Bilgi, ahlak elbisesi giydiğinde ilim olur. İlim öğretmendir. İlmi hayatla yoğuran insan ise talebedir. İlim, insanın önüne hayatın anlam boyutunu serer. İnsanın öğrenmesi gereken vurguların, yaşam alanındaki boşlukların doldurulması noktasına dönük olması gerektiğinin altını çizer.
İlim, insanın yaşarken neticede yüzleşeceği ölüm gerçeğini görmezlikten gelmemesi gerektiğini öğretir; hayatın geçiciliğine dair nüanslar sunar. Bundan dolayı, geçici olan hayattan ziyade, varılacak yere dair hazırlığın içeriğine öneriler sunar. Zira ölüm en büyük hakikattir. Bu yüzden ölümle son bulacak olan bir yaşantının asıl amaç haline getirilmemesi gerektiğini, neticede son bulacak olanın gelişmişliği veya ilerleyişi, sadece mekanikliğin merkezde olmuş olmasının imkansızlığını vurgular.
Bu dünya, sayıları bilinmeyecek kadar çok olan insanı barındırdıktan sonra uğurladı ve gönderdi. Anlamlı ve kıymetli ömür sürdürenler de anlama cephe almış, ömrü sadece bu dünya ile sınırlamış olanları da barındırdı. Onlardan geriye bir şey kalmadı. İleri doğru yürüyüşleri ölüm vakitleri gelene kadar sürdü. Tıpkı bütün yürüyüşlerin duraklar göründüğünde yavaşlaması gibi... Tıpkı nefesin son hakkını kullanarak yokluğa selam vermesi gibi... Tıpkı bütün pişmanlıkların perdeler ardındaki gerçeğin varlığını görmesi gibi...
Bir de ömür sürecinde değerli yaşantılar sürdürenler var ki; kötülüğü yüreklerine çağırmayanlar, eylemlerine güzellik serpiştirenler, bilgilerini kirletmeyenler, neticenin hayırlı olanına talip olanlar onlardır. Bilginin kirli iktidarına körü körüne teslim olmayanlar, bilgiyi hakikatten bağımsız okumayanlar onlardır. Bilgiyi, gücünü pekiştirme aracı kılmak kadar vahşet yoktur. Seküler bilgiyi zihin dünyasına sokmayanlar, hakikatin merkezde olması çabasını verenlerdir.
Bilgi akla yatkın olabilir ama kalbi doyurmadığı zaman kusurlar silsilesi meydana getirir. Üzüm dalında olabilir ancak onu yemediği sürece insana tat vermesi imkansızdır. Bilgi, ömrü anlamlı kılmadığı ve zihinleri dağınıklıktan, kalbi de karanlıklardan korumadığı sürece eziyet olmaktan öte anlam ifade edemez. Temiz bilgi, eylemi yorgunluktan kurtaran bilgidir. Bu da bilginin ahlâkî nitelik kazanması ile mümkündür. Aksi halde seküler yönde ilerleyen ve dikenli gülüşleri yakınlık zanneden yaşantılar çoğalacaktır.
Bilmek güzeldir. Bilmek istemek daha güzeldir. Çünkü isteğin varlığı, oluşu meydana getiren süreci hızlandırır. Bilmeyi bilgiye dönüştürmek anlamlıdır. Bilgiyi bilime dönüştürme gayesi gütmek daha anlamlıdır. Çünkü bilgiyi harekete geçirmek, bilimin anlam yolunu açmaktır. Bilimi Allah’tan bağımsız tanımlamamak, yani onu ilimleştirmek anlamın zirvesidir. İlimle eylemi sulamak ise bir insan için elde edilebilecek en anlamlı neticedir.
Netice olarak; bilgi yön kazanarak ve içerik üreterek bilimin temelini oluşturur. Bilim ise üretir ama tüketmenin boyutunu ve içeriğini belirleme uğraşı vermez. Bunu yapan ilimdir. İlim, bilgiye hakikati, bilime ise anlamı sunar. Bunlar gerçekleştiği zaman insanlık kaoslar zincirinden birini koparabilecek iradeyi elde eder. İlim, ilerlerken itidalli olmayı ilke edinir. Basamakları hızlı tırmanmak yerine, dikkatli tırmanmayı amaçlar. İlim, insanlığın elde etme tutkusu ve harcayıp yok etme çılgınlığı karşısında paylaşmayı, kanaatkar olmayı ve üretmeyi prensip haline getirir. İlim, bilimin görmeyi ilerletmesine dönük çabasını “bakışı temizleme” uğraşı vererek destekler.
ÇİÇEKTİR ÇOCUKLAR|HATUN ÖZKÜMÜŞ
12.09.2024
Ebu Ubeyde'den önemli açıklamalar!
26.08.2024
İSTİKLAL MAHKEMELERİ VE ŞEYH SAİD KIYAMI
25.08.2024
Nurettin Topçu ve Anadolu Sosyalizmi-5
25.08.2024
Giyinmek Güzeldir | Hatun Özkümüş
22.08.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024
SEVGİLİ AYŞENUR MÜSAADEN OLURSA… ESRA DURU 12.09.2024
MEVLİD-İ NEBİ AHMET SEMİH TORUN 15.09.2024
Zamanın Ruhu Aydınlar ve Söylem YUSUF YAVUZYILMAZ 15.09.2024
Küflenmiş Bir Zihin Dünyası ATASOY MÜFTÜOĞLU 20.08.2024
EKSİKLER RİSALESİ RÜSTEM BUDAK 24.08.2024
İslam’ın Son kalesi Hamas… ABDULAZİZ TANTİK 22.08.2024