"Evrensel insan hakları" çağı’nın bugün, ideolojik bir hurafeden ibaret bulunduğunu çok daha iyi anlıyoruz. Modern zamanlar ve Aydınlanma çağı, sahte ve ideolojik mutlaklar, ırkçı kesinlikler adına sergilenen insanlıkdışı uygulamalar tarihi olarak okunabilir.
İslami bilgiyi, bilinci, bilgeliği; aklen-kalben ve ahlaken, bütün boyutlarıyla özümseyemediğimiz; kimi romantik, nostaljik, yerel ve duygusal klişelere/sloganlara hapsettiğimiz için; Müslümanlar olarak, İslam'ı, yirmibirinci yüzyıla nasıl tercüme edeceğimizi merak etmiyor, konuşmuyor, bu çok hayati konu ile ilgili kamusal tartışmalar yapmıyoruz. Akli, kalbi, ahlaki ve vicdani farkındalığa yabancılaştığımız için, kendi zamanımızın büyük meseleleri ile ilgili, entelektüel sorumluluklarımızı ve entelektüel dikkatimizi kaybettik. Eleştirel-entelektüel sorumluluk ve dikkati kaybettiğimiz için, bugün, çok aziz ve mükerrem İslam, politik popülizmin bayağılıkları, propoganda dilinin kabalıkları tarafından küstahça hırpalanıyor.
Bir toplumun ve kültürün kendisini İslam’a nisbet etmesi, o toplumun kendisini ilahi vahye nisbet etmesi anlamı taşır. Bir toplumun kendisini ilahi vahye nisbet etmesi, o toplumun daha başlangıçta, gerçek olan bir mükemmelliğe nisbet etmesi demektir. İslami dünya görüşü, ahiret görüşünüde içererek, kuşatıcı-kapsayıcı muhteşem bir bütünlük oluşturur. Günümüzde politik çıkarlar ve iktidar ihtirasları adına, aziz İslam'ı istismar ederek hırpalayan İslam ülkeleri yönetimleri, siyasal Yahudiliğin-Siyonizmin somut-etkili-belirleyici bir gerçeklik oluşturarak, kendi kaderini belirlediği-belirleyebildiği bir dünyada; İslam'ın siyasal bir irade ve gerçeklik olarak neden somutlaştırılamadığını, böyle bir iradeyi somutlaştırmak için neden hiç bir ciddi çaba harcanmadığını hiç bir şekilde gündeme, İslami gündeme getiremiyor.
Bu ülkelerde yaşayan Müslüman halklar, aydınlar, alimler vb. de, İslam'ı istismar ederek iktidarlarını sürdüren yönetimlere, İslam'ın neden somut bir siyasal irade ve gerçekliğe dönüştürülemediğini sormuyor, merak etmiyor.
Günümüzde, İslam toplumlarında, hamaset temelinde sürdürülen sistematik politik propoganda yoluyla kitlelerin hayalleri de sömürgeleştiriliyor. Hayalleri de sömürgeleştirilen toplumlar-kültürler, kendi zamanımıza ilişkin gerçek sorgulamalar yapamıyor. Hayalleri sömürgeleştirilen kitleler, sistematik bir tekdüzelik, vasatlık ve körleşmeyle bütünleşiyor. İslam toplumları/halkları olarak eleştirel bir iyimserliğe sahip olmadığımız, eleştirel bir iyimserliğin nasıl bir şey olduğunu bilmediğimiz için, öteden beri biriktirdiğimiz yanılsamalarla avunuyoruz. Müslüman halklar, propoganda yoluyla üretilen yapay umutları ve yapay iyimserlikleri içselleştirdikleri için, gerçeklerle hiç bir şekilde yüzleşmek istemiyor. Gerçeklerle yüzleşmek istemediği için de, İslami bilincin, ufkun, umudun, dayanışmanın, hangi nedenlerle, hangi unsurlar tarafından sınırlandırıldığını bilmiyor, bilmek istemiyor. Niteliksel içeriği ve derinliği olmayan propoganda muhafazakârlıkları, araçsal muhafazakârlıklar, İslami geleceğin ufkunu kapatıyor, karartıyor.
Toplumlarımızın duygusal yanını ele geçiren propoganda muhafazakârlıkları, araçsal muhafazakârlıklar sebebiyle, Müslüman halklar-aydınlar, Siyonist rejim karşısında sergilenen olağanüstü teslimiyetçiliği ve çaresizliği farketmiyor. Sömürgecilik, sömürgeleştirdiği halkların-kültürlerin özgün varoluşlarını, dünya görüşlerini ve hayat tarzlarını kendi iradesine tabi kıldığı için, bizler, Müslümanlar olarak çok ciddi bir bilinç ve algı tıkanması içerisinde yaşıyoruz. Propoganda muhafazakarlıklarını, folklorik ve kültürel dindarlıkları İslamcılık, hatta, siyasal İslamcılık sanıyoruz.
Siyasal İslamcılığın yerli-milli yaklaşımların sınırları içerisine hapsedilemeyeceğini bilmiyoruz. Günümüz dünyasında sayılar, fikirlerin önüne geçiyor. Fikirlere ihtiyaç duymayan, sadece çıkarlara ihtiyaç duyan bir dünyada yaşıyoruz. Emperyalistler, bugün, Suriye'de yaşandığı üzere, büyük anormallikleri normalleştirerek, İsrail’in büyük hatırı için birlikte hareket ederken; Ukrayna’da çıkar çatışması içerisindeler. Batı dünyasının basiretsizliği, Rus faşizminin Ukrayna'yı işgaline neden oldu. Bugünün dünyasında, bilgi, enformasyon, ideolojik/politik/ekonomik çıkarlara hizmet ediyor.
Sayılar, anlamlara, bilgeliklere geçit vermiyor. İnsanlık, çıkar savaşları nedeniyle varoluşsal anlamlara, varoluşsal iyiliklere yabancılaşıyor. Bugünün dünyasını, toplumlarını, sayısal akıl belirliyor. Propoganda muhafazakârlıkları tarafından bilgisizleştirilen toplumlar, sloganlarla kontrol edilebiliyor, etkisiz hale getirilebiliyor. Hangi toplumda olursa olsun, güvenlik mülahazaları, özgürlük arayışlarını durduruyor, donduruyor.
Muhafazakâr toplumlar, güvenli bir toplum için özgürlüklerinden feragat edebiliyor. Yerli-milli narsisizmler İslami umutları parçalamaya devam ediyor. Yerli-milli narsisizmler bencillikler, bağnazlıklar, duygusallıklar sebebiyle evrensel insana ulaşamıyor, evrensel zihinler ve kültür üretemiyor evrensellik bağlamında etkili olabilecek fikirler üzerinde yoğunlaşmıyoruz, yoğunlaşamıyoruz.
Muhafazakârlıklar, statükoculuklar ve konformizm, İslam toplumlarında yapısal bir sorun olduğu halde, bu sorun farkedilmiyor, farkedilmediği için de, toplum, muhafazakarlıklarla iftihar edebiliyor. Osmanlı İmparatorluğu çağında ulema, devlet memuru olarak istihdam edildiği için, devlet memuru olarak yetiştirildiği için, askeri etkinlikler dışında düşünsel/kültürel/felsefi entelektüel üretkenlik, hareketlilik sona ermişti. Bu gelenek, bugün de, aynı şekilde sürdürüldüğü için, resmi bağlam, resmi sınırlar ve resmi gündem dışında, içerik üreten bağımsız eleştirel kamusal aydınlar, düşünürler yetişmiyor, yetiştirilemiyor. İslam toplumlarında kimi istisnalar dışında, Müslüman yazarlar/aydınlar vb. otoriter-popülist liderliklerin hizmetinde bulunuyor. Bu toplumlarda, ilkesel, niteliksel, estetik ideallerin çöküşünü yaşıyoruz.
Bir Ses-Zeynep Oral - Derleyen: Celal Sancar
29.01.2023
ABD Heyeti Hadramut'ta Ne Arıyor?
30.01.2023
IRAK NOTLARI (VII) / Harun AYKAÇ
25.09.2020
Kırmızı Mürekkep CYRANO DE BERGERAC 28.01.2023
Tevhidin Yaşama Dönüşmesi… ABDULAZİZ TANTİK 30.01.2023
Yaşar Kaplan’ın Ardından SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 11.01.2023
Mehmet Akif Yalnızlığı CYRANO DE BERGERAC 17.01.2023
celladına aşık kürtler! MUSTAFA AKMEŞE 20.01.2023
Akademisyenler, Bilgi ve Ahlak YUSUF YAVUZYILMAZ 08.01.2023
Suriye Gezi Notları SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 18.01.2023
aşk kağıda yazılmıyor mihriban MUSTAFA AKMEŞE 27.01.2023
Yozlaşma VEDAT KAHYALAR 13.01.2023