metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Milli Mutabakat, Afrin Zeytindalı Harekatı

MEHMET YAVUZ AY
07.02.2018

Önce özümüzde olanı değiştirdik.


 

Alemlerin seyyidi/efendisi Allah’ın lütfettiği maddî manevî nimetlerin şükründen uzaklaştık.


 

Devletten bir damla suya dek ne varsa hiçbir şeyin kıymetini bilmedik.


 

Güç, şiddet, gurur, kibir, insanın firenlemesi tavsiye edilen olumsuz ne varsa aldık kabul ettik, besledik büyüttük.


 

Güneş doğmaya mecburdu, gündüz geceyi takip ederdi, yağmur kar inerdi yeryüzüne, toprak yiyecekleri her dem sunardı. Yaşanır, günü gelince ölünürdü.


 

Kur’an okurken padişah olduğu haberini alan şehzadenin, kutlu Kitabımızın kapağını kapatıp, “Seninle yolumuz ayrıldı” dediği gibi yoldan çıkmada bir beis görmedik. Kitap duvarda, hurafeler menkıbeler hayatımızın içine ok gibi daldı.


 

İnen vahiyle aramıza dağlar girdiğinde, tabiattaki vahiyi okuyan Batı dünyasının tepemize dikildiğini gördük. Bol bol sopa yemeye başladık. Topraklarımızı, kaderini bize bağlamış ümmeti, dahası inancımızı, özgüvenimizi kaybettik. Yokmuş gibi yaşadığımız Allah, nimetlerini çekip aldı üzerimizden…


 

Tekno-Deccal Batı’ya âşık olduk. Osmanlı ve Cumhuriyet batıcıları koro halinde haykırdılar: Suçlu İslâm! Suçlu İslâm!


 

Hafızamız boşaltıldı. Kelimeler ve kavramlarımız tarumar edildi. Biz biz olmaktan çıktık.


 

Bu girişi, geçen günlerde yapılan millî mutabakat tartışmaları üzerine yaptım.


 

Millet, millî, millîlik, milliyetçilik üzerine kısaca bakalım.


 

Dilimize Arapça’dan isim olarak geçen “Millet”in sözlük anlamı şöyle: 1. Din, inanç, ilahî hükümlerin tamamı, şeriat: Millet-i İbrahim. 2. Mezhep, dinî meslek 3. Bir din veya mezhebe mensup olanların tamamı, ümmet: İslâm Milleti 4. Topluluk, cemaat: Küfür tek millettir. 5. Sınıf, kategori, cins, taife: Talebe milleti. 6. Halk 7. İnanç, ortak tarih, dil, gelenek, kültür, ideal ve vatan birliği olan topluluk, kavim: Türk milleti.


 

7. maddede yer alan kavim anlamı, 19. Yüzyıldan itibaren yaygınlaşıyor. Niye? İslâm’la özdeşleşmiş Türk kavramını kavime indirgemek için. Kendilerince bir “Ulus Devlet” yaratmak (?!) için…


 

Gelelim “Millî” kelimesine:


 

1. Millete âit, millete has, milletle ilgili, millete mensup

2. Dinî.

3 Kavmî.


 

Millet, millî, milliyetçilik kelime ve kavramlarının öncelikli referans kaynağı dindir. Ne yazık ki kaynaklarından uzaklaştırılarak, özümüze yabancı bir mahiyete kavuşturulmuştur. Batının istediği gibi parçalanmamızı arttıran kavmiyetçiliğe evrilmiştir.


 

Her coğrafyanın bir kaderi vardır. Toptan yok olmak istemiyorsak aslımıza dönmemiz icap eder. “Millî Mutabakat” önemli bir ihtiyaçtır. Ülkemiz özelinde Anadolu İslâm Milleti’nin olmazsa olmaz bütün unsurlarını içine almalıdır. Kelimenin ruhu bunu emrediyor.


 

Kelime ve kavramlarımızı aslına rücû ettirmek, geleceğimize sahip çıkmaktır…


 

20 Ocak 2018’de başlayan Afrin Zeytin Dalı Harekâtı, emperyalist, işgalci, şer güçlerine ve onların taşeronu olan terör örgütlerine karşı bize tarihî fırsatlar sunuyor. İslâm Ümmeti’nin umudu olmasını istediğimiz Silâhlı Kuvvetlerin atması gereken tarihî adımlar vardır. Genel Kurmay Başkanı’na çağrıda bulunuyorum:


 

1. MY 164-1 TSK Eğitim ve Öğretim Yönergesi (2009) halen yürürlükte ise lütfen kaldırınız. Yıllardır, hiçbir sorunumuzu çözmeyen, sanal bir “Ulus Devlet” tasarımına, seküler ideolojik dayatmaya göre verilecek eğitim ve öğretimin, geleceğimize hiçbir faydası olmayacaktır.


 

2. İslâm Milleti’ne yüzlerce yıl şemsiye devlet olma şerefine nail olmuş bir cihan devletinin çocuklarıyız. Kelimeler ve kavramlarımızı aslına döndürerek, İslam Milleti’nin bütün halklarına söz söyleyebilelim. Ordu, İslâm Milleti’nin ordusu olsun.


 

3. Emperyalistler gücü, bizim dağınıklığımızda, birbirimize düşman oluşumuzda, kendi kendimizi etnik paranteze alışımızda buldular. Her şeyimize kavim eksenli bakarak bağımsız olabileceğimizi düşündük ama olmadı. Önce kendi elimizle emperyalist dayatmalara direnemeyecek hale geldik sonra emperyalist, seküler, pagan batılı güçler üstümüze çullandı.


 

4. İşgalci batılı güçlerin cetvelle çizdikleri sınırları kabullendik. Kaybetmiştik ama ruhumuz buna isyan etmeliydi. Çocuklarımızı buna göre eğitmeliydik. Bizim için Misak-ı Millî tüm İslâm toprakları olmalı. Kendi yanlışlarımızı İslâm’a mal etmemeliyiz.


 

5. Harekâta katılanlar bilmeli ki; ekili araziler tahrip edilmez, ağaçlar kesilmez; kadınlara, çocuklara, yaşlılara, savaşta yer almayan sivillere dokunulmaz. Su kaynakları kirletilmez. Din adamlarına ve mabetlere zarar verilmez.


 

6. “Biz işgalci değiliz” türü cümleleri kurmayınız. Oralar İslam Milleti’nin toprakları. Allah’a dayanır ve güvenirseniz, işgalcileri topraklarımızdan söküp atabiliriz. Şam ne kadar bizimse İstanbul, Ankara Suriyeli kardeşlerimizindir. Vakit geçirmeden İslâm Ümmetinin parçası olmayı kabul eden tüm unsurlarla işbirliği içinde olalım. Suriye rejimiyle de doğrudan görüşmeler yapabilmelisiniz.


 

7. Siyonist İsrail’in Filistin topraklarında ördüğü duvarları anlarım, emperyalistlerin içimizden devşirdikleri beyinsizlerin tacizleri ile bize ördürdükleri duvarları anlayamam. Hani diyoruz ya, “Bizi kuşatıyorlar, bölgeyle irtibatımızı kesiyorlar” diye. Bunu bize yaptırıyorlar. Duvarlarla tedbir alınmayacağını benim kadar bilirsiniz. Allah’a yakınlığımız, gücümüz ve kararlılığımızla ümmetin dağılmış çocuklarını soframızda toplayabildiğimizde güvenlik endişelerimiz giderek azalacaktır. Günü geldiğinde duvarlar kaldırılmalı.


 

8. Amerika’nın artık kontrol edemediği yanlarımızla bizi Rusya’nın kucağına ittiğini unutmayalım.


 

9. Önemli adımlar atıyoruz ama hâlâ bağımsız bir ülke değiliz. Efendiler kölelerine saygı duymazlar.
 

 

10. Ordu yüzünü Allah’a dönerse bu ülke ve İslam Ümmeti kurtulacaktır. Yeryüzünde ve gökyüzünde en büyük imkân Allah’tır. Allah, emperyalistleri, işgalcileri, talancıları, insanlık düşmanlarını, zalimleri, inkârcıları, putperestleri, uşakları sevmez… Allah’tan başka galip yoktur.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş