet Refik. a.g. mecmua. Sayfa 273.

34. İslâm Ansiklopedisi. Tanzimat mad. Sayfa 756, 757.

35. Nurettin Polvan. A.G.E. Sayfa 117.

36. Ahmet Refik, a.g Mecmua. Sayfa 267-268.

37. İslâm Ansiklopedisi. Tanzimat mad. Sayfa 727, 728.

38. a) General Kâzım Karabekir. Misyoyer Faaliyetleri. 11 Ocak 1939 ta­rihli Yeni Sabah gazetesi,

b) Nafi .Atuf. Türkiye Maarif Tarihi. Sayfa 152.

39. La Baronne Durand de Fontmag-ne. a.g.e Sayfa 48.

40. a) F.H.A. Ubicini a.g.e. Sayfa 17. Cilt1.

b) Sadi Koçaş. Tarih Boyunca Erme­niler Sayfa 52.

41. İslâm Ansiklopedisi. Tanzimat mad Sayaf 725.

42. Rum Cemiyeti Edebiyesi için bak: Osman Ergin, a.g.e. Cilt 2. Sayfa 289-797 Eser Yayınevi.

43. Prof. Dr. Mustafa Halîdî Dr. Phil. Ömer Ferruh. a.g.e. Sayfa 141-142.

44. Prof. Dr. Mustafa Halidî-Dr. Phil. Ömer Ferruh. Sayfa 153-158.

45. Prof. Dr. Mustafa Halidî-Dr. Phil Ömer Ferruh. Sayfa 27, 28, 94, 98.

46. a) Meydan Larousse Frerler Mad. Cilt 4. Sayfa 849.

b) İslâm Ansiklopedisi Tanzimat Mad. 257, 271, 273.

c) Nurettin Polvan. a.g.e. Sayfa 93, 93, 124, 125, 126.

ç) Nafi Atuf a.g.e. Sayfa 149.

47. a) F.H.A. Ubicini 1855'de cilt 1 Sayfa 17.

b) Nurettin Polvan. a.g.e. Sayfa 52-59.

48. Daha fazla bilgi için bak:

a) Ahmet Ağayef. Hak Gazetesi. 15 Haziran 1328. 107 numaralı nüsha­ya ek. Muhasebe-i İçtimaiye ve iktisadiye. Müthiş Rakamlar.

b) Nahid Dinçer. Tarih İçinde Orta­doğu ve Lübnan Meselesinin iç yüzü. Ufuk Dergisi. Sayı 442, 443, 444.

49. Dr. Nuri Bekir. Şarkta Franssz Mektepleri. Terbiye Mecmuası. Sa­yı 2. Sayfa 59-64.

50. E. Kırşehirlioğlu. Türkiyede Misyo­ner Faaliyetleri. Sayfa 33.

51. Nurdoğan Taçalan. Eğede Kurtu­luş Savaşı Başlarken. Milliyet ya­yınları Sayfa 89.

52. Daha tazla bilgi için bak:

a) Osman Ergin a.g.e. Sayfa 773-783 cilt 2.

b) Nurettin Polvan a.g.e. Sayfa 126-231.

53. a) Nurettin Polvan a.g.e. Sayfa 126-231.

b) Ahmet Ağayef Hak Dergisi a.g. ma­kale.

c) Nafi Atuf a.g.e. Sayfa 150.

54. Nurdoğan Taçalan a.g.e. Sayfa 91, 92.

55. Daha fazla bilgi için 24 Mart 19 Nisan 1340 tarihli Vatan gazetele­rine bak.

56. a) İslâm Ansiklopedisi. Tanzîmât mad. Sayfa 756, 757.

57. Prof. Dr Mustafa Halidî-Dr. Phil. Ömer Ferruh Say. 95, 96, 98, 147.

58. E. Kırşehirlioğlu a.g.e. Sayfa 33, 34, 35.

59. Nurdoğan Taçalan a.g.e. Sayfa 91.

60. E. Kırşehirlioğlu a.g.e. Sayfa 24, 25.

61. Daha fazla bilgi için bak:

a) Osman Ergin a.g.e. Eser Yayınevi Cilt 2. Sayfa 777.

b) La Baror.ne Durand de Fontmagne a.g.e. Sayfa 143.

c) F.H.A. Ubicini 1855'de Cilt 2. Say­fa 89.

ç) Prof. Dr. Mustafa Halidî-Dr. Phil. Ömer Ferruh. a.g.e. Sayta 121.

62. a) Osman Ergin, a.g.e. Eser Yayınevi Cilt 2. Sayfa 781, 782.

b) Prof. Dr Mustafa Halidî-Dr. Phil Ömer Ferruh. a.g.e. Sayfa 107.

63. Daha fazla bilgi için bak:

a) Nahid Dinçer Ufuk Dergisinde Neş redilmekte olan «Tarih Işığında Or­tadoğu ve Lübnan meselesinin iç yüzü» adlı yazı serisi.

b) General Kâzım Karabekir. 11 Ocak 1939 tarihli Yeni Sabah gazetesi.

c) Osman Ergin a.g.e. Cilt 2 Eser Ya­yınevi. Sayfa 810-815.

64. Osman Ergin, a.g.e. Eser Yayıne­vi. Cilt 2. 738.

25. Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 259.

66. İslâm Ansiklopedisi. Tanzîmât mad Sayfa 713.

67. Daha fazla bilgi için bak: Nahid Dinçer. Papazların İntikamı 10 Ka­sım 1976 tarihinden 7 Aralık 1976 tarihine kadar Sabah Gazetesinde devam eden yazı serisi.

68. Pr.John Kingsley Birge.Bektaşi­lik Tarihi. Selâmet Mecmuası. 9 Nisan 1948. Cilt 2. Sayı 47. Sayfa 14.

69. Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 259.

70. Ahmet Refik a.g. mecmua. Sayfa 264.

71. E. Kırşehiriioğlu a.g.e. Sayfa 27, 30.

72. a) Esat Uras. Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi. Sayf a156.

b) İslâm Ansiklopedisi. Tanzîmât mad. Sayf a725.

73. Esat. Uras. a.g.e. Sayfa 153, 154.

74. Sır Charles Eliot. Avrupadaki Tür­kiye. Tercüman 1001 Temel Eser. Cilt 2. Sayfa 127, 128, 129, 130, 144.

75. Edgar O'Balance. 1961-1970 Irak Kürdistanı Kurtuluş Mücadelesi, Yöntem yayınları 32. Sayfa 15.

76. Edgar O'Balance. a.g.e. Sayfa 17.

77. Edgar O'Balance. a.g.e. Sayfa 8

78. Edgar O'Balance. a.g.e. Sayfa 17

79. a) Bazil Mikitin. Kürtler. Özgürlük yo­lu yayınları Cilt 2. sayfa 35.

80. Fazla bilgi için: Prof. Dr. Mustafa Halidî-Dr. Phil Ömer Ferruh. Sayfa 144, 147, 149.

81. Nurdoğan Taçalan. a.g.e. Sayfa 91.

82. E. Eskişehirlioğlu a.g.e. Sayfa 36

83. a) Milli Eğitimle İlgili Kanunlar. Cilt; 2 Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1960 Sayfa 275. ve sonrası.

b) Özel Okullar Mevzuatı. İstanbul 1954. Sayfa 3 ve sonrası.

84. Özel Okullar Mevzuatı Sayfa 14.

55. Özel Okullar Mevzuatı Sayfa 16 ve devamı.

86. 18 Şubat 1974 tarihli Milliyet Gaze­tesi. Abdi İpekçi ile konuşma.

87. Hikmet Tanyu. 9 ve 10 Nisan 1975 tarihli Ortadoğu gazetelerindeki makaleler.

88. 15, 16, 19 Şubat 1976 tarihli Mil­liyet gazeteleri.

89. 18, 19 Aralık 1976 tarihli Bayrak gazetesi.

90. E. Eskişehirlioğlu. a.g.e. Sayfa 111

Yazının 1. Bölümü için Aşağıdaki Linki Tıklayınız:

http://www.hertaraf.com/haber-yabanci-ozel-okullar-osmanli-imparatorlugunun-kultur-yoluyla-parcalanmasi--1-1710

Hazırlayan: Mehmet Yavuz AY

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş