Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatının ardından Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı, Tansu Çiller’de Başbakan olmuştu. Çiller, Başbakan sıfatı ile 3 Kasım 1994’de İsrail Başbakanı İzhak Rabin’in davetlisi olarak İsrail’e bir ziyaret gerçekleştirmişti. Türkiye, İsrail’i 28 Mart 1949’da resmen tanıyan ilk İslâm ülkesi olmuştu. Ancak İsrail, CHP döneminde tanınmış olsa da, İsrail Türkiye ilişkileri DP döneminde David Ben-Gorion, Menderes ikilisinin gayretleri ile ete kemiğe bürünmüştür. Ne var ki;1949’dan Çiller dönemine kadar hiçbir Türkiye yetkilisi gerek cumhurbaşkanı ve gerekse başbakan düzeyinde Kudüs’e gitmemiştir. Ama Tansu Çiller bir ilki gerçekleştirerek Rabin’in onuruna vereceği yemek Kudüs’e gitmeyi kabul etti. Kudüs King Davit Oteli’ne her iki ülkeden 300’e yakın katılım oldu.
Rabin,sanki yitiğini bulmanın sevinci gibi bir sevinçle yaptığı konuşmada; “Üç bin yıl önce inşaa edilen, tüm tek tanrılı dinlerin kültürlerinin ve tarihlerinin izlerini taşıyan Kudüs’e ilk Türk Başbakanı’nın tarihi ziyaretinden mutluluk duyuyorum.” diye başlayan konuşmasında bir dil sürçmesi olsa gerek, Çiller’e hitap ederken; ‘İsrail’i ziyaret eden ilk İsrail Başbakan’ı’deyiverdi..(Zaman gaz.4 Kasım 1994)
Tansu Çiller ise konuşmasına; “Vadedilmiş topraklara gelmekten mutluluk duyuyorum” diye başladı ve devamında: “Ortak tarihimiz 7.yüzyıla dayanıyor. 15.yüzyılda kapılarımızı İspanya’dan kovulan Yahudilere açmıştık. Daha sonra İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerden kaçan Yahudi Alman bilim adamları da topraklarımıza geldiler. Bize ilettikleri ışıkla aydınlandık.” dedikten sonra Rabin’e dönerek; “Barışı yapanlar kutsansın, kadehimi İsrail halkının tüm umut ve rüyalarını gerçekleşmesi için kaldırıyorum.” dedi. Yemek esnasında o dönem muhalefet partisi lideri olan Netanyahu ile de görüşmeyi ihmal etmedi.(Suzan Tarablus 5 Kasım 1994 Sabah gaz.)
Başbakan Tansu Çiller’in Kudüs ziyaretini bir de Cengiz Çandar’dan dinleyelim; “İsraillilerin, Tansu Çiller’e gösterdikleri az görülmüş konukseverliğe de şaşmayın. Tansu Çiller onlara çok şeyler verdi. Bir kere Türkiye, Kudüs’ü başkent olarak tanımazken ve Büyükelçiliğini Tel Aviv’de bulundururken, Çiller Kudüs’te kalarak gayet anlamlı bir jest yaptı.
Daha da önemlisi önceki gece, Rabin’in ünlü King Davit Otel’inde onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada, Tevrat’ın Tekvin bölümünde(15.bab)yer alan şu bab’ı okudu;’…Senin adın Yakup’tur, artık adın İsrail olacak ve onun adını İsrail koydu. Allah ona (Yakup’a) dedi ki: “Ben kadir Allah’ım. Benden bir millet olacak ve İbrahim ve İshak’a verdiğim diyarı senin zürriyetine vereceğim.” (Cengiz Çandar 5 Kasım 1994 Sabah gaz.)
Cengiz Çandar’ı İslâmi çevreler İran İslâm İnkılâbı sürecinde tanıdı. Hakkını teslim etmek gerekirse gerçekten Türkiye kamuoyuna devrimi tanıtan önemli isimlerden birisi idi Çandar..Keza fevkalâde kapsamlı, aydınlatıcı makaleleri ile Türkiye kamuoyu, Filistin başta olmak üzere Ortadoğu’yu da Çandar ve İngiliz vatandaşı Prof. Asaf Hüseyin’den öğrendi. Ve tabii ki Halûk Gerger’i de unutmamalıyız. Kendilerinden çokça istifade ettiğimi ifade etmeliyim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Ekim’de Meclis açılışında yaptığı konuşma sırasında, ’Arz-ı Mevut’ ya da ‘Vadedilmiş Topraklar’ a ilişkin açıklamalarına yönelik Çandar’ın Meclis’te yaptığı konuşmayı üzülerek izlediğimi söylemeliyim. Zira ‘Arz-ı Mevut’ kavramının gerek Siyonistler ve gerekse Siyonist severler nezdinde nereleri kapsadığı bilinmektedir. Çandar’ın bu bilinenlere rağmen adı geçen kavramı Filistin toprakları ile sınırlı tarifini biraz şaşkınlıkla izledim. Bugün bile’ Vadedilmiş Topraklar’a ilişkin haritalar çarşaf çarşaf yayınlanmakta. Keza İsrailli yetkililer de onların yandaşları da bunu açıkça telaffuz etmektedirler. Doğru, Çandar’ın ifade ettiği gibi kayıtlarda “Vadedilmiş Topraklar”Filistin toprakları ile sınırlı yer alır.Ama gerçek bu mu?Elbette değil.İsraillilerin söylem eylemleri ortada.
Çiller’in ziyaret zamanlaması
Tansu Çiller’in ziyaretinden önce iki önemli gelişme yaşanmıştı. İlki 13 Eylül 1993’de Oslo Mutabakatı çerçevesinde Washington’da İsrail ile FKÖ arasında imzalanan Eriha ya da ‘Yarı Özerk Filistin’ anlaşması, ikincisi de; 25 Kasım 1993’de Dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin ile İsrailli mevkidaşı Şimon Perez arasında imzalanan MİT-MOSSAD İşbirliği anlaşması. Dahası da var fazlaca teferruata girmeden ifade etmek gerekirse 26 Ekim 1994’de Ürdün-İsrail arasında imzalanan Arava anlaşması. Çiller, Kudüs ziyareti öncesinde 26 Ekim 1994’de İsrail-Türkiye Tarım İşbirliğini içeren bir genelge yayınlamıştı. O dönemde Şanlıurfa başta olmak üzere GAP Bölgesinde Yahudiler rayiç bedelinin üzerinde toprak satın alıyorlardı. Bu konu o dönem oldukça rahatsız edici bir boyut kazanmıştı. Bu ve benzeri konularda hassasiyeti bilinen eski Şanlıurfa Belediye Başkanlığı da yapmış olan o dönem Şanlıurfa Milletvekili de olan İbrahim Halil Çelik, bu iddiaları doğrularken, İsrail’den göç eden Yahudiler ile İsrail asıllı Yahudilerin çeşitli vasıtalarla GAP’a yakın bölgelerdeki toprakları yüksek fiyatla satın aldıklarının belirlendiğini söylemişti. (Vakit Gaz.12 Kasım 1994 Sultan Kara)
Bu konuya niçin girdim? Cumhurbaşkanı Erdoğan,1Ekim’de Meclis’in üçüncü yasama dönemi açılışında yaptığı konuşmada ‘Vadedilmiş Topraklar’dan bahsetti. Fevkalâde önemli olan konuşması belli ki birilerini rahatsız etmiş olmalı. Muhalif kanattan ve çeşitli çevrelerden tepkiler geldi. Tabii ki bu tepkilerden birisi de Cengiz Çandar’dan geldi. DEM Partisi adına söz alan ve köken itibariyle de Çandarlı Halil Paşa’ya dayandığı söylenen Çandar’ın Erdoğan’ın konuşmasından niçin rahatsız olduğunu anlamakta güçlük çektim. Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında ne vardı? Yoksa o konuşma içerisinde geçen; “Vadedilmiş Topraklar hezeyanı ile hareket eden İsrail yönetiminin tamamen dini fanatizmle Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer açık söylüyorum bizim vatan topraklarımız olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir. Türkiye içerisindeki bazı İsrail dostlarının bazı Siyonist severlerin gönüllü veya paralı Siyonizm propoğandası yapan o aparatların anlamadığı işte budur. Birileri ısrarla görmek istemese de Netanyahu Hükümeti, Anadolu’yu da içine alan ham bir hayal kurmaktadır.” Evet bu cümleler yaşadığımız, yaşama ihtimali olan gerçekleri yansıtmıyor mu?
İkinci Abdülhamit’e karşı cephe oluşturanlar ki, içlerinde yerli ve yabancı birçok insan vardı. Tamam, Abdülhamid’i devirdiler ama bu zavallılar topraklarımızın 4/5’ni kaybederek vatanı kurtardılar. Yoksa sizlere de bu vatan toprakları fazla mı geldi? Kimse İsrail’in şu anki topraklarda kalacağını beklemesin. Ancak bölgede Türkiye gibi güçlü bir ülke var. Bölgede sabırlı görünse de İran gibi kadım bir devlet var.
Sayın Erdoğan’ın Meclis konuşmasında tarifini yaptığı; “İsrail Siyonist bir terör devletidir.” dediği İsrail, merak etmeyin ve Siyonist severler ve gavur kayırıcılar olsa da emellerine ulaşamayacaktır.
Belki de siz, bu satırları okurken İsrail İran’ı vurmuş olacak.
Sonuç alabilecek mi?
Asla!
Zira sel gider kum kalır.
10 EKİM 2024
HOCAM ŞEYHO DUMAN-CELAL SANCAR
06.12.2024
HTŞ’ye Humus yolu açıldı
06.12.2024
ALİYA’DA HUKUK VE DÜZEN / Muharrem BALCI
11.11.2024
Hamza ER'le Derkenar..
11.11.2024
Taassup | Ümit Aktaş
12.11.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
CUMAYA GİTTİM GELECEĞİM ESRA DURU 06.12.2024
Suriye'de Neler Oluyor? YUSUF YAVUZYILMAZ 08.12.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
ÇAĞDAŞ HAÇLI SAVAŞLARININ YÖNTEMLERİ AYTEN DURMUŞ 13.11.2024