YOL
I.
Geçmişle gelecek arasında ne zaman durup düşündüm?
Ayaklarımın bastığı yer, bilmediğim ama gitmek zorunda olduğum yerler, tanımadığım insanlar, sonsuzluğu kimi zaman anlaşılmaz duygularla derin derin seyredişim…
Bazen gökyüzünde asılı lamba gibi yer parçası ve kendime dair içimi ürperten akıl yürütmelerim…
Dibi görünmez bir uçurumun kıyısında asılı durmak… Dünyada asılı durmak… Sonsuzluğun içinde asılı durmak…
İnsanın hikâyesi iç oynatan boşluk duygusunu idrakle mi başlıyor? Boşlukta nasıl kalıcı olunabilir, kendimizi nasıl yerleşik hissedebiliriz? Yolcu olma yola koyulma insanlığın hangi halidir?
Bebek Musa, yol ve yolculukla çok erken tanıştı. Bilmediği bir dünyanın sislerle örülü suyoluna kondu küçük bir sandığın içinde. Suyolu itici akıcılığıyla yol oldu, Musa yolcu. Allah’ın ince plânı işledi durdu. Yolcu Musa’ya mesken oldu Firavun. Asiye’nin iman ve merhamet dolu kalbi Musa’ya ikinci anne oluverdi. Hayat durmadı, durmaya gelmezdi. Firavun’un generali Musa, haksız yere adam öldüren Musa; yola düşmeye mecbur oldu. Yolun ucu çobanlığa çıktı. Rabbimiz seçti “Rabbim her türlü yardımına muhtacım” diyen Musa’yı. Yıllar geçse de kalıcı olunamayacağını öğretti. Yine yol göründü. Kırdan şehire, kaçtığı topluma, Firavun’a git denildi. Mücadelenin en güzeli ile yine yola koyuldu. Kızıldeniz bağrını açtı, geçip gitti İsrail oğulları Musa’nın ardından. Ne ki yol ve yolculuk bitmedi…
Her insanı olduğu gibi beni de yola çıkardı Yüce Yaratıcı. Mekteb-i Harbiye’nin kapısından girdiğim şaşkın, tuhaf, karanlık günlerimden kendisine yol açtı. Küçük dünyamdan hayatın kükreyen dünyasına yürütüldüm. Kendime bakmayı öğrendim. O an Firavun’un kucağında büyüyen Musa gibi hissetim kendimi…
Sisli bir yol alıp götürdü beni. Bir yere sığamadım. Ait olamadım yeryüzüne. Kırık bir kalp, hüzünlü bir bekleyişle baktım yeryüzüne ve göklere. Ama akıp giden hayatın dışında olma, inzivaya çekilme olmadı. Olamazdı.
Peygamber efendimizin inzivaya çekildiği Hira Dağı’na Risalet’ten sonra hiç çıkmadığı rivayet edilir.
İman varsa hayatın orta yerinde durmak gerekiyor. Ruhun bedenin, malın mülkün sahibi gibi davranmadan. Teklik Allah’a çokluk kullara ait. Çokluk içinde yolu yitirmeden tekliğe yolcu olmak.
Dünya ahiretin tarlası. Öyle bir tarla ki milyarların alıp sattığı, uğruna kanlar döktüğü, kendini onunla bütünleştirdiği, mazlumun zalimin onun üzerinden anlam kazandığı acaibin acaibi bir tarla…
“Oyun ve eğlence” durağında yolumuz uzun, yolculuğumuz meşakkatli…
Dünyanın süsü serveti, güç sahiplerinin ışıltılı kibirlerine; acılarıma, imtihanlarıma bakarken içime dönüyorum. Kalbimin ibresi oynamıyorsa gülümsüyor, ferahlıyor, çokça şükrediyorum.
İyiliği yaymak, kötülüklerden kaçınmak ve karşı durmak; dünyada kalıcı olmamayı bir sıkıntı haline getirmeden bilakis ağırlığımızın azlığından mutluluk duyarak yola koyulanlara ne mutlu…
Biliriz ki Allah, kaldıramayacağımız yükü yüklemez.
Neo liberal dindarlıklar şeytana ve şeytanlıklara göz kırpıyor. Dünyayı Kitapça ve Peygamberce anlamaktan Müslümanları uzak tutuyor. Bu tuzağa düşmemeliyiz.
Hamdolsun sırtımda dünya yok. Olmamalı… Bu duyguyla ölmeliyim…
Eksiklerim, zaaflarım, günahlarım yola çıkmakla azalacak, dört yanımı kuşatamayacak şeytanın askerleri. Yolculuk yaralarıma merhem olur, durağanlığın kiri pasını giderir. Hüznüm umutla arkadaş olur. Bir işi bitirince yenisine gidecek gücü bulabilirim. Bu yol nereye çıkar? dediğimde; kalıcı olana, kıymetliye, Sahibime diyebilmeliyim. Sözüm özüm olmalı.
Bize ait olmayan şeylere fazla kıymet vermemeyi öğretmenimiz Peygamber Efendimiz bize öğretiyor:
“Dünya ile benim misalim, bir ağacın altında gölgelenen sonra terk edip giden yolcunun misali gibidir.”
Yolcuyum! İnsanlar ne yana savrulsa, hayat kirli karışık bir yumak olsa, zulüm dalgaları her şeyi yutar gibi olsa da, ne gam, Rabbimle beraber yürümeliyim. Çıkınımda özlem, umut, mücadele azmi, nihayetsiz sevgi… O’ndan başka dostum yok!
Meselemiz ne Amerika ne İngiltere ne Siyonizm ne de Küresel Güç Merkezi…
Mesele Allah’la beraber olamamakta…
Devlet mevzuuna giriş|Sait Alioğlu
26.03.2024
SÖMÜRGECİLİKTEN KÜRESELLEŞMEYE |Noam Chomsky
24.03.2024
BU UTANÇ BİZ MÜSLÜMANLARINDIR|MUSTAFA DOĞU
26.03.2024
Seviyesiz siyasetin gölgesinde seçimler
24.03.2024
Süleyman Arslantaş ile Derkenar
14.03.2024
FİLİSTİN CEPHESİNDE NİLİ CASUSLARI
04.03.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024
EBU UBEYDE'NİN YALNIZLIĞI KADİR ÇİÇEK 24.03.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024