Müslümanların dertleriyle dertlenmek ve her duyduğumuza inanmayıp doğru habere ulaşmak bizlerin vazifesi. “Kişi bilmediğinin düşmanıdır.” Sözün kaynağını araştırmak, söylenenleri tahlil etmek, sözleri çarpıtmadan nakletmek ve Müslüman kardeşi hakkında önyargılı olmayarak hüsn-i zanda (iyi niyette) bulunmak Müslümanların şiârından.

"Niyet hayır, âkıbet hayır. (Niyet iyi olursa netice de iyi olur)" diye güzel bir söz vardır. Kalpten geçen duygular iyi niyete dayandığı, söylenen sözler iyi niyetle söylendiği zaman Allah katında değer kazanır. Yapılan işleri Allah katında değerli kılan niyetteki samimiyettir. Allah ü Teâlâ bizlerin "kalıplarına değil, kalplerine bakar.” Medine-i Münevvere'nin fıkıh alimlerinden olan Hazret-i Ömer'in torunu Sâlim, yine Hazret-i Ömer'in torunlarından olan Halife Ömer ibn-i Abdülaziz'e şöyle bir mektup yazmıştı: "Şunu iyi bil ki, Allâh ü Teâlâ'nın kuluna yardımı, kulun niyeti kadardır. Kimin niyeti tam olursa, Allah'ın ona yardımı da tam olur."

Rasûlullah Efendimiz'in hicreti neticesinde İslâm Devleti kurulmuş, Yesrib şehrinin adı, "Nurlu Şehir" anlamına gelen "Medîne-i Münevvere" olmuştu. "Muhâcir" adı verilen Mekke'den hicret eden Müslümanlarla "Ensar" denen Medineli Müslümanları kardeş ilan eden Efendimiz, devletin ilk yazılı anayasasının yapılmasını da sağlamıştı. Rasûlullah, düşmanlara karşı devletin korunması için Medine'deki Yahudiler ile antlaşma yapmış, antlaşmaya uymayarak düşmana destek veren Yahudileri cezalandırmıştı.

Zulüm, ihanet, yalan, bozgunculuk, münafıklık, olayları çarpıtma, haksız olduğu halde kendini haklı göstererek acındırma Yahudi toplumunun özelliklerinden. İsrail, hazırladığı senaryo ile tekrar ve daha zalimce saldırdı. Amerika ile Avrupa’nın da desteğini aldı. Amerika başkanı destek verdiğini bildirmek için İsrail’e gitti. Zalimler bir arada.

“Hastahane altlarına tüneller kazılıyor” gibi yalan haberlerle hastahaneler hedef gösterilip bombalanıyor. Çoğunluğu çocuk, kadın ve hastalar olmak üzere beş yüz civarında şehit…

Gazze’de katliam var! Filistin yanıyor!

Yâ Rab imdâd eyle!.. Mevlâm zalimleri kahreyle!..

Saldırıdan bu yana binlerce şehit, on binlerce yaralı. Akan kan, mazlum Müslümanların kanı.

İsrail’e tepkiler sürüyor, protesto yürüyüşleri yapılıyor. Ecdadımız, “Alma mazlumun âhını çıkar âheste âheste.” diye ne güzel söylemiş. Tarihte Yahudi toplumları; yaptıkları zalimlik, hainlik ve fesatçılık sebebiyle sürülmüşler. Allah’ın yüce takdirine bakın ki, İspanya’dan sürülen Yahudilerin sığındıkları devlet Müslüman Osmanlı Devleti olmuştu. İsrail aklını başına almazsa aynı âkıbet er veya geç yine başına gelecek. Çünkü tarih tekerrür eder.

Zulümle âbâd olunmaz. Zulmedenin âhiri berbat olur. Zalimin zulmü varsa mazlumun Allâhı var. Samimi olarak gayret ve dua edersek Yüce Yaratıcımız imdadımıza yetişecektir.

Mazlumların derdinin derdimiz olması ve kardeşlerimizin en yakın zamanda kurtulması dileğiyle sizleri Mehmet Akif İnan’ın “Mescid-i-Aksa” şiiriyle başbaşa bırakıyorum değerli okurlarım.

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnımı koydum
Sanki bir yeraltı nehri çağlıyordu

Gözlerim yollarda bekler dururum
Nerde kardeşlerim diyordu bir ses
İlk kıblesi benim Ulu Nebi’nin
Unuttu mu bunu acaba herkes

Burak dolanırdı yörelerimde
Mi’raca yol veren hız üssü idim
Bellidir kutsallığım şehir ismimden
Her yana nur saçan bir kürsü idim

Hani o günler ki binlerce Mü’min
Tek yürek halinde bana koşardı
Hemşehrim nebiler yüzü hürmetine
Cevaba erişen dualar vardı

Şimdi kimsecikler varmaz yanıma
Mü’minden yoksunum tek ve tenhayım
Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı
Çöllerde kayıp bir yetim vâhayım

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Götür Müslümana selam diyordu
Dayanamıyorum bu ayrılığa
Kucaklasın beni İslâm diyordu.