Ayhan Bilgen'in Kaleme Aldığı "ÜÇÜNCÜ MEKTUP / Hak Temelli Siyaset" Kitabı Vivo Yayınlarınca Yayımlandı..
Kitabın Arka Kapağında;
“Sessiz çoğunluk tüm farklı kimlik ya da tercihlerine rağmen ortak bir çatıda buluşturulabilir mi?
Bu buluşmanın siyasetteki zemini ‘hak temelli’ bir dünya görüşü olacaksa bu temel ve kolonları hangi yöntem ve ölçülerle inşa edilebilir?
Siyasal çalışmaların diğer toplumsal çabalarla ilişkisi nasıl kurgulanırsa ortak çatı altında buluşma kolaylaşır?
Eski ezberlerimiz, kurtuluş reçetelerimiz bu çatının kurulmasında ne anlam ifade etmektedir?
Eski alışkanlıklarımızla yüzleşmeden, hatta hesaplaşmadan yeni bir gelecek kurabilir miyiz?" ifadelerine yer verilmekte..
116 Sayfa olan kitap, 42 başlıktan oluşmakta..
Kitapta yer alan yazılardan birisini sizler için derledik:
ANLAMADIĞIMIZ DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞMAK
Marx, dünyayı anlamayı değiştirmek için önemser. Değiştirme niyeti ve iradesi taşımayan bir anlama çabası elbette sorgulanabilir. Ancak bugün asıl sorun, anlamadan hatta anlamaya çalışma ihtiyacı duymadan değiştirmeye kalkmaktır. Değişen dünyayı doğru okumak geçmişin ezberlerini ya da kafamızdaki kurguları aşarak var olanı olduğu gibi anlamaya çalışmak önemli bir ihtiyaç ve başlama noktasıdır.
Bir düşünür, "okulların en verimlisi zorluk okuludur" der. Yaşadığımız zorluklara rağmen bunları anlama çabasına katık yapmak, kolay hüküm verme, çok bilmişliğine kendimizi
kaptırmamak zorundayız. Anlamaya çalışmak, bir ömür boyu gerçeği aramak ilerlemenin, öğrenmenin, değiştire bilmenin güvencesidir. Anladığını sanmak ise telafisi imkânsız biçimde dünyaya kapıları kapatmaktır.
Eğitimin temeli meraksa, merakı canlı tutan da sevgidir. Sevmediğiniz bir şeye ilgi duymaz, onu anlamaya çalışmazsınız. Tabii Uzakdoğu düşünürlerinin sıkça uyardığı gibi "Balık
yemeyi sevmeyi balığı sevmekle" karıştırmamak şartıyla. Zira aslında birincide balığı değil kendimizi, hazlarımızı, zevklerimizi sevmiş oluyoruz.
Dolayısıyla aslında kendimizi tanımadan, kendi zaaflarımızı ortaya koymadan dünyayı tanımış gibi yapıyor ve ona çeki düzen verme işine koyuluyoruz.
İnsanın çevresinde kötü gittiğine inandığı şeyleri değiştirme radesi ortaya koyması elbette son derece önemli bir erdemdir. Egoizmin en büyük dine dönüştüğü, çoğunun gözlerini kapayıp kulaklarını tıkayarak mutlu olmaya çalıştığı hatta düşenin üzerine basarak kendini kurtarmaya çalıştığı bir dünya elbette haksızlığa seyirci kalmamak, çürüme sürecine ortak olmamak oldukça değerlidir. Çetin Altan'ın tabiriyle insanların, "değerli olmayı unutup önemli olmaya çalıştıkları" bir ortamda değerli olmakla önemli olmak arasındaki farkı hatırlamak durumunda mamışsa kapanın içini dekore etmeye çalışır" diyor.
John Steinbeck "insan kapana sıkışmış ve tercih şansı kalmamışsa kapanın içini dekore etmeye çalışır diyor.
Dünyamız, ufkumuz içine hapsedildiğimiz kapanlardan ibaret bir hale geldiğinde elbette anlama çabası da zorlaşıyor, değiştirme arayışı da boşa çıkıyor. Taraf tutarak anlamaya
lışmanın handikaplarını göz ardı etmemek zorundayız.
Gerçekten Tolstoy'un dediği gibi, tüm insanları düşünürken değiştirmeye, değiştirmekten yani kendimizden başlamazsak yol alamıyoruz.
John Lock'un ifadesiyle, "insanların siyasal topluma girişlerinin nedeni mülkiyetlerini koruma güdüsü" ise, mülkiyeti, siyaseti yeniden anlamaya çalışmalıyız. Dahası insanların mülkiyete ve siyasete yükledikleri anlamın farkında olmalıyız. Mülkiyet koruması ya da elde edilmesi istenen şeyse siyasette bunu başarmanın en az maliyetli yöntemi olarak görülmektedir.
İslam tasavvufçularının "balın etrafında toplanan ve onayapışarak hayatını kaybeden sinekler" benzetmesi, günümüz ortamındaki siyasal çırpınışları tarif eden en genel geçer örneklerdendir. Siyaset yapma arzusunun ahlaki bir sorumluluk yada toplumsal kaygılara dayanan bir zorunluluk haline gelmesi için var olan durumu doğru anlamalı, en azından anlamaya çalışmalıyız.
Olması gerekeni doğru anlatabilmek için önce var olanı doğru tanımak, varılması gereken noktayı, yürünmesi gereken yolu anlaşılır ve kabul edilebilir kilacak biçimde doğru tanımlamak için bu anlama çabası belirleyici öneme sahiptir.
Kendisini anlamaya çalışmadığınız bir toplumun, insanların sizin kavganızı, davanızı anlamasını beklemek tek taraflı aşktan ileri gitmez, gidemez.
Derleyen:Fuat Taşcı-Hertaraf Haber/ Kültür Sanat sanat Servisi
Lübnan sınırında ilk sıcak temas
02.10.2024
“Şok ve dehşet” zafer demek değil
06.10.2024
İslam İnkılabı Lideri'nin Mesajları
07.10.2024
Tebaa ve İtizalciler | Muharrem Balcı
11.09.2024
my body my decision MUSTAFA AKMEŞE 03.10.2024
İktidar ve Toplum YUSUF YAVUZYILMAZ 05.10.2024
Tehlikeli Oyun AHMET HAKAN ÇAKICI 08.10.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024
SEVGİLİ AYŞENUR MÜSAADEN OLURSA… ESRA DURU 12.09.2024
Yaşanan Kötülüğün Sorumlusu Kim… ABDULAZİZ TANTİK 11.09.2024