metrika yandex
  • $32.74
  • 34.87
  • GA19020

Ne kadar çok meraklıymışız Mirac’a, İsra’nın adından bile bahseden yok

OSMAN KAYAER
21.03.2020

Madem herkes Miraç’tan bahsedip uçmayı tercih ediyor, o halde bize de İsra’dan bahis edip, yürümek düşer. Madem bütün Müslümanlar Burak’a binip kestirmeden Sidre’tül-münteha’ya uçuyor, biz de tabana kuvvet İsra ayeti yüzünden Allah’ın işaretlerini görmek umuduyla çöllere düşelim.

Az gidelim, uz gidelim, dere tepe düz gidelim, dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol gittiğimizi anlasak bile ayetlerin peşinde kan ter içinde yorgun düşelim. Herkes semalarda süzüledursun, biz sarp yokuşu tırmanmak için dişimizi tırnağımıza takıp debelenelim.

Çünkü bize cennette olmak iyi gelmiyor. Çünkü rahat, bizi rahatsız ediyor. Çünkü yediğimizin önümüzde yemediğimizin arkamızda olması bizi yoldan çıkarıyor. Çünkü rahat, yaratılışımızı unutturup bizden edna olanlara benzeme arzusu uyandırıyor içimizde. Çünkü kudret helvası ve bıldırcın eti bize iyi gelmiyor, biz soğan ve sarımsak peşine düşenlerdeniz.

Biz insanları inandırmak için bir tek mucize gösteremeyip kendini paralayanlardanız. Çünkü biz zalimlerden ümidini kesince önce yanındakileri gönderip, şehri en son terk edenlerdeniz. Çünkü biz insanları inandırmak için taşlanmayı ve kafası kırılmayı göze alanlardanız. Çünkü biz zora talibiz. Çünkü biz çocuk yaşta kuyuya atılmaya, genç yaşta gömleği arkadan yırttırıp, hapse kaçmaya, peygamberlikten sonra bile çarmıha gerilmeye razı olanlardanız. Çünkü biz sarayı bırakıp mağarada üç yüz sene yaşamaya güle oynaya gidenlerdeniz.

Miraç, şöyle olmuştur, böyle olmamıştır diyerek kafaları karıştırmak değildir maksadım. Kimsenin miraç kutlamalarına da dil uzatacak değilim. Lakin Kur’an Miraç’tan değil İsra’dan bahsetmeyi tercih etmiştir ve elbet vardır bunun bir hikmeti. İşte bu yazı o hikmetin peşinde koşmayı, o hikmetin peşinde yorulmayı hatta bitap düşmeyi gaye edinmiştir.

İsra, seyr-ü sefer anlamına gelen bir kelime olup bir yerden başka bir yere gitmek için yapılan gece yolculuğuna denir. Araplar, kervanlar ile yaptıkları uzun yolculuklarda çölün sıcağından korunmak maksadıyla özellikle geceleri yürür, gündüzleri duha ila ikindi arasını dinlenerek geçirirlerdi.

Aylarca süren uzun yolculuklarda pek çok diyar geçilir, pek çok toplum ile karşılaşılır ve dünyanın pek çok hali görülürdü. Kur’an, Arapların ticaret için yaptıkları yolculuklara Allah tarafından alıştırıldıklarını söyler. (Kureyş suresi) Hz. Peygamber de daha çocukluk yıllarından itibaren özellikle gençlik çağlarında pek çok defa bu yolculuklara katılmış biridir. Bu yolculuklarda gördükleri ve duydukları üzerine kafa yorduğunda şüphe yoktur. İslam düşüncesine göre kainatta bulunan her şey Allah’ın ayetidir. Gördüğümüz, duyduğumuz ve idrak ettiğimiz her şey onun nişanesidir. Yani varlığının, birliğinin, kudretin ve bütün bir alemi ahenk içinde idare ettiğinin göstergeleridir.

İşte İsra, bunları görebilmenin, kavrayabilmenin, anlayabilmenin hatta anlamlandırabilmenin meşakkatli yolculuğudur.

İnsan dünyaya rahat durmadığı için çıkarıldığı cennete bu defa kalıcı olarak girebilsin diye gönderilmiş bir meşakkat yolcusudur. Bu yolculuğun adı İsra’dır.

İsra zifiri karanlıkta, yılanlar, çıyanlar ve akrepler arasında hakikati bulma çabasından ibarettir.

Neyse, yine zor olanı seçtim galiba...

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
İlhan Akar | 23.03.2020 16:51
İiginç ve farklı bir bakış açısı ile yazılmış güzel bir yazı! Üzerinde tefekkür etmeye değer. Kalemine sağlık Osman bey kardeşim! ...
Muslim | 21.03.2020 22:22
Allah razı olsun sizden