Geçen yazımda Tarlabaşı Dayanışma ve Yunan askeri tarafından udu kafasında parçalanıp, Türkiye’ye geri “ittirilen” Suriyeli Mustafa’dan bahsetmiştim. Tarlabaşı Dayanışma ve Kadir Bal hiçbir din, dil, ırk, siyasal görüş, vesaire ayrımı yapmadan feryadını duyabildiği kim varsa; işten çıkartılan garson Serdar’a, onun yanında kalan hapisten yeni çıkmış arkadaşı Aziz’e, Nijeryalı hristiyan David’e, tinercilere, akülü tekerlekli sandalyesine akü alamayan Adanalı Ömer’e, Tarlabaşı civarında bakkala borcunu ödeyemeyen bir sürü aileye yardımcı olmaya devam ediyor. Bazen Ahmet Abi, bazen Mehmet Abi, bazen Tahir Abi gibi hayırseverlerden toplayabildikleri kaynakları garibanlara yetiştirmeye çalışıyorlar. Bu bölü(şü)cülerin Yasir’i, Muhammed’i, Yakup’u, Bilal’i, Ammar’ı, Yusuf’u, Dr. Emir’i ve diğerleri emeklerini, ekmeklerini, zamanlarını, sağlıklarını… ulaşabildikleri muhtaçlarla bölüşmeyi sürdürüyorlar.
Bu gençlere Edirne’de yardım ve yataklık eden bir de Habil var. Ben de İpsala ve Pazarkule’de hayatları pazara çıkarılmış mültecilerin dramını Mazlumder adına gözlemlemeye gittiğimde tanıştım Habil’le. Rock gitaristi görünümünde 40 yaşlarında bir islamcı Habil. Mektep medrese görmüş ama ailesini geçindirmek ve zor günlerin yığdığı borçlarını ödemek için bal toplayıp bal satıyor, pazarlarda ihraç fazlası eşofman, tişört satıyor. Buluştuğumuz caminin çay bahçesinde çay içip laflarken Edirneli olduğunu söyledi; inanmadım. Daha sonra laf arasında bir yerde “bızıklama abi orasını” deyince inandım Edirneli olduğuna (ben de Çatalcalıyım bilirim bızıklamak ne demek). Habil garibanların ihtiyaçlarına koşturma işini biraz abartmış. Sınır dışına taşımış bu işleri; Suriye’ye filan koşturmuş. Sonuçta Nusra ve Hizbullah gibi örgütlerin propagandasını yapmaktan ağır cezada 18 sene ile yargılanıyor. Mahkemede Hizbullah ve Nusra’ya üye olmanın hem Ak Parti’ye hem CHP’ye aynı anda üye olmak anlamına geldiğine benzer savunmalarla, tutarsızlıkları ve haksız suçlamaları savuşturmaya çalışıyor. Benim gördüğüm, tipik bir islamcı, yalnız tipik islamcı dediysem ne mücahitken müteahhit olmuş islamcılardan, ne de aç Fiizilal’i ya da Tefhim’i anla İslam’ı cinsinden 90 model islamcılardan değil. Kur’an dersleri yapıyorlar (Edirne gibi bir yerde!), 10 farklı tefsirden, 20 farklı mealden hazırlanıp geliyorlar. Hanımının da ondan farkı yok. Pazarkule’de binbir zahmet girdiğimiz tampon bölgede mülteci ablalarla nasıl ilgilendiğini görmeliydiniz… Sanki karşısında yüzbinlerce Suriyeli, Afgan, Özbek… kadından biri yok da kız kardeşi veya öz yeğeni filan var; öylesine içten ve samimi.
Habil’in bir oğlu var. Adı Cihadyar (Adı Bahtiyar gibi oldu biliyorum). Bir Ud Hikayesi başlıklı son yazımda udu Yunan Askeri tarafından kafasında parçalanan Suriyeli Mustafa’nın hikayesini okuyunca “bu yazıyı beğeneceğimizi mi sanıyorsun Sayın yazar ?! Mültecilere yardım teraneleriyle udçulara mı kol kanat geriyorsunuz ?! İyi olmuş udu kafasında kırmaları !” tarzında bana saydıran bazı okuyucularımı tekrar kızdırmayı göze alıp size Cihadyar’dan bahsedeceğim biraz.
Cihadyar gitar çalıyor. Üsküdar Hakkı Demir İmam Hatip Lisesi’nde okuyor. Gitar yeteneği sayesinde girebilmiş bu okula. Okul müzik, hat, hafızlık gibi alanlarda yetenek sınavıyla öğrenci alan bir proje okulu. Cihadyar “la galibe illallah” adında 28 Şubat’ın acılarını anlatan bir şarkı yapmış. Sözleri de bestesi de kendisinin. Amatör, genç yüreğiyle bir de klip hazırlamış şarkıya. 17 yaşında bir delikanlı ne bilir 28 Şubat’ı demeyin. Sanki o günlerin acılarını derinden yaşamış. Belli ki bizim Habil efendi çocuğa anlatıp durmuş o günlerde çekilenleri diycem ama zaten Cihadyar babası Kandıra F tipi cezaevindeyken dünyaya gelmiş ve bir buçuk aylıkken cezaevinde tanışmış babasıyla. Kardeşi Mücahidhan babası askere gitmemek için devletle köşekapmaca oynarken doğmuş. Kim bilir Habil’in garip gureba aşkına yıllardır verdiği mücadele yüzünden “adalet” karşısında düştüğü durumlar nedeniyle belki de bugün bile kendisine 28 Şubat günleri yaşatılan bir aile içinde büyüdüğü içindir.. Ama bildiğim bir şey var: Şarkı çok güzel! Dinler dinlemez babasını tanıyor olmanın ayrıcalığıyla cep numarasını aldım ve bir mesaj attım Cihadyar’a. Şarkıyı ne kadar beğendiğimi söyledim; biraz da nasihat ettim (ihtiyarlar nasihat etmese olmaz bilirsiniz). Her türlü müziği dinlemesini önerdim. Klasik Batı, Türk Sanat, Türk Halk, etnik, rock… ne varsa. Pink Floyd’dan Eric Clapton’dan bahsettim. Çok okumasını söyledim; her şeyi okumasını, sosyoloji, siyaset, tarih, felsefe, bilim tarihi, edebiyat… en çok da Kur’an !
İnşaallah Cihadyar aradığımız (ama bir türlü bulamadığımız) derinliği yakalamış, müzisyenlikte takılıp kalmamış bir sanatçı olmaya aday. Davasını dünyaya haykırmak için birkaç arkadaşıyla Grup Redif isminde bir grup kurmuşlar. Bu grubu not edin bir kenara.
La galibe illallah’ı dinlemenizi öneririm.
https://www.youtube.com/watch?v=CeNNvLvrSSU
Not: Umarım bazı okurlar “bu hertaraf.com’u çalgıcılar basmış” deyu siteyi takipten vazgeçmezler.
Abdulaziz Tantik ile Derkenar…
15.04.2024
Norveç:Filistin'i Tanımaya Hazırız
13.04.2024
Derviş Argun ile Derkenar..
20.03.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
Bir Şehide Şahitliğim MUSAB AYDIN 15.04.2024
Biz Şeriatçilar CAVİT OKUR 15.04.2024
İran’ın İsrail’e Saldırısı SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 17.04.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024