Yukarıdaki başlığın bana ait olmadığını peşinen söyleyeyim. Cumhuriyet Gazetesi, millet bahçeleri ile ilgili olarak 16 Eylül 2020 tarihli web sayfasında bir haber yapıyor ve yukarıdaki başlığı atıyor. Gazete şehirlerimizin beton yığını olmasına bir nebze de olsa mani olacak iyi bir işe para harcamayı aklısıra “yuvarlanma”ya indirgiyor. Yani bu haberi yapanlara göre şehirlerdeki parklar yuvarlanmaktan başka bir işe yaramıyor.
Yuvarlanmak demişken babamın hikayelerinden biri geldi aklıma. (babamın hikayeleri de olmasa ne yapacaktım acaba) Afedersiniz, iki eşek karşılaşıyor ve bir önceki günlerinin nasıl geçtiği ile ilgili olarak kendi aralarında sohbet ediyorlar. Biri diğerine diyor ki:
Lan, gardaşlık dün bir çayır buldum. Karnımı tıka basa doyurdum. Çimen öyle lezzetliydi ki anlatamam. Yani senin anlayacağın felekten bir gün çaldım.
Bunun üzerine diğeri diyor ki:
Bunda o kadar abartacak ne var ki?! Altı üstü çayır çimende otlamışsın. Ben, dün bir küllük buldum bir ağnandım, bir ağnandım ki keyfimi anlatacak kelime bulamıyorum. Bunca yıllık ömrümde böyle mutlu bir gün geçirmedim.
Yani sizin anlayacağınız Cumhuriyet Gazetesi muhabiri parkları yuvarlanma yerleri derekesine düşürmekten hiç rahatsız olmamış. Gazetenin başlığı buralara yapılan harcamaların suiistimali üzerine olsa anlayış ile karşılayacağım. Ama doğrudan şehirlere yapılan parkları “yuvarlanma mekanları” olarak görmek ne kadar ilkelliktir anlatamam. Dahası parka gidenleri yuvarlanmaya gitmiş kişiler olarak tasvir ediyor, haberin başlığı.
Halbuki bugün dünyada şehirlerin gelişmişlikleri kişi başına düşen yeşil alanları ile doğru orantılı olarak ölçülmektedir. İnsanların şehir hayatından bunaldıkları zamanlarda kendilerini atacakları yeşil alanların, yani park ve bahçelerin hemen yakınlarında olması ne kadar yarayışlıdır. Çocuklarımızın koşup oynayabilecekleri ağaç ile, yeşil ile içli dışlı olabilecekleri parklar belki de belediyelerin yaptığı en hayırlı hizmettir denebilir. Ama zihniyete bakın ki şehirlerde yapılan devasa park alanları olan “millet bahçeleri”ni “yuvarlanma mekanı” olarak görüyor. Ön yargı ve garez insanı ne kadar kör ediyor?
Haberde bir millet bahçesinin resmi de var. İnsanın buranın yapımına nasıl itiraz edersiniz diyesi geliyor. Sorsan ve karşılıklı sohbet etmeye kalksan sözde yeşil dostluğunu ve çevreciliği kimseye bırakmayacak olan bu muhabir, attığı başlığın kendisini ele vereceğini düşünmeden nasıl da fütursuzca kalem oynatmış. Ne diyelim insan dilinin altında, yazar kaleminin ucunda gizliymiş.
Her askerî darbe, ‘gasb' yoluyla yönetme zorbalığıdır! 2021-02-26 10:11:04 Selahaddin E. Çakırgil
Kadim akıl 2021-02-26 12:36:42 Abbas PİRİMOĞLU
seviyoruz ve bağlıyız de..! 2021-02-26 20:25:44 Mustafa AKMEŞE
28 Şubat Ayazında HASRET 2021-02-27 11:28:42 Ayten DURMUŞ
28 ŞUBAT KARARLARI VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN 2021-02-27 17:41:21 Orhan GÖKTAŞ
28 Şubat Hikâyeleri / İçimdeki O Yara Kanar Durur Hâlâ 2021-02-28 15:28:52 Mehmet Yavuz AY
“kıyısına” gelince! 2021-02-05 14:48:33 Mustafa AKMEŞE
BALIK BİLMEZSE HALIK BİLİR 2021-02-05 15:07:25 Vedat KAHYALAR
FAHRETTİN ALTUN, ‘’TÜRK POLİS TEŞKİLATI’’ VE YALANLAR…. 2021-02-05 15:16:27 Hüseyin SEVİM
‘Hayta'lar! üniversite idare etmek sizin mi işiniz? 2021-02-05 22:46:38 Selahaddin E. Çakırgil
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ VE DİN 2021-02-06 13:36:32 Orhan GÖKTAŞ
Yeni bir ‘One Minute!' çekmenin zamanı! 2021-02-07 11:15:28 Selahaddin E. Çakırgil
Ümmetin kızlarına... 2021-02-07 13:44:43 Ramazan KAYAN