din “akılı” olan kullara Allahın teklifidir.
akıllı olmak da yetmez
“aklı başında” olacaksınız.
yani çocuk
yaşı itibariyle dinin teklifine uygun değildir.
bir de özgür olacaksınız.
özgür deyince hapis anlamında değil,
din seçimi ve ibadetlerini yapabilmek için özgür irade sahibi olmanız gerekiyor.
baskı altında, muhtaç kılınarak, dayatarak falan din seçilmez veya o kişiden
dindarlık beklenmez.
insan eğitiminde özelde çocuk eğitiminde
dikkat edilecek en önemli kısım burası bence.
din ve dine ait bütün teklifleri
kol burkarak, kulak çekerek kesinlikle yapılmaması gerekir diyenlerdenim.
sevdireceksiniz… evet sevdireceğiz!
sevdirmek için yapılacak en önemli şey
öğretici olanın yani başta ebeveynler olmak üzere
önce
çocuk tarafından sevilecek.
babasıyla sorunu olan çocuğun, babasının 'din'iyle de sorunu olur.
haydi bilinen bir şeyi hatırlatayım;
okulda en zor dersi dahi anlaşılır kılan ve başarı kaydeden
kendini ögrencisine sevdiren öğretmendir.
öğrenci öğretmenini sevmiyor, korkuyor şiddet görüyor, aşağılanıyorsa eğer
başarı mümkün değilken
çocuk bırakın dersi okuldan bile nefret edebilir.
müslümanlar, anneler babalar orada mısınız?
çocuklarınızı dinin kutsallarından soğutacak olan en önemli yanlış
sevgisizliktir.
zorlama ve şiddet ve mahrum bırakmaktır...
ne münasebet öyle şey mi olur? diyorsunuz
da
o zaman dost
mahrum bırakmanın en acısını söyleyeyim;
yatılı kuran kurslarında
annenin sevgisi ve şefkati ve babanın eşsiz koruyucu gölgesi yoksa
kardeş kucaklaşması kesilmişse
çocuk için mahrumiyetin dik alasıdır.
sayılı gün yanınızda duracak çocuklarımızı kime, niye teslim edersiniz ki?
bu nasıl bir cesaret böyle, söyleyin Allah aşkına!
nasıl akşam sofraya oturur yer içer ve rahat döşeklerinizde uyuyabilirsiniz.
koklayın sarın sarmalayın çocuklarınızı.
18 yaşına kadar
çocuk evinde aileyle birlikte
akşam sofrasında olmalı ve evinde yatmalı.
evin uzağında bir başka yerde yatılı olan hiçbir eğitimin faydası yoktur.
derin yaralar açarsınız çocuk üzerinde.
sonra yuvadan uçmalarına da az zaman kaldı. valla!
bilmez misiniz.
nice evler var nice ebeveynler var
yatılı yurdu da kurs hocasını da aratır diyorsanız
o konu ayrı bir hikayedir.
ilerideki yazılarda o istatistiki bilgiyi veririm çok ilginç geldi bana
ben tüm bunları dindarlığından aile boyu hafızlık yoluna girenlere söylerim.
şimdi haydi şu hafızlık eğitimini bi konuşalım o zaman;
eskiden 8,10 yaşında yani çocuk yaşta
12 yıl zorunlu eğitim sebebiyle 14 yaşlarında başlayan hafızlık eğitimi için.
ben çocukların dinin teklifine muhatap olmadığından
böylesi ağır hafızlık gibi
bir tercihle karşı karşıya bırakılmasının uygun olmadığına ve
hafızlık yapmasına karşı biriyim.
“ama hafızlık ne olacak o zaman” der gibisiniz.
korkmayın! 'kitap' kayıt altına alınalı yüzyıllar oldu.
ha unutmadan hz ebubekir, ömer, ali vs bildiğiniz sahabenin seçkinlerinin
hiçbiri hafız falan değil
öyle valla!
bir de illa ki ben hafız olacağım diyen varsa
iyi ya işte
dini eğitime kendini adayan inananlar
ileri yaşlarda arapçayı halleder!
hafızlık yapan çocukların benzer çektiği zorluğu çeker
bir çok şeyden kendini mahrum ederse
ki buna değer
inanın çok kısa zamanda hafızlığını tamamlar.
vahyin indiği zamanlarda peygamber kendi hıfz ediyor ve vahiy katiplerine de yazdırıyordu.
yazı ve kitap çok kullanılmadığı zamanlarda kuran hafızlığının önemini anlatmaya gerek yok.
hafızların hepsi kocaman adamlardı.
hafızların toplu şehid olma olayları nedeniyle hafızlık eğitimi çok daha önemli hale gelmiş bunun için de aziz peygamber hafızlığı övmüş ve teşvik etmiştir.
o dönemde çocuk hafız falan yok dostlar
bakıverin.
sonraki dönemlerde özellikle selçuklu ve osmanlı dönemlerinde okullaşmış ve
çocuklar
özel medreselerde hem dini tedrisat hem hafızlık yaptırılmıştır
en azından seçilen çocuklar dini ilimler alanında yetişen kimselerdi.
bugün hafızlık sonrası diyanet ve din eğitim alanında kendine yer bulan
hafız oranı işler acısı
hafızların yüzde 80 civarı dini ilimler alanında yoklar.
bu yüzde 80 ne yapar,
ne işle meşguller, kaçının hala hafızlığı var?
dinle diyanetle araları bozulan çok mu? soruları can yakan oranlarda dost.
hele şu hafız eğiticileri bi konuşsak istatistik desteğiyle
kurs hocalarını diyordum
ki
meczup elimi tuttu,
simasında öfkeyle karışık acı vardı;
“ağır gel mustafam
deşme yaramı
sanki şimdilik yeter”
dedi
ve sustu
ökkeş öyle dedi işte!
haftaya eğiticileri konuşalım.
belki…
İsrail Saldırılarında Türkiye'den 2 Şehit
22.11.2023
Yine fırladılar orta yere | Vahdettin İnce
27.11.2023
Üstün Bol ile Derkenar..
01.11.2023
Ankara'daki STK'lardan Filistin Bildirisi..
02.11.2023
IRAK NOTLARI (VII) / Harun AYKAÇ
25.09.2020
STK’lar Sararırsa DERVİŞ ARGUN 24.11.2023
YÜZ YILLIK MUHASEBE ÜSTÜN BOL 04.11.2023
İtaat ve Sadakat Özgürlüğü ATASOY MÜFTÜOĞLU 07.11.2023
Akran Zorbalığı ve Çeteleşme MUHSİN GANİOĞLU 31.10.2023
Nefret Tanrısı Yehova ENES TARIM 03.11.2023