Bazen asıl ölenler, kazandığını sananlardır. Ömürleri pisliğin ve kötülüğün devamlılığı için çırpınmakla geçmiştir bunların. Kendileri yaşam sürsün diye anlam ve insanlık adına ne kadar kıyım varsa gerçekleştirirler. Varlıkları, adeta insanlığın çürümüşlüğü ve tükenişi kesintisiz bir şekilde sürsün diyedir.
Bunlar kaybedenlerdir. Yani yürekleri iflas edenler, ruhları sarhoş sarhoş gezenler, akılları yalnızca karanlığın çoğalması için çalışanlardır. Vicdanları körelenler, merhameti öldürenler, umutları ateşe verenlerdir bunlar.
Bunlar nefret yüklü bedenler taşırlar. Kibir, gözlerinde devasa boyuttadır. Anlayış bakımından kıttırlar. Nerede bir mümin ölse duymamak için parmaklarıyla kulaklarını kapatırlar. Zulüm yoksullara değdiği zaman gözleri kör olur. Mazlumun sesi olmak da ne? Onlar bu sesi kısmak için anlamsız gürültüler çıkaran ehl-i zulümatın şımarık çocuklarıdır. Kişilik ve kimliklerini az bir değere sattığı halde kendini en özgür insanlardan sayanlar da bunlardır. Oysa bunlar, aklı selim düşünmeyi rafa kaldıranların ta kendileridir. Efendileri kendilerine izin verdiği ölçüde düşünen, kölelik zincirlerini kendi iradeleri ile efendilerine teslim eden ve bununla gurur duyanlardır. Oysa öz benliğini kaybettiği halde özgürlüğü kazandığını sanmak kadar aptalca ne olabilir?
Bir köpeğin ölümü bir müminin ölümünden çok daha önemlidir bunlar için. Bunların anlayışında ve bir sarışının gözünden akan yaş ile esmer çocuğun gözündeki yaş aynı şeyi ifade etmez. Dişiliğini sergileyen ve teşhir ürünü olmayı gururla sunan bir kadının saçının teline zarar geldi mi ortalığı ayağa kaldırır bunlar. Onuru, kimliği ve inancı için direnen kadınlar mı? Kimin umurunda! Ah şu ölmek için doğan bebekler! Neden Gazze'de doğarsınız ki? Ölümleriniz köle haldeki kitlenin vicdanını gram rahatsız etmiyor. Ey Gazzeliler söylesenize! Neden Paris'te, Roma'da, Berlin'de doğmadınız?
Bazen asıl diriler, kazandığına emin olanlardır. Hakikatte geçici hayatın kölesi olmayı reddetmek kadar büyük özgürlük var mıdır? Bu özgürlüğü elde edenler asıl kazananlardır. Ömürleri direniş içinde geçmiştir bunların. Her direniş onları biraz daha dirilişin öncüsü kılmıştır. Yaşamları ile ölümleri arasında mesafe yoktur. Konfor kendilerini esir almamış, dünya bataklığında ısrarcı bir oyalanmaya dalmamışlardır. Her adımları izzete doğru, fikirleri ise hikmet üzere inşa edilmiştir. Gıpta ile bakılacak bir inançla perçinlenmiş kişilikleri dünyaya adeta anlam dağıtıyor.
Sahi kim kazanacak?
Zulme teslim olmayanlar kazanacak. Nuh'un gemisine binenler, Musa'nın asasını takip edenler, İbrahim'in tevhid çağrısına koşanlar kazanacak. Kur'an ile düşünenler, onunla akledenler, ondan beslenenler, onunla nefes alanlar, onunla sırdaş olanlar, onu yanından ayırmayanlar kazanacak.
Zalimin sahte özgürlük kokan sesine koşanlar değil, kişiliğini ne olduğu belli olmayan yaşamlarda yok edenler değil, duruşunu ve insanlığını bir kaç menfaate satanlar değil; tavizsiz yaşayanlar kazanacak. Zulme meyletmeyenler kazanacak. Geçici olanı ebedi olana tercih etmeyenler kazanacak. Çokluğun fısıltıları yerine az da olsa izzetin çağrısına koşanlar kazanacak. İnsanlığı yok etmeye niyet getirmişlerin değirmenine su taşıyanlar değil; mazlumun yanında duran, onların duasında saf tutanlar kazanacak. Zulme meyledenler değil, zulme karşı duranlar, safını mazlumun yanında tutanlar kazanacak.
Ekmeğine, emeğine, evine kan bulaştıranlar değil, dik duruş sergileyen kimlikler kazanacak. Zorluklar içinde rahatlığa değil, imtihana gönül ve zihin kapısını açanlar kazanacak. Yaşamlarını biriktirme ve tüketme üzerine değil, denge ve paylaşım üzerine inşa edenler kazanacak. Ömürlerini Siyonizmin kölelik sistemine feda edenler değil, baş kaldıran, itiraz eden, "lâ/hayır" diyenler kazanacak. İnsanlık katledilirken, hiçbir şey olmamış gibi yaşantılarına devam edenler değil, yaşantısını insanlığın onurunu yüceltecek şekilde yeniden şekillendirenler kazanacak. Medyayı mabet edinenler değil, vicdan dünyasına temiz bir yolculuk yapmaya karar verenler kazanacak.
Öldürerek yok olmaya doğru sürüklenen Siyonizm değil, ölürken bile dünyayı yeni ve güçlü bir diriliş ile uyandıran Gazze kazanacak. Rahatlık duvarlarıyla örülü kölelik sistemini beyinlere kazmaya çalışan Batı değil, özüne, fıtratına, asıl özgürlüğe ve anlama çağıran Gazze kazanacak.
En çok da "Ne derler acaba diye kahrolası bir puta" aldırmadan doğrunun, hakikatin, adaletin yanında durmaktan korkmayan; zalimin çağrısına en gür sesle karşı çıkan; eylemini, yaşantısını istikamet üzere çizenler kazanacak.
Lübnan sınırında ilk sıcak temas
02.10.2024
Tel Aviv'de operasyon
01.10.2024
İran, İsrail'i Vurdu
01.10.2024
Husiler, ABD SİHA'sını düşürdü
01.10.2024
Tebaa ve İtizalciler | Muharrem Balcı
11.09.2024
Allah Var! Gam Yok! AHMET SEMİH TORUN 01.10.2024
my body my decision MUSTAFA AKMEŞE 03.10.2024
İktidar ve Toplum YUSUF YAVUZYILMAZ 05.10.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024
SEVGİLİ AYŞENUR MÜSAADEN OLURSA… ESRA DURU 12.09.2024