metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Akıntıya Karşı

MEHMET BEYHAN
24.03.2021

Mustafa Kutlu’nun Dergâh Yayınlarından ‘’akıntıya karşı’’ üst başlığıyla yeni bir deneme kitabı çıktı. Kitabı oluşturan alt başlıklar ise, Yeni Şafak gazetesinde çıkan haftalık yazılarından oluşmaktadır.
 
Mustafa Kutlu’nun yazılarını okuyup üzerinde düşünen her insanda, belli bir zaman geçtikten sonra, mutlaka fikri ve edebi bir formasyon teşekkül eder. Zira onun her bir cümlesi insanın ruhunu ve zihnini besleyerek önünde geniş ufuklar açar.
 
 
Kutlu’nun yazdığı kitaplar hakkında yazmak kolay görünse de aslında zordur. Kolay görünür; çünkü onun bütün kitapları kendisi gibi sadedir. Dili gözyaşı gibi berraktır. Okuruna net mesajlar verir. Onun yazılarını okurken, karşınızda oturmuş sizinle konuşup dertleştiğini sanırsınız. Aslında zordur; çünkü onu okurken derin bir okyanusta yüzdüğünüzü hissedersiniz. Sade görünen her bir cümlesinin altında derin anlamlar gizlidir. O anlamların hakkını vererek yansıtmak kolay değildir.
 
Mustafa Kutlu’nun edebi tarafı daha çok bilinse de onun aynı zamanda iyi bir düşünce insanı olduğunu gençlerin bilmelerini isterim. Örneğin: ‘’Dil ile düşünce, düşünce ile hayat tarzı arasında esaslı bir ilişki bulunur’’ ifadesi onun felsefi derinliğine işaret eder. Akıntıya karşı kitabının satır aralarında bu ve bunun gibi zihin açıcı pek çok çarpıcı ifadeler bulunur.
 
Mustafa Kutlu, tüm dünyayı etkisi altına alan, insanı ve tabiatı tüketimin nesnesi gören kapitalist sistemi bir ‘’akıntıya’’ benzeterek esaslı bir itiraz da bulunur. O sadece itiraz etmekle kalmaz aynı zamanda tüketime karşı ‘’kanaat’’ etmeyi ve buna uygun iktisat, siyaset, hukuk ve eğitim sistemi geliştirilmesi gerektiğini savunur.
 
Ancak bütün dünya kapitalist sistemin ekonomik baskısından şikâyet ettiği hâlde, kimse tüketimden vazgeçmeyi göze alamamaktadır. Her kes kapitalizmin akıntısına kapılmış giderken, Mustafa Kutlu bir Anadolu Alpereni gibi akıntıya ‘’karşı’’ tek başına mücadele etmektedir. Onun mücadelesi bir yönüyle umuttur diğer yönüyle de insanoğlunun içinde bulunduğu yaman çelişkisini ortaya koyar.
 
Demem odur ki Kutlu’nun ‘’akıntıya karşı’’ denemesi dikkatle okunmalıdır. Zira kitapta yer alan her bir başlığı; yeterince dışa vurulmamış beynin kıvrımları arasında kalmış, kapitalizmin ağır ekonomik baskısı altında ezilen insanlığın şikâyetlerini yansıtır.
 
Bu nedenle hem önceki denemelerinde hem de ‘’Akıntıya Karşı’’ denemesinde muayyen bir sisteme bağlı olmaksızın hayatın değişik hallerine dokunur geçer. Ancak onun dokunuşları insanın bilinen veya bilinmeyen halini yansıtarak düşündürür, farkına vardır ve bazen de hayâl âlemine kanatlandırır.
 
Mustafa Kutlu olaylara üstten bakar, işin esasıyla ilgilenir, eserlerinin merkezinde insan ve tabiat yer alır. Varoluşçu felsefe akımının önemli isimlerinden biri olan Alman filozofu Heidegger ile Mustafa Kutlu’nun tabiatla ilgili düşünceleri benzerlik arz eder.
 
Sermayenin kontrolünde gelişen ‘’sanayi-endüstri-teknoloji çizgisinin inşaettiği’’ hayat tarzını tabii bulmayarak: ‘’Toprağa dönüş, sanaldan doğala dönüştür’’ der. Çevreciler, sanayi üretiminin neden olduğu kirlilik felaketine faydacı bir bakış açısıyla eğilirken, Kutlu ahlaki bir ciddiyetle bu sorunun en temel kaynağına inmeyi hedefler.
 
Toparlayacak olursak, Mustafa Kutlu’nun ‘’Akıntıya Karşı’’ deneme kitabı Çağdaş Küresel Medeniyetin dayattığı hayat anlayışına köklü bir itirazdır. Bu kitabı dikkatle okuyan her okurun zihninde şimşekler çakacak, yüreğinde yepyeni duygular filizlenecektir. Onun toprağa dönüş çağrısı, öze dönüş çağrısıdır ve bu çağrıya kulak verilirse ‘’Akıntı’’ kendiliğinden duracaktır.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş