metrika yandex
  • $32.47
  • 34.81
  • GA18240

Bir Dolandırıcılık ve 35 Yıllık Hikayemizin Yüklendiği Mikroçip; BİTCOİN SAFİYE

GÜVEN AKINCI
07.11.2019

Konuyu bilmeyenler için, kısaca anlatayım: Efendim olay yeri Aydın ilimiz. Kahramanımızın adı Safiye Gökçe. Bir mağdurun şikayetiyle başlayan araştırma, derinleştirildiğinde ilginç verilere ulaşılıyor.

Her şey Safiye’nin kocasının Aydın’a tayin edilmesiyle başlıyor. Yeni tayin yerinde bir doktor ile tanışan Safiye Gökçe, kendisini “ekonomist” olarak tanıtıyor. İlk kurban bu doktor. Yüksek kâr vaadiyle, tüm birikimini Safiye’ye veren doktor beyimiz, bir süre sonra çok kazandığını(!) görünce  yeni yatırımcılar(!) da buluyor Safiye’ye. İçlerinde doktorlar, hemşireler, öğretmeler hatta polislerin de olduğu 400 kişilik bir portföy oluşuyor. 30 milyon lira kaptırmış yüzlerce kurban. 600 adet bitcoin karşılığı toplanmış bu meblağ. Toplayıcı mahir kadın Safiye de, “bitcoin Safiye” namını alıp, ortalıktan kaybolmuş.

Olayın, polis kayıtlarına “nitelikli dolandırıcılık”  Safiye’nin de “nitelikli dolandırıcı” olarak geçtiğini medyadan öğreniyoruz.

Haberi okuyunca, Türkiye’nin son 35 yıldaki sosyal, ekonomik, kültürel hatta siyasal serencamını düşündüm. Bitcoin Safiye, yakın tarihimizi yüklediğimiz bir microçip gibi göründü bana.

Serbest piyasa ekonomi ile başlayan bir sosyal dönüşüm. Özallı yıllar, kolay kazanç uğruna yaşanan toplumsal metamorfoz, köşe  dönmecilik, protestan ahlak...

Tam da o zaman kesitinde, bütün dünya televizyonlarında Dallas dizisi yayınlanmaya başlamıştı. Larry Hagman’ın can verdiği  Ceyar karekteri; yadsınan ancak etki gücü anlamında  kitlede umulmayan bir karşılık buldu sanki.

Türkiye’de piyasa gereği, sermayenin derli toplu hale gelmesi için bankerler devredeydi. Sirkeci’ye postu sermiş bankerlerin en tanınanı Banker Kastelli olacaktı.

Bu arada muhafazakâr kesim Enver Ören marifetiyle “iş”in farkına varmıştı. Enver Ören, Türkiye gazetesi ile perdelediği para toplama işini kâh “dava” adına kâh “faizsiz kazanç” adıyla deruhte edecekti. Ören,  muhafazkâr kesimin ilk “uyanan”ı ve mezkur kitleyi piyasaya ilk “uyarlayanı” bir toplayıcı “duayen”di aslında.

Sonra iş patlayacaktı. Eski bir öğretmen olan Enver Ören’in yol göstericiliği işe yaramış Orta Anadolu’da yerden bitercesine onlarca  “toplayıcı” holding(!) peydah olmuştu. Yöntem aynıydı; yüksek kâr vaadiyle insanların kandırılıp birikimlerinin gasp edilmesi.

Nasıl oluyordu da, insanlar onca emekle biriktirdiklerini bir çırpıda ne üdüğü belirsiz toplayıcının avucuna sayabiliyorlardı?

İçinde yaşadığımız topraklar, binlerce yıldır ticaretin yapıldığı yerler. Sosyolojinin bundan bağımsız olması mümkün değil.Doğal olarak “yüksek kâr vaadi” insanımız üzerinde hipnoz etkisi yapıyor. Tamahkârlık ile sahtekârlığın ikiz kardeş olduğunu aklından geçirmeyen ortalama girişimcimiz(!), kâr  sözkonusu olduğunda kendinden geçebiliyor. Bu genetikten bağımsız olamaz.

Kapalıçarşı’da bir gün yürümekte zorlanan yaşlı  bir teyzenin mağazalara girip çıktığını görünce, durdurup sormuştum “birini mi arıyorsun teyzecim?” yok demişti çeyrek fiyatını soruyorum. Meğer o teyze, okur yazar değilmiş. Her gün gelir uygun fiyattan çeyrek alır, kazançlı gördüğünde ise satarmış.

Bir de “tosuncuk” namlı bir genç çocuk tanıdık, ki Enver Ören’i mezarında ters çevirmiş olmalı “ benim neden aklıma gelmedi bu” diye. Çiftlik kurmayı vaadetmişti Tosuncuk. Taze köy yumurtası, organik süt, çökelek falan satıp ortaklarına organik kazançlar sağlayacaktı.

Bitcoin Safiye incelenesi bir kabiliyet aslında. Başında türbanıyla bir yandan içkisini yudumlayıp bir yandan da “ada sahillerinde bekliyorum seni” şarkısını söylerken meyhanede rastlayacağınız gibi, elegant kıyafeti havalı saçlarıyla banka müdürünün odasında bir iş kadını olarak da görmeniz mümkün.

Toplumun sosyal psikolojisini mükemmel analiz etmiş. Yakın tarih sosyolojik araştırması yapmış. Hatta teoloji çalışmış. Teknolojiyi, yükselen trendleri ıskalamamış.Böylesine donanımlı bir profesyonelin(!) yanına dişiliğini koyun bakalım ne çıkıyor ortaya? 

Akademimiz kıskançlıktan çatlıyor olmalı. Şunun dürüst olanını biz üretseydik, paraya para demeyecektik belki de, diyerek…

Yorum Ekle
Yorumlar (3)
Hatice Altuntaş | 13.11.2019 00:56
Emeginize saglik kardes tespitlerinize katilmakla beraber bir şeyy daha eklemek istiyorum.İsminin tersi ile müsemma Bitcoin Safiye gözünü sevdigim Nur 30, 31 in uyarısından bihaber yaşayanların zafiyetinden de yararlanmış görünüyor Para puldur kagittir dolandirilsa bile bir sure sonra fazlasi ile gelebilir ya yuvalari, ekini nesli, iffeti, vefayi saygiyi, sevgiyi ,güveni tahrip boyle dolandiricilarca yapılan asıl manevi soygun dur diye düşünüyorum
Nurbanu Dağlı | 07.11.2019 19:10
Sorun, alın teriyle helalinden kazandığını az bulup emeksiz çok kazanma ve zengin olma hırsı. Dolandırıcılar kadar emeksiz çok kazanmak isteyenler de hırslı, aç gözlü ve tersinden dolandırıcı olacaklardı... Ama dolandırıldılar evet Doğal olarak “yüksek kâr vaadi” insanımız üzerinde hipnoz etkisi yapıyor. Tamahkârlık ile sahtekârlığın ikiz kardeş olduğunu aklından geçirmeyen ortalama girişimcimiz(!), kâr söz konusu olduğunda kendinden geçebiliyor. Sorunu bu satırlarla tespit etmişsiniz zaten... Elinize sağlık
mehmet ali | 07.11.2019 18:36
b.kuzu olayı patladı bugün, atlamışın onu :))