metrika yandex
  • $34.89
  • 36.85
  • GA21150
İtidal

ORTADOĞU SAVAŞA MI GİDİYOR?

SÜLEYMAN ARSLANTAŞ
31.07.2024

 

 

İsrail Kabinesi Netanyahu ve Gollant’a Lübnan’a müdahale yetkisi verdi. Asrın kasabı, soykırımcı, çocuk katili, uluslararası kuruluşlar tarafında savaş suçlusu ilân edilen Netanyahu Amerikan Kongresi’nden aldığı alkış desteğinden sonra kendisini daha güçlü hissetmeye başladı. Doğrusu haksız da değil. Zira mevcut Başkan Biden, başkan yardımcısı ve başkan adayı Kamala Harris, Cumhuriyetçilerin başkan adayı Trump’ın Netanyahu ile yaptıkları görüşmelerde ortak paydaları, İsrail’e sonuna kadar destek vaadidir.

Kongre’de olanlar: Amerikan Kogresi; UCM ve UAD’nın savaş suçlusu ilân ettiği Netanyahu’yu 50 dakikada 56 kez alkışlaması asrın katilinin, katline ortak olmalarından dolayıdır. Katil açıkça ve yüzü kızarmadan sivilleri ve çocukları öldürmediğini söylüyor ve Kongre üyeleri de bu sözleri ayakta alkışlıyor. Muharref Tevrat’a göre Netanyahu doğru söylüyor. Zira o Tevrat’a göre öldürülenler insan değil ki! Hatta o insan olarak görmediklerinin merkeplerinin bile öldürülmeleri emrediliyor. Aslında Netanyahu baştan aşağı yalan söylüyor ve bunu kongre üyeleri de biliyor. İki taraf da yalanda ortak payda oluşturmuşlar.27 Temmuz 2024’e göre Gazze’de şehit ve kayıp sayısı 49258,katledilen çocuk sayısı16251,şehit edilen kadın sayısı10921,öldürülen-şehit edilen sağlık personeli 885,gazeteci 163, tespit edilen toplu mezar şu ana kadar 7. Bu arada korkunç bir şekilde salgın hastalık başgöstermiş durumda. Viral hepatit sayısı 71338.Bu rakamlar Gazze Savaşı’nı takip eden herkes tarafından bilinmektedir.24 Temmuz yanı katilin Kongre’de konuşma yaptığı gün de benzer rakamlar ortadaydı. Muhtemeldir ki üyeler de bu çocuk katilinin cinayetlerinden haberdar idiler. En genelde 24 Temmuz’da Kongre’de yaşananlar tam anlamıyla bir tiyatro gösterisi idi. Hasılı Kongre üyelerini bir kısmı bindirilmiş kıt’alar misali rol yaptılar, her halleri vıcık vıcık riya kokuyordu. Sözde insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi uluslararası beylik söylemlerin sözcülüğünü yaptığını iddia eden Amerikan’nın ve Amerikan halkının, onların temsilcisi olan Kongre üyelerinin yaldızları dökülmüştür.

Netanyahu’nun görüşmeleri: Netanyahu başta mevcut ABD Başkanı Biden olmak üzere Kamala Harris ve Trump’la da görüştü. Her üçünün de İsrail ile ilgili ortak paydasını belirtmiştik. Biraz da sahte iltifat konuşmalardan alıntı yapalım. Biden-Netanyahu görüşmesinde öne çıkan cümle Netenyahu’nun Biden’e hitaben:50 yıllık kamu görevi sırasında İsrai’e verdiği destek ve “İrlandalı Amerikan Siyonist “olduğuna atıfla teşekkür etmesidir. Ve devamında Gazze’de ateşkes konusunda boşlukların doldurulması ve anlaşmanın bir an önce gerçekleşmesi, rehinelerin serbest bırakılması gibi konular görüşüldü. Netanyahu-Biden görüşmesinde sahtekarlığın doruk noktasına çıkmasına şahit olduk. Ey Netanyahu! Sen, Biden’in Katolik olduğunu bilmiyor musun?1092’de henüz Haçlı Savaşı başlamazdan önce Almanya’nın Ren ve Bavyera bölgesindeki 12000 Yahudi’nin katledilmesi emrini veren Katoliklerin Ruhani Lideri 2.Urbanus’u unuttun mu? Ey Biden! 2.Urbanus’un emri ile başlayan 1.Haçlı Savaşı’nda Müslümanlarla birlikte tüm Kudüs’de meskûn bulunan Yahudilerin de kılıçtan geçirildiğini hatırlamıyor musun? Bu katliamı senin ataların-dindaşların yaptı. Sahi Biden, senin gibi Katolik olan Amerikan Başkanı Kenedy’i kim öldürdü?

Amerikan’ın İsrail ve Yahudi hayranlığının arka planı: Genelde Katolikler ve Hıristiyanların önemli bir kısmı Siyonizm’e ve Yahudiliğe mesafelidirler. Ancak İkinci Dünya Savaşı sonrası savaşın tek galibi olan Amerika,1917 Balfour Deklarasyonu’ndan itibaren Filistin topraklarında Yahudi Devleti’nin kurulmasına yoğun destek veren İngiltere, savaş sonrası Ortadoğu liderliğini Amerika’ya kaptrdı.1945 Yalta Konferansı sonrası İsrail Devleti’nin kurulması konusunda Amerika bütün sorumluluğu üzerine aldı. Niçin? Çünkü Amerikan’ın Ortadoğu’daki başta enerji kaynakları olmak üzere çıkarları için bir tetikçiye ihtiyacı vardı. İsrail kurulduğundan beri Amerika’nın tetikçisidir. İngiltere, İsrail konusunda Amerika’yla aynı görüşleri paylaşmaz, paylaşıyor gibi gözükür. Nitekim İngiltere’nin yeni Başbakanı Keir Starmer önceki Başbakan Sunak’ın UAD’nin Netanyahu hakkında vermiş olduğu karara itirazı geri çekti. Sırbistan Cumhurbaşkanı, dünyanın çeşitli ülke sözcü ve temsilcileri  “Üçüncü Dünya Savaşı”ndan söz etmekteler. En son olarak da Trump, Netanyahu ile yaptığı konuşmada; “Eğer seçimi kazanamaz isek üçüncü dünya savaşı çıkar.” dedi. Niçin son zamanlarda bu ifadeler gündeme gelmeye başladı? Kapitalist dünya iki ayak üzerinde durmaya çalışır. Bunlar silah sanayi ve ilaç sanayidir. O nedenle kapitalist dünyanın yaşaması ve ekonomik gücünü devam ettirebilmesi için savaşa ve salgın hastalıklara ihtiyaç duyar. Sözde İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya atılan soğuk savaş teranesi 45 yıl devam etti. Doğru, SSCB ile ABD HİÇBİR CEPHEDE DİREKT OLARAK SAVAŞMADILAR. Savaşlar hep başkalarının topraklarında cereyan etti. Pakistan-Hindistan, İsrail-Arap dünyası, Kuzey Vietnam-Güney Vietnam, Irak-İran, Afganistan-SSCB ve daha birçok savaşlar başkalarının topraklarında yaşandı. Özellikle Amerika’nın bugün her zamankinden daha çok savaşa ihtiyacı var. Bu savaşın sıklet merkezi şehit Seyyid Kutub’un taa 1952’de ifade ettiği gibi sıklet merkezi Ortadoğu ve bizim topraklarımız olabilir.

Netanyahu ve İsrail’e Amerika niçin bu kadar önem veriyor?

Bunun öne çıkan iki nedeni olabilir. Birincisi Amerika dünyanın en borçlu ülkesi.24 Aralık 2023’e göre ABD’nin iç borcu 34 trilyon dolar, dış borcu ise 17,5 trilyon dolar. İç borçların çoğu Yahudi orjinli alternatif yatırım şirketlerine. Bu bağlamda; Blackrock, Vonguard, State Street alternatif yatırım şirketlerini sayabiliriz. Dış borçlar ise,%17.9 ile Japonya, bunu %15.4 ile Çin takip etmekte. İkincisi ilaç sanayi. Doğrusu gerek salgın hastalıkların imâl edilmesi kuş gribi, korona, kolera vb. gibi. Ve gerekse hastalıkları önleyici tedavi yerine hastalıkları stabil hale getirerek toplumları ilaç bağımlısı yapmak gibi.

Beklenen Ortadoğu Savaşı yakın mı?

Uzak olduğunu söyleyemem. Ama savaş tehdidini sıcak tutarak Ortadoğu ülkelerinde, Körfez ülkelerinde silahlanma yarışını hızlandırmaya matuf da olabilir savaş söylentileri. Nitekim Netanyahu’nun Amerikan seyahati sonlanmadan Golan tepelerinde bulunan Dürzi yerleşim yeri olan Mecdel Şems köyüne roketli saldırı düzenlendi. Suçlu hemen ilân edildi. Tıpkı 11 Eylül saldırılarında olduğu gibi, suçlu Hizbullah! Hizbullah niçin Dürzi köyüne saldırı düzenlesin ki? Zira bugüne kadar Hizbullah, Lübnan içerisinde ve dışarısında böyle bir saldırı gerçekleştirmedi. Bu saldırı muhtemeldir ki Hizbullah dışındaki odaklar tarafından gerçekleştirilmiştir. Amaç Lübnan içerisinde iç savaş çıkartmak. Biz bu filmi 1975’de başlayan ve yıllarca süren Lübnan iç savaşında görmüştük. Gerçek şu ki; Amerika’da, İsrail’de devam eden İsrail-Gazze Savaşı’nın gidişatından, geleceğinden kaygılılar. Zira attıkları her taş kendilerini vuruyor. Nitekim son Golan Tepelerine yönelik saldırı sonrası olay mahalline giden Netanyahu yuhalandı ve “Defol” tepkisiyle Dürziler tarafından kovuldu. İsrail bölge halkları ve tüm dünya tarafından biliniyor ki; işgalci, soykırımcı, çocuk katili ve yalancı. Netanyahu’nun Amerikan Kongresi’nde alkışlanması bu gerçeği değiştirmez. Zira 7 Ekim’den bu yana 27 Temmuz itibarı ile İsrail’in Gazze’de yaptıkları onların yalancı sahtekar olduklarını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Hizbullah ve Lübnan cenahında da durum farklı değil.7 Ekim’den bu yana Güney Lübnan’da 56 kasaba yıkıldı,109 bin insan evini terketti, çoğu svil 580 kişinin yanı sıra 310 Hizbullah mensubu öldürüldü. Tarım arazileri İsrail’in fosfor bombaları ile yakıldı.18 milyon metrekare tarım arazisi, meyve bahçeleri nadasa bırakıldı.(Hüda Hüseyni Şarkul Avsat 25/7/2024)

Tüm bu olanların yanı sıra İsrail Kabinesi Netanyahu ve Gollant’a savaş yetkisi verdi. Sanki savaş devam etmiyor muş gibi! İsrail Dışişleri Bakanı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tehdit etmesi de kendi gelecek korkularının bir tezâhürüdür. Çünkü Cumhurbaşkanı, açıkça Lübnan’a bir saldırı olması halinde Türkiye olarak Lübnan’ın arkasında olacağını ifade etmişti. Sonuç olarak Amerika’nın savaşa ihtiyacı var, İsrail’in ise korunmaya ihtiyacı var. Zira Hamas, İsrail’in güvenlik, savunma ve istihbarat doktrinlerini alt-üst etti. Savaş genişler mi, sanmıyorum. Çünkü Amerika istese de, İsrail’in buna cesareti gözükmüyor. 30 Temmuz 2024

 

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
Halil yavuzer | 05.08.2024 15:08
Şer ekseni Ortadoğuda savaşın peyder pey yayılması arzusunda olduğu her ne kadar ortada olsanda iran ve hızbullahın böylesi bir savaşa (korkarak) girmesini beklemek doğru olmaz. Amerkadan korktukları kadar Allahtan korkmayan bölge ÜLKELERİ şer ekseninin bir hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı vardır başta Türkiye iran ve diğerleri bu korkak ve çekingen tavırları ilerde önüne geçmekte zorlanacakları sonuçları durdurmakta çok geç kalmış olabilirler Aziz abim ömrüne bereket Allah'a emanetsin inşallah
Vahdettin/ Adana | 01.08.2024 02:05
Selâm İle.. Kaleminize, yüreğinize sağlık Ağabey. Hürmet ve muhabbetle.

Her Taraf - Türkiyenin habercisi