metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Milli Eğitim Bakanlığına Açık mektup..SOSYAL TERBİYE DERSİ

AYTEN DURMUŞ
16.06.2020

SOSYAL TERBİYE DERSİ

Milli Eğitim Bakanlığına ve tüm ilgililere açık mektup

Bir amaca yönelik tüm işlerin girdileri ve çıktıları vardır. Herkesin bildiği gibi eğitimde de bu böyledir. ‘Girdiler ve çıktılar’ konusu şöyle örneklenebilir: Bir kumaş fabrikasında, dokuma tezgâhına yün iplik verilirse yün, pamuk iplik verilirse pamuk, ipek iplik verilirse ipek kumaş üretilir. Eğer iplikler karışık verilirse çıkan kumaş da ona göre olur. 

İş eğitime gelince;

Eğitim-öğretimin girdileri: ‘MEB, öğrenci, öğretmen, okul, müfredat, ders araç-gereçleri, veli, sosyal çevre, medya vb.’

Eğitim-öğretimin çıktısı: Mezun olmuş veya olamamış öğrenci yani “İNSAN”

İş yapmaktan çok laf üretilen hiçbir durumda, istenilen sonuç elde edilemez. Maalesef eğitimimiz de bu hastalıktan payını almaktadır. Neyi neden yaptığının veya neyi neden yapması gerektiğinin baştan bilincinde olmayan kişilerin oluşturduğu yöntemlerle gençliğimiz, yapboz haline gelen yetersiz müfredatlarla yıllarını kaybediyor. Çıktı olarak neyi amaçlaması gerektiğinin baştan itibaren belirlemesini yapmayan bir eğitim sisteminin çıktıları olan öğrenciler, kendilerini, ailelerini ve toplumlarını mutlu edemezler. 

Bu sürecin sonucunda ortaya herkesin şikâyetçi olduğu birçok durum çıkacak ancak kimse bunların nasıl giderileceğiyle ilgili gerekeni yapmaya yanaşmayacak. Bu tavır en azından, doğru değildir. Bu durumda, pek çok bakımdan eğitim için gerekenin ve doğru olanın yapılmadığı söylenebilir. Ancak bu konuyla doğrudan ilgili olan her kimi konuşturursanız gariptir ki herkes kendisinin görevini hakkıyla yerine getirdiği iddiasında. Aile, okul, MEB, toplum vs. E ortada hepimizin birden istemediğiniz durumlar olduğuna göre bunun sorumlusu biz değilsek kim?

Elbette biz suçlu arayıp bulmaya çalışmıyoruz. Yapmak istediğimiz; ‘Bu konudaki sorunlar nasıl giderilebilir? Gençliği yetiştirme gayesine sahip herkesin istediği ve beklediği sonuçları alabilmek için ne yapmak gerekir?’ sorularının cevabını bulmaktır. Bu konuda, devlet her çocuğu 5 yaşından 18 yaşına kadar zorunlu eğitime tabii tuttuğuna göre demek ki aileden sonra üzerinde önemle durulması gereken husus eğitim sürecidir. Maddi anlamda bina, araç-gereç gibi konularda devlet elinden geleni yaptığına göre demek ki başka bir alanı incelemek durumundayız. İşte orası müfredattır. Demek ki müfredatta sorunlar ve eksiklikler var.

Toplumun çoğu, her yaş ve konumdaki gençlerden şikâyetçi. Şikâyet sebepleri incelendiği zaman haksız da sayılmazlar. Ancak bu gençler bu topluma uzaydan gelmediler. Hangi durumda iseler onları bu duruma, o gencin eğitiminde etkili olan girdiler getirdi. Kendi iradesinin bu konuda hiç mi etkisi yok? Elbette var ancak bu etki ister istemez ona yüklenen veriler doğrultusunda biçimleniyor.

Bu sorunun çözümüne belli oranda katkı sunmak için kişinin kendisiyle ve kendisi dışındaki herkesle ilişkisinin ele alındığı, bize ait değerlerle biçimlendirilerek ilkeler haline getirilen, çağa uygun bir anlatım yöntemiyle işlenen “SOSYAL TERBİYE” adı altında bir ders verilmelidir. Eğitimin en önemli çıktısı olan gençliğimizin eksiklerini tamamlamak adına, bu dersin lise 10, 11. sınıflarda en az haftada iki ders olarak dört dönem okutulması faydalı olur. Değilse gençlerden ve öğrencilerden şikâyete en azından MEB’in hakkı olmamalıdır.  

Gerekli gördüğümüz SOSYAL TERBİYE dersinin müfredatı şu ana başlıklar altında ayrıntılandırılabilir:

  1. Kişinin kendisiyle ilişkileri
  2. Kişinin aile bireyleriyle ilişkileri
  3. Kişinin diğer yakınlarıyla ilişkileri
  4. Kişinin toplumun diğer bireyleriyle ilişkileri
  5. Kişinin devletiyle ilişkileri
  6. Kişinin başka ülke insanlarıyla ilişkileri
  7. Kişinin sosyal medya ilişkileri
  8. Kişinin diğer canlılarla (bitki ve hayvan) ilişkileri
  9. Kişinin evrenin diğer unsurlarıyla (toprak, su, hava) ilişkileri
  10. Kişinin Yaratıcısıyla ilişkileri

Bu başlıklar altında ayrıntılandırılacak bu ders içerisinde kavramların ayrıntılı filolojik incelemesine girilmemelidir. Öğrencilerin hayat içerisinde karşılaşabilecekleri durumlarla ilgili doğru davranış ilkeleri öğretilmelidir. Yanlışın ayrıca ifadesine gerek yoktur. Bu dersin içerisinde en basit iletişim ilkelerinden başlanarak en karmaşık olanlarına kadar hepsine yer verilmelidir. 

Bu derste öğretilmesi gerekli Sosyal Terbiye ilkelerine birkaç örnek verecek olursak:

* Metro, dolmuş, otobüs, bina, ev kapısı gibi içeri girilecek ya da dışarı çıkılacak yerlerde; yaşlılarımıza, bebekli ve çocuklu kadın ve erkeklere, hamilelere, engelli kişilere öncelik vermeli, kenara çekilerek onların geçmesini beklemeliyiz.

* Anne ve babalar, aile büyükleri, toplumun diğer büyükleri, öğretmenler saygı göstermemiz gereken kişilerdir. Bu kişilere her zaman saygılı olmalıyız.

* İnsanların kalabalık olduğu yerlerde tavır, davranış ve konuşmalarımızla kimseyi rahatsız etmemeliyiz.

* Çevreyi, kirletmeden ve zarar vermeden kullanmalı; kullandıktan sonra başkalarının yeniden kullanabileceği şekilde atıklarımızı temizleyerek bırakmalıyız.

* Hepimizin zorunlu birtakım ihtiyaçlarımız vardır. Bunları karşılamak ve geçimimizi sağlamak için alın terimizle doğru, helâl ve temiz bir yoldan gelir kazanmamızı sağlayacak bir işimiz olmalıdır. …

Her konuda doğru ilkeleri öğretme gayesindeki SOSYAL TERBİYE dersinin lise yıllarında en az dört dönem olarak okutulmasını gerekli görmekle birlikte bu konularda toplumumuzun genelinin de epeyce eksiklikleri olduğu, hepimizin kabul ettiği bir gerçek.

Özetlersek aile, toplum, devlet olarak şunu bilmemiz gerekiyor: Öğretmediğimiz, gerekli ve uygun her yöntemle eğitimini vermediğimiz ve örneklik etmediğimiz “terbiyeyi, görgüyü, nezaketi”, gençlerimiz başta olmak üzere kimseden beklemeye hakkımız yoktur.

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Abdullah Piroğlu | 16.06.2020 20:58
Umarım Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer ilgililer sesimiz olan sesinizi duyar ve gelecek için bir şeyler yapar. medya başta olmak üzere, bu ve bunun gibi nice konular var ele alınması gereken. Aklıma gelen bir fıkrayı da buradan paylaşmak isterim: Temel otobanda yanlışlıkla ters yola girmiş. Durum ciddi tabi. devreye hava kontrol araçları girmiş ve yolda giden araçlar için uyarı anonsu yapılıyormuş. (Bilenler bilir, belli yollarda arabaların radyo sistemlerinden anonslar yapılır otomatik olarak. ) \"otobanda bir araç ters yola girdi sizin karşınızdan çıkabilir, dikkatli olun, gerekli tedbirleri alın....) radyodan bu anonsu duyan temel kendi kendine cevap vermiş; \"ne birisi hepisi, hepisi\" selametle...