Dünyanın gerçek anlamda merhamete ihtiyacı var. Son yıllarda son sürat ile sanki bir anda insanlığın çoğundan merhamet göç etmiş durumda. İnsanlık kötülüğün ve iğrenç tarafın safında yer almakla adeta gurur duyarak yaşıyor.
İnsanı karanlığa ve helake götüren bütün sebeplerin başında bahaneler vardır. Eylemlerine bahane kılıfı uyduran insanlar giderek merhametin özünü kaybetmeye başlar. Merhametsiz bireyler kötülük toplumunun temelini oluşturur. Akıldan ve vicdandan yoksun eylemlerle hem kendi iç dünyasını hem de toplumun dinamiğini felç eder.
Kötülük kötülerin eseridir. Ancak bütün kötüler, kötülüklerini yaparken bir mazeret öne sürerler. Kendilerince geçerli olan mazeretleri günahlarının kapısını açacak anahtar işlevi görür. Buna bahane denir. Bahane, eylemine "kendince" geçerlilik kazandırmaktır. Karşıdakine vereceği zarar veya içerdiği kötülük, onu yapanın umurunda değildir. Çünkü onu yaparken içindeki şeytandan "bahane" fetvasını almıştır.
Son yaşanan olaylar, insanların aslında ne kadar da kaos ortamına sahip bir ruh hali taşıdığını ortaya koyuyor. Acılarını ayrıştıran, olaylara tepki vereceği zaman ırkını herşeyden önceleyen; sorgudan, fikirden ve adaletten uzak tepkiler veren, kolayca yönlendirilebilen varlıklar olduğunu ortaya koyuyor. Bütün yaklaşımları bir bahane üzerine kuruluyken ne yazık ki merhamet de içermeyen türden.
Yaklaşık on dört yıldır türlü eziyet, işkence ve katliamlara maruz kalan bir halkın, Türkiye'de belli kesimler tarafından hedef gösterilerek özellikle son yedi sekiz yıldır değersizleştirilmesi ve en küçük bir olayda linç edilmeye maruz kalması insanlık adına utanç vericidir.
Bütün dini değerlerimizin yerle bir edilmesi gibi savaş mağduru Suriyeli kardeşlerimiz için kullandığımız "muhacir" kavramının da yerle bir edilmesi Müslümanlar açısından utanç vericidir.
Artık neredeyse bütün evlerde "Suriyeliler" ibaresinin alay konusu olarak kullanılması hepimiz için utanç vericidir.
Çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden oluk oluk kanları akıtılan bu insanların, savaştan dolayı değil de keyfi bir şekilde bu ülkeye gelmişler gibi her defasında zulüm ülkesine geri gönderilmeye çalışılması hepimiz için utanç vericidir.
Aylan bebeğin cesedi kıyıya vurunca ağlayan gözlerimizin bugün empati ve merhametten yoksun bakışlar beslemesi hepimiz için utanç vericidir.
Bütün iş yerlerinde en düşük ücretle çalışan bu insanların ekmeğine göz dikmek insanlık için utanç vericidir.
Hangi amaç için yaşadığının bilincinde olmadığı gibi önüne sunulan bütün işleri küçümseyerek reddeden insanların, bu işlere sadece Suriyelileri layık görmesi utanç vericidir.
"Bereket, rızık, helal" gibi kavramları duymaya tahammül edemeyen bir kesimin, planlı bir şekilde bu halkı hayvan yerine bile koymamasına tepki gösteremiyor oluşumuz utanç verici bir durum.
Irkçıların ve provokatörlerin saldırmak için bahane aradığı savaş mağduru bir halka biz hangi bahane ile kin ve nefret besliyoruz?
Hangi bahane ile bu hale geldik?
Suriyeliler ekmeğimizi, işimizi elimizden aldı diyen insanlıktan yoksun ırkçı insanların söylemleri mi etkiledi bizi?
Senin fakir oluşun zenginin umurunda bile değilken, üstelik Suriyeliler bu ülkeye gelmeden önce de oldukça fakir durumda olan senin gibi insanlara el uzatmayan insanların bu söylemleri mi etkiledi seni?
Senin mutlu bir yaşam sürmen için, güvenli hiçbir yer kalmaması nedeniyle ve sadece "hayatta kalmak amacıyla" başka ülkelere sığınmak zorunda kalan insanların ölmesi mi gerek?
Ülkelerini terk etmek yerine Esed'le savaşsınlar diyen zihniyetin, yine Esed ile savaşanlar için terörist demeleri ikiyüzlülük olmasına rağmen buna ortak olmak ne anlam ifade ediyor acaba?
Şeytan bile Adem'e günah işletmek için ebedilik bahanesi ile yaklaşmışken, Suriyelileri insan yerine koymaman, onlara nefret beslemen, onlara hakaret etmen, onlara saldırman için zalimler, ırkçılar, dinine kin kusanlar hangi bahane ile sana yaklaşıyor?
Ardına sığındıkları bir kaç kavramı insanlık için utanç verici eylemlerde kullanmaları rezilce bir durum olduğu halde algı yolu ile nasıl da alıcı bulabiliyor?
Müslümanlar dün Suriye'ye sahip çıksaydı, bugün Gazze bu halde olur muydu? Dünün Gazze'si Suriye değil miydi? Suriye'de savaşın ilk yıllarında insanlık ölümlere ve katliamlara tepki de verdi gözyaşı da döktü. Ancak ölümlere de çığlıklara da alışıldı, zamanla hepsi unutuldu ve en son olarak o insanlarla alay edilmeye başlandı. Bunu yapanların Gazze'ye acıdığını, Gazze'yi desteklediğini, bebeklerin çığlığını umursadıklarını mı sanıyorsun? Onlar için tek endişe Gazzelilerin ülkelerine gelmemesi. Nitekim soykırımın yaşandığı ilk günlerde "yeni bir göç dalgası başlayacak" demeleri onların insanlık adına hangi seviyede olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Onlar insandan çok hayvanlara değer verirler. Zaten insandan kasıt da onlar için sadece batılılar oluyor. Geri kalanı ölmeyi hakkeden gerici konumunda.
Onlar kötülüklerini işlerken ve seni ateşe çağırırken her zaman bir "bahane" üretebiliyorlar. O halde senin kötüye meyledişindeki bahanen ne?
Lübnan sınırında ilk sıcak temas
02.10.2024
Tel Aviv'de operasyon
01.10.2024
İran, İsrail'i Vurdu
01.10.2024
Husiler, ABD SİHA'sını düşürdü
01.10.2024
Tebaa ve İtizalciler | Muharrem Balcı
11.09.2024
Allah Var! Gam Yok! AHMET SEMİH TORUN 01.10.2024
my body my decision MUSTAFA AKMEŞE 03.10.2024
İktidar ve Toplum YUSUF YAVUZYILMAZ 05.10.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024
SEVGİLİ AYŞENUR MÜSAADEN OLURSA… ESRA DURU 12.09.2024