Yedi iklim üç kıtada
Yurdu talan edilmiş bir annenin çığlığıdır bu!
Dokuz davul dokuz yerde vurunca
Dokuz tuğ dikilince dokuz yere
Bilesin ki ayağa kalkmışımdır o zaman
Bilesin ki zulmün başı bedenine fazladır
Erdem çağının en soylu başı, baş olur başımıza…
Ama sen düştüğün ihanet kuyularında
Arama sakın beni!
Karıştı duygularım
Bir kıyamet sahnesi mi bu?
Her canlının kökünün kazındığı bu yerde!
‘Kimin başına kopacak bu kıyamet?’ deme!
Kimin başına kopacağı belli, düşmanın, koptu da!
Ancak bil ki yaptığın yanlışlarının
Ve yapman gerekirken yapmadıklarının
Bu kaygısızlığının, bilinçsizliğinin
Ateşi dokunacaktır sana da!
Ve senin
Yüreğin işgal edilmeseydi
İşgal edilebilir miydi yurtlarımız?
Sırt sırta savaşsaydık
Koymasaydın beni tek başıma yedi düvele karşı…
Yoksa düşman hançeriyle ölmezdim ben
Sen çağırmasaydın Haçlıyı Medine’ye
Çiğnetmeseydin harimi ismetimizi İngiliz’e
Ağlamazdı bugün mazlumlar ‘Kimse yok mu?’ diye!
Bir bedeli olmaz mı sanmıştın yanılgının?
Alınlara ödemesi yazılır yapılanların.
Yoksa Allah zalim değildir, belli bu
Şimdi isyan neye yarar
Çağırmadan gelen dostun da yoksa eğer.
Anladın mı ey gafil, koca dünyaya karşı
Var olmak savaşında, sağ kalmak ne demektir?
Anladın mı kelle koltukta adalet adına
Zalime karşı, mazlumdan yana olmak ne demektir?
Sen bilmezdin Kudüs’ün sınırının Yemen’den
Sudan’dan, Somali’den, Bosna’dan başladığını
Bilmezdin Mekke’nin sınırının
Cezayir’den, Libya’dan, Türkistan’dan başladığını
Madem bilmezdin İstanbul’un yedi tepeye
Mangal gibi yüreklerde özlemle çizildiğini
Ve madem bilmezdin ‘düş’ nedir, ‘baş’ ne demektir
Neden yıktın ey cahil ömür verip yaptığım
Ta benden Medine’ye giden aşkın yolunu!
Sen sarhoşken Yahudi’nin kullandığı Haçlılar
Bir bayrak tutuşturdular ellerine
Salladın milli bayramda çocuklar gibi
Sürdüler seni tükeniş vadilerine
Bilmediğin yollarda şaşırdın, yitip gittin
Elinde bayrakla öyle bitti ki beynin
Kalbini sökene âşık, bana yabancı oldun
Öyle kirlendi ki yüreğin
İşgalcine dost bana düşman oldun!
Düştün yollara düşmanımla bir olup
Her düzeni dolabı onlarla çevirdin.
Öfkeyle kalkan yumruğumu indiremedim
Yalnızdım, dizlerim yaralıydı, kollarım kırık
Bir bayrak verip seni işgal edeceklerdi bilirdim.
Şimdi her vadiden seslenir elinde bayrak sallayanlar
‘Kurtarın bizi!’ diye, duymazlıktan mı geleyim
Söyle şimdi, bir anne ne yapabilir bu durumda
Gözlerinde şimşekler çakan çocukları olmazsa!
Bilmem neden ayılman için yetmiyor yaşadığın zulümler
Öyle ahmaklık sindi ki üzerine, düşüncen bulandı
Hala Sultan yadigârı Kıbrıs’ta, bana işgalci dedin.
Milletime saldıran Ermeni’yi kısasla öldürmedim,
Sen düşmanın ağzıyla ‘Soykırım yaptın!’ dedin.
Ben senin her acının ateşiyle yanarken
Sen neden benim her düşmanımın dostusun
Ey benliğini, kimliğini yitirmiş
Öfkesini bana doğrultan kanı bozulmuş mankurt!
Ey düştüğü gölekte ‘gemicilik’ oynayan!
Kıbrıs bana kendi atamdan kaldı
İnsan kendi yurdunda hiç işgalci olur mu?
Karabağ’a gelince adını verdiğim yurt
Benden çaldılar diye hiç ellerin olur mu?
Geç bu boş lafları geç, aklını işe yarat
‘Soykırım’ deyip saçmalamanın doruğuna varma
Ben soykırım yapsaydım soyları kuruturdum
Aborijinler, Kızılderililer gibi…
Sen, milletine ‘İnsan görünümlü hayvanlar!
Diyenlerle neyi, neden konuşuyorsun?
‘Buralardan siz de bir ev alın!’
Demek, ne demektir işgalin sponsoruna?
Katiline gülümseyip dostluk sunan ahmak!
Sen kimin mülkünü kime peşkeş çekiyorsun
Ey satılmış, kiralık, tutsak kafa
Seni kim musallat etti
Bu ayaklar altında ezilen mazlumların başına!
Kendi elinle kendine çarmıh kurdun
Aynayı el yüzüne tutup hakkımda konuştun
Annesine tekme savuran azgın bir çocuk gibi
Ne yaptığını bilmesen de ben senin için ağlıyorum.
Senin şerefin çiğneniyor, ben acıdan ölüyorum.
Kahrımdan kan kusuyorum, gözlerim yanıyor
Sonra da çaresizliğin acısından çıldırıyorum, ne olur
Bir kez de kendine sor: Ben neden hep işgal altındayım?’
Bir kez de de ki: ‘Acaba ben nerede, nasıl bir yanlış yaptım?’
Hatırla bize denilmedi mi:
‘Kişiye ancak çalıştığı vardır!’
Neden yaptıklarının sonucundan şikâyet ediyorsun!
Hatırla bize denilmedi mi:
‘Müminleri kurtarmak üzerimize vecibedir’
Ama sen hep işgalci çizmesi altında eziliyorsun!
Hatırla bize denilmedi mi:
‘Allah, kafirlere, müminler üzerine yol vermeyecektir.’
Bugün kafirler, üzerine kahhar, yanlışını göremiyorsun!
Bıraktın, bir daha tutmadın elimi, tutmuyorsun
Ben seni nasıl çıkarayım kendini attığın kuyudan?
Düşmanın gücü sana yetmezdi, cehlin sarhoşluğuyla
Gittiğin uçurumu cennetin sanmasaydın
Onca zaman geçti sen hala ayılmadın.
Eğer kurtuluşun gerçekleşmiyorsa
Anlamayacak mısın ilahi yasada söylenileni:
‘Parçalanıp ayrılmayın, hep birlikte Allah’ın ipine sarılın
Hep birlikte tövbe edin yanlışlarınıza!’
Şimdi, iki yakamı bir araya getirmek için
‘Yavuz’ desem bütün çocuklarıma
Bir ‘Yavuz Selim’ çıkar mı bilmem!
Kudüs’ün gözyaşlarını silmek için
‘Selahaddin’ desem bütün çocuklarıma
Bir ‘Sultan Selahaddin’ çıkar mı bilmem!
Bitirmek için öz yurdumdan ayrılığın acısını
‘Fahrettin’ desem bütün çocuklarıma
Bir ‘Fahrettin Paşa’ çıkar mı bilmem!
‘Bunları konuşmanın vakti değil!’ diyen!
Var mı, var mı sorularımın cevaplarını bilen!
Lübnan sınırında ilk sıcak temas
02.10.2024
Tel Aviv'de operasyon
01.10.2024
İran, İsrail'i Vurdu
01.10.2024
Husiler, ABD SİHA'sını düşürdü
01.10.2024
Tebaa ve İtizalciler | Muharrem Balcı
11.09.2024
Allah Var! Gam Yok! AHMET SEMİH TORUN 01.10.2024
my body my decision MUSTAFA AKMEŞE 03.10.2024
İktidar ve Toplum YUSUF YAVUZYILMAZ 05.10.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024
SEVGİLİ AYŞENUR MÜSAADEN OLURSA… ESRA DURU 12.09.2024