TİK TAK Tİ TA T...SÜPRİZZZ!

geceler gündüze,
mevsimler birbiri arkasına ulanıyor.
ne
gece olunca
gök kubbeye güzelliğiyle
taç yapmış
yıldızları fark ediyoruz
ne düşen bir yaprağın hüznü var sonbaharda  
ne de baharla birlikte açan çiçeğin coşkusu yok hayatlarımız da..

çünkü

yapıp durduğumuz işlerimiz var.
öylece işte, biliyorsunuz.
sabah kalktığınızda ne yapacağını,
öğle üzeri nerede nasıl ve ne yiyecek olduğunuzu bilmek gibi
sabah akşam dönüşte hangi yoldan saat kaçta geçecek olduğunuzun bilgisi var ya…
günün adeta  her anı bilinen tekrar edilen işlerinizle dolmuştur.
haftalar programlanmış,
aylardan hangisinde ne yapacağınızın bilgisi  vardır hafızamızda.

ezberlerden bahsediyorum dost.
ezberlerden
tekrar edip duran yaşanmışlıklar
gözü kapalı yapılan rutinlerimiz.
tekrar edildikçe insanının kendini güvende hissettiği,
yaptıkça tekrar,
bir süre sonra bağımlılık yapan hastalıklı hayatlar diyelim.
şifası zor çünkü halinden memnun olan bir zihin yapısı var ortada.

hele bir de tüm şehir
adeta bu ritmi birlikte tutan kalabalıklardan oluşmuşsa…

makine kıvamında şaşmadan hem de işte
tik tak tik tak tik tak…
 

tekrar edilen ne varsa bir de öylesine hızlı ki.
hep bir yerlere geç kalmış korkusu ile yaşayıp durulan titrek haller
daha hızlı giden ne varsa diye aranan modern zamanlardayız
biz hızlandıkça körleşiyoruz ve atlıyor,
sayısız yaşanacak güzellikleri.
ıskalıyoruz
yaşanacak onca güzel olan ne varsa işte..

esası kaybediyoruz
daha fazlasına ve hızlısına sahip olmak için
ve
daha can sıkıcı olan ne biliyor musunuz?
sahip olduğumuz an
eskiyor ya birden.
yeni olana bakıyoruz, bir an önce almak için...

bu sıra ıskaladıklarımız var ya,
ah!
mesela;
çocuklar büyüyor öylesine,
farketmeden, bakmışsınız boyumuza ulaşmışlar
kendimize yaptıklarımızın benzeri hayatlar kurguluyoruz onlar adına
seviyoruz olmamız onları
bütün yaşanan ezberleri onların hayatlarına boca etmek için
yeterli sebep oluyor bize
endişe ve korkularımız
kendi hayatlarımızı çekilmez kılarken,
çocukları da katıyoruz dönme dolablarımıza...

yaşıyor sadece nefes alıyoruz işte...

tek düze benzer ısmarlama hayatlardır yaşanan...

o'kadar da değil, bizim de var kendine özel yaşadıklarımız
diyorsun!
sahi ey dost
hadi söyle;
hikayelerin var mı şöyle esaslı anlatacak.
evet evet hikayesi olmak demek var ya
sahici olmakla eş değer işte.
benzer tıpkısı olan  kes yapıştır tekrar edilen hayatlarda
herkese okunacak gerçek bir hikaye çıkar mı dersiniz.
öylesine basit ve yüzeysel,
derinliği olmayan yaşanmışlıkların
okunası ibretlik hikayeleri olur mu?
merkezde kendisi olan özgün bir hikaye işte...
 
bak hele kendine,
en çok
yana yakıla ettiğin
dualar ve istekler bile
an be an değişirken
söyleyin dostlar
böylesi oburluktan
başı ve sonu olan orijinal bir hikaye çıkması mümkün müdür?

modern hayat için
en iyi ve başarılı insan planlı olan insandır ya,
herşey kontrol altında tutmak isteği vardır ve
sürprize tahammülü yoktur.

tanrılaşan bir zihniyetin  bu dünyada en korktuğu şey

tik tak tik tak ti ta t...
süprizzz!

plansız, programsız gelen şeydir.
eli ayağı dolaşır işte beklenmeyen olmuştur...

ah!
seni mikrop seni !

bütün ezberleri tümden bozdun ve
unutturdun ya!
bütün planlar altüst.
çaresiz ve biçareyiz

şimdilerde evlerdeyiz…

ey yolcu,

nefeslen şöyle.
daha derinden bir daha nefes al ve
yavaşça bırak.
yaşamak, yaşadığını anlamak için

ey yolcu

mikroplu günlerinde
okunacak kitaplar ve seyredilecek izlenecek
filmler vs paketlenir albenisi olan.
benzer şeyler işte,
evde boş değil
dolu zaman geçirmek için diyorlar.
inanma be yolcu…

ey yolcu

seni kendi haline bırakacaklarını zannetme.
satıcılar, hocalar, okullar, dernekler, abiler, şıhlar falan…
youtuber olup  çalacaklar kapını
unutmayasın kendilerini diye

evleri yaşanır kılacaklarmış!
pöh!

ev senin ve sen yaz bu sefer kendi hikayeni.
kimsecikler görmesin
sokma bu sefer mahremiyetine…

ey yolcu

nefeslen...
ve
düşün...
durmaya
ihtiyaç var.
zamana ve kursağa düşene bakmak için
düşün hele...

var edeni ve varlık sebebini
düşün…

Not;  yazılarımın,
dilediğiniz kısmı dahil, dilediğiniz şekilde dostlarınıza ikram etmeye açıktır.
Her hakkı okuyucuya aittir.