metrika yandex
  • $39.57
  • 45.75
  • GA29980

Güçlü Kadın Neslihan -3-

FEYZULLAH AKDAĞ
17.05.2025

Son aylarda Cemal ve Neslihan’ın tüm sohbetleri kadın erkek eşitliği, kadının ezilmesi, örf ve adetler gibi konular üzerine oluyordu. Cemal çok sıkılsa da Neslihan’ın açtığı bu konularda fikirlerini söylüyordu. Ve genellikle Neslihan ile tamamen zıt düşündüklerini fark ediyordu. Görüşmeleri son zamanlarda dozunu gittikçe arttıran tartışmalara dönüşmüştü. Bir süre küslüğe de neden olan son konuşmada Neslihan kız isteme merasimini saçma ve eşitliğe aykırı bulduğu için istemediğini söylemişti. Cemal çok şaşırmıştı ama durum buydu. Hatta Neslihan sanki evlenmeyi de pek istemiyor gibiydi artık.

 Birkaç günlük küslükten sonra Cemal dayanamadı ve Neslihan’ın tüm istediklerini kabul ederek evlenme teklif etti. Hiçbir merasim yapılmayacaktı. Sadece nikâh dairesinde nikâh kıyılacaktı. Aileler oraya gelecekti ve hepsi bu kadardı. Cemal iki aileyi zorla da olsa ikna etti. Cemal’e göre de şatafatlı ve israfa kaçan bir düğün yapmaktansa sade bir tören daha güzeldi. İslam’a daha uygundu. Ama Cemal’i endişelendiren konu bu değildi. Cemali kara kara düşündüren şey Neslihan’daki bu köklü değişimdi. Evliliği yapay olarak gördüğünü söylemişti bir defasında. Aile kavramı kadının sömürülmesi için hazırlanmış bir kılıfmış. Hatta Neslihan evlilik için son şartını sunduğunda şok geçirmişti resmen. En az beş yıl çocuk yapmayacaktı. Sonrası için de taşıyıcı annelik seçeneğini de düşüneceklerdi. Cemal’in çok zoruna gitmiş olsa da Neslihan’ın bu teklifin saçmalığını evlendikten sonra anlayacağını düşünüyordu. Kadın, bir süre sonra kendi canından kendi kanından bir yavru büyütmek isterdi. Annelik yaratılıştan gelen karşı konulması imkânsız bir duyguydu. Neslihan bunu zamanla anlayacaktı. Bundan emindi Cemal.

 Her şey Neslihan’ın dediği gibi oldu ve nikâh kıyıldı. Nikâh şahitlerinden birisi Cemal’in hiç tanımadığı birisi olmuştu. Neslihan Sibel’i nikâh şahidi yapmıştı. Nikâhtan sonra ayaküstü tanışıp kısa bir süre Sibel ile sohbet ettikten sonra Cemal her şeyi anlamıştı. Neslihan’ın değişimine sebep olan kadının ta kendisiydi nikâh şahitleri olan Sibel. Cemal, yine Neslihan’ın istediği gibi Adana’da değil İstanbul’da ev tutmuştu. İkisi de tayinlerini İstanbul’a istemişlerdi.

 Evlendikleri günden itibaren Neslihan evde olup biten her şeyi Sibel’e yetiştirmeye başladı. En mahrem konularda bile Sibel konudan haberdar oluyor ve Neslihan’a akıl veriyordu. Neslihan artık açık açık dernek faaliyetlerine de katılıyor gece geç saatlerde eve dönüyordu. Cemal bu duruma müdahale edecek olmuştu birkaç defa ama Neslihan’ın “bana karışamazsın ben özgür bir kadınım” diyerek üzerine bağırmasıyla sinmişti. Oysa özgürlük denen şey gerçekten bu muydu?

 Cemal, artık Neslihan’ın dernekten çıkış saatlerini kollayıp onu gece saatlerinde derneğin kapısından alıyordu. Sibel, Neslihan’a bunun özgürlüğe müdahale olduğunu aynı zamanda kadınların kendilerini koruyamayacağı mesajını verdiğini anlatarak Neslihan’ın bu durumu Cemal ile konuşması gerektiğini ifade etmişti. Neslihan hiç bu açıdan bakmamıştı. Evet, bu hem kadın erkek eşitliğine aykırılık hem de özgürlüğe müdahale demekti. Üstelik kadının erkeğin korumasına muhtaç olduğu mesajını da veriyordu. Bunu Cemal ile bir an evvel konuşmalıydı. Eve geldiklerinde Cemal’e bir daha kendisini dernekten almaması söyledi. Cemal bu kadarını kaldıramadı artık. Öfkeden titreyerek “yahu iti kopuğu var o saatte ben karımı gecenin yarısında nasıl bırakırım orada. Neslihan kendine gel artık kaldıramıyorum her gün yeni bir şeyle karşıma geliyorsun. Bıktım artık!” dedi.

 O gece ne Cemal ne de Neslihan alttan aldı. Çok büyük bir tartışma yaşandı. Tartışmayı bitiren cümle ise Neslihan’ın yaklaşık bir yıldır düşünüp de Cemal’e söyleyemediği “boşanalım!” kelimesiydi. Cemal, bir an şaşırsa da durumun artık tahammül edilecek seviyeyi çoktan geçtiğini anladığı için o da kabul etti.

 Şimdi mahkeme koridorunda birbirlerine kaçamak gözlerle bakan iki yabancılardı. Hiçbir şey demeden uzaklaştılar.

 Sibel, Neslihan’ı doğruca derneğe götürdü. Yoğun bir şekilde çalışırsa çabucak atlatacağını düşünüyordu bu travmayı. Dernekte yine gece yarısı olmuştu. Sibel başka bir duruşması olduğu için erken çıkmıştı. Neslihan dernekte tek başına kalmıştı. Kapıları kilitleyip aşağı indi. Gözleri Cemal’i aradı ama yoktu. “Hayret saat gece yarısını geçti. Her gün beni almaya muhakkak gelirdi. Bir şey mi oldu acaba?” diyerek ürpererek baktığı karanlık sokakta eline telefonu aldı ve hızlı arama ile Cemal’i aradı. Ancak hızlı arama için bastığı tuşta Sibel’in numarası çıktı. İşte o an hatırladı bugün boşandığını ve Cemal’in artık hayatında olmadığını. Kapkaranlık sokağın ortasında sarsıla sarsıla ağlamaya başladı Neslihan.

 Hem korkuyor hem de yaptığı hatayı anlıyordu. Kadının güçlü olması ile erkeğin güçlü olması farklı şeylerdi. Eşit kavramlar değildi bu ikisi. Kadın da erkek de eşit değildi ve olamazdı. İkisi de birbirini farklı açılardan tamamlamak içi donatılmış varlıklardı. Anladı ama artık çok geçti. Çok sevdiği Cemal artık yoktu ve o eski Neslihan şimdi içinde bağırarak isyan ediyordu. Evet, farklıydı kadın ve erkek. Birbirlerine muhtaçlardı. Erkek kadına ne kadar muhtaç ise kadın da erkeğe o kadar muhtaçtı. Zaten insan da muhtaç varlık demek değil miydi? İnsan tek başına yaşayamayacağı gibi ne kadın ne de erkek tek başına yaşayabilirdi. Neslihan doğruyu yanlış yerde aradığını maalesef çok acı şekilde anlamıştı. Kafasında bu düşünceler ve gözlerindeki yaşlarla çağırdığı taksinin ağır ağır ona doğru yaklaşmasını seyretti. Gecenin bu saatinde hiç tanımadığı bir adamın arabasına bineceğini fark etti. Bir an korkusu daha da arttı. O an hayatta en çok istediği şey Cemal’in omzuna yaslanıp güvende olma hissini dibine kadar yaşamaktı. Ama artık çok geçti…

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Zeylina | 21.05.2025 18:43
Kurgunuzdaki yalnızlık duygusunu, Neslihan dernekten çıktığında taksi çağırmak zorunda kalmasıyla vermeniz mesajınızı biraz zayıflatmış sayın yazar. Mesela Neslihan dernekten dışarı çıktığında kendisine ait iyi bir araba ve hatta şoförü dahi olabilecek zenginlikte biri olsaydı durum nasıl olacaktı? Sosyal statüleri farklı, zengin kadınları böyle bir durum etkilemez. Sonu daha farklı olsa hikayeniz daha güzel olabilirdi. Birkaç öneri: Çayı yalnız içmek, sıradan bir konuda söz söyleyecek kimse bulamamak, ekmek almaya gitmek gibi. Affınıza mağruren:)