metrika yandex
  • $39.57
  • 45.75
  • GA29980

SEKÜLER ULUSALCILIĞIN ZİHİN DÜNYASI

YUSUF YAVUZYILMAZ
05.05.2025

SEKÜLER ULUSALCILIĞIN ZİHİN DÜNYASI

Modern seküler ulusalcılar, demokratik sisteme geçtikten sonraki süreci salt hatalar üzerinden okuyarak, Tek Parti faşizmine meşruiyet kazandırmaya çalışmaktadırlar. Bu siyasal zihniyetin ana düşüncesi şudur: Türkiyenin1950'den sonraki süreci karşı devrimdir. O zamana kadar olan süreci kutlu dönem olarak okuyarak eleştirinin dışına taşımaktadırlar. Bu dönem dönük eleştirileri küçümseyerek, kendi inşa etmek istedikleri tarihsel kurguya meşruiyet kazandırmaya çalışmaktadırlar. Otoriter, totaliter ve militaristler. Seçimin ve iyi kötü bir demokratik sistemin olduğu dönemi indirgemeci bir bakışla reddederler. Oysa 1950 otoriter sistemi demokrasi ile barıştıran önemli bir dönemeçtir. Hiç kuşku yok ki, Tek Parti dönemine göre daha ahlakidir.

Aliya İzzetbegoviç'in deyimiyle iyi bir diktatörlük kötü bir demokratik sisteme göre daha ahlaksızdır. Ahlaksızdır çünkü özgürlüğe dayanmaz. Erol Mütercimler bu seçkinci ve otoriter anlayışın en steril temsilcilerindendir. Erol Mütercimler bizi, halk iradesinin olmadığı, askeri otoriter bir zihniyetin hakim olduğu, kuvvetler Birliği'nin esas alındığı, Takrir-i Sükun kanunuyla bütün muhalif seslerin kısıldığı bir dönemi kutsamaya çağırmaktadır. Biz siyasal iktidarın hatalarını eleştirirken çok daha geri olan Tek parti dönemini savunamayız. Her ikisine de eleştirel bakıyoruz.

Demokrasi hukuk devleti, insan hakları ve adalet kavramları siyasal rehberimizdir. Tek adam, başbuğ, lider, ulu önder zihniyetinin beslediği otoriter siyasal anlayışın kökten değişmesi gerektiğini savunuyoruz.

Mevcut siyasal iktidarın hata ve yetersizliklerini eleştirirken, ondan çok daha sorunlu bir dönem olan Tek parti faşizminin faziletine ve örnekliğine kimse bizi ikna edemez.

Seküler, otoriter modernleşme Türkiye için tarihe gömülmesi gereken bir zihniyet dünyasıdır. Seküler modernleşmeciler, hiç kuşku yok ki, Hz. Peygamberin katılım ve müzakereyi öne çıkaran "Medine Vesikası"nın siyasal değerlerine uzaktırlar.

Kemalist modernleşmeciler ile muhafazakar modernleşmeciler, İslam dünyasında en büyük siyasal sapma olan; şura, istişare gibi kavramları dışlayan, onun yerine Arap ırkçılığını siyasal sistemin temeline koyan, özgür irade yerine kader teorisini ortaya atan ve siyasal sistemin parçasına dönüştüren Emevilerin inşa ettiği merkeziyetçi ve biat temeline dayalı model konusunda örtüşürler. Hz. Peygamberin anlayışında özgür bir sözleşme olarak biat kavramını, semantik bir müdahale ile yönetime kayıtsız şartsız teslim olmaya dönüştürürler.

            Hiç kuşku yok ki, Erol Mütercimler'de temsilciliğini bulan anlayış, otoriter ve merkeziyetçi iki anlayışın alaşımı olarak karşımıza çıkar. Bu alaşımın ana bileşenleri ise Türklerin Orta Asya'dan taşıdığı otoriter kültürle, Emevi pratiğinin ortaya koyduğu dini monarşidir. Her iki anlayış, siyasal lideri kutsallaştırmaya ve en küçük muhalefeti ihanet ve fitne olarak gören bir siyasal kültür üretmiştir.

Ulusalcı otoriter geleneğin eğitim kurumları ise Köy Enstitüleridir. Çünkü Köy Enstitüleri, siyasal anlamda otoriter geleneğin yaslandığı siyasal kültürü üretmek üzere inşa edilmiştir. Oradan mezun olanlar Tek Parti Dönemi'nin ürettiği otoriter siyasal kültürü halka taşıyan misyonerlerdir.

Köy Enstitüleri ideolojik konumları dolayısıyla ele almayı gerektirmektedir.

1- Köy Enstitülerinin nasıl bir model oluşturmak istediğine dair mezunlarına bakmak yeterlidir.

a) Genel eğilimleri modernleşmeci, aydınlanmacı, materyalist, pozitivist, evrimcidir,

b) Tek parti öncülüğünde bir modernleşme projesini savunurlar.

c) Eğitim sisteminde dini değerlere yer yoktur. Köy Enstitülerindeki hakim zihniyete göre din toplumları geri ve ilkel bırakan bir bilgi sistemidir.

d)Köy Enstitülerinin ilk örnekleri materyalist modernleşmenin ve faşizmin hüküm sürdüğü Leninist ve Stalin, Musolini ve Hitler yönetimindeki, Sovyet Rusya, İtalya ve Almanya’dır.

2- Siyasal anlamda;

a)Büyük çoğunluğu Tek Parti ideolojisini savunur ve CHP'lidir.

b) Tamamına yakını 27 Mayıs Darbesini ilerici bir darbe olarak değerlendirir. 28 Şubatın arkasındaki askeri ve sivil siyasetin ortak yanı Köy Enstitülerini överler ve desteklerler.

c) Kemalizm'e eleştirel bakan herkesi gerici ve devrim -cumhuriyet karşıtı olarak görürler.

c) Türkiye'nin demokrasiye geçişi olan 1950 seçimlerini Cumhuriyet devrimlerine karşı darbe olarak görürler.

d)Kendilerini sistemin sahibi olarak görüp, karşıtlarını küçümserler.

e) Modern ulus devletin milliyetçi ve totaliter yapısını benimserler.

f)Ortak siyasal anlayışları ulusalcılıktır.

3- Bugün eğitimin başarısızlığı totaliter bir projeyi sahiplenmeyi gerektirmez.

4- Köy Enstitüsü tartışmalarını kuruldukları zamandan itibaren izlemekte fayda var.

5- İslami değerlerin topluma yön vermesine kesinlikle karşıdırlar.

Köy Enstitüleri, totaliter bir toplum projesinin eğitim alanındaki araçlarıdır. Oradan demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti çıkmaz.

Hiç kuşku yok ki, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kapatan, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıran DP deneyimini küçümseyen, askeri darbeleri ve vesayeti meşru gören, muhalefeti fitne olarak ortadan kaldırılması gereken kötülük odağı olarak konumlandıran siyasal kültür, önemli ölçüde Türkiye insanının siyasal aklında belirleyici bir parametredir. Yapılması gereken bu siyasal kültürün ürettiği siyasal zihniyeti yeni bir kelami anlayışla dönüştürmektir.

Türkiye siyasetinin sorunu iktidar değişikliğinden çok daha derindir. Son söz: Tek Parti Dönemi siyasal pratiği örnek gösterilerek demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti inşa, edilemez.

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş