metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

MA’UN

AHMET GÜRBÜZ
05.03.2017

Ma’un, eraeytellezi diye bildiğimiz surenin adıdır,107.sure.

 

Yardımlaşma manasına gelir.

 

7 ayetin ilk üçü Mekke de, diğerleri Medine de inmiştir.

 

*       *     *

 

Ülkemiz azımsanmayacak sayıda Suriyeliye ev sahipliği yapmaktadır. Komşuda Mart 2011 de başlayan kargaşanın zamanla iç savaşa dönüşmesi ve hükümetimizin izlediği açık kapı politikası sonucu yaklaşık üç milyon sığınmacıyı 6 yıldır ağırlamaktayız.

 

Bu nüfusun yaklaşık % 10 u sınır illerimizde kurulmuş kamplarda, diğer kısmı da bu iller başta olmak üzere yurdun dört bir yanına dağılmış durumda.

 

Sığınmacılar için bugüne kadar yapılan harcama toplamı otuz milyar usd’ye ulaşmıştır. Bu konu AB ile yaşanan gerilimde de katalizör görevi görmüştür.

 

Bu durum elbette ekonomik, sosyolojik ve siyasal anlamda bazı fırsatlar ve riskleri de beraberinde taşımaktadır. Bu konudaki tartışmaları erbabına bırakarak kendi alanımıza dönmek isterim müsaadenizle.

 

Bittabi her hususta olduğu gibi bu konuda da kamuoyu çat diye ortadan ayrılacak şekilde ikiye bölünmüş durumdadır. Bu durum insanların siyasal duruşlarıyla da doğrudan alakalıdır. Bir kesim tarihi kültürel bağlarımızı hatırlayıp olayı insani ve İslami bir zaruret olarak görerek desteklemektedir. Bu hususta hiçbir fedakârlıktan da çekinmemektedir. Evini, gönlünü sonuna kadar açarak bir alicenaplık örneği sergilemektedir.

 

Diğer kesimde daha çok ekonomik ve güvenlik gerekçesiyle tamamen karşı çıkmaktadır. Sokaktaki dilencileri, yaşanan nadir adli vakaları öne sürerek bunların kabul edilmesini yahut bunlara yardım edilmesini şiddetle eleştirmektedir.

 

Bu durumda nasıl pozisyon almamız konusunda Kuran’ın irşadına müracaat edelim dilerseniz.

 

 “Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, biz dünyada mutlaka onları güzel bir yere yerleştiririz. Hâlbuki bilirlerse ahiretin mükâfatı elbette daha büyüktür.” Nahl 41

 

“İman edip de hicret edenler, Allah yolunda (İslâm’ı savunma ve onu hayata hâkim kılma uğrunda) mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onlar, birbirinin dostlarıdır…

 

İnkâr edenler de birbirlerinin velîleri (dost ve yardımcıları)dır. Eğer siz de (dostluk ve yardım hususunda bunu) yapmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve büyük bir kargaşa olur.

 

İman edip de Allah yolunda cihad edenler, hicret edenler ve (hicret eden mü’minleri) barındıranlar ve yardım edenler var ya, işte gerçek mü’minler onlardır.

 

Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.

 

 Sonradan iman edip hicret edenler ve sizinle beraber cihad edenler(e gelince): Onlar da sizdendir. (Fakat) Allah’ın Kitabı’na göre, akrabalar artık birbirlerine daha yakındır. Hiç şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir”. Enfal 72, 73, 74, 75.

 

Kur’an-ı Kerim bu müjdeli ayet-i kerimelerle dolu.

 

Rabbim bize Cihadı nasip etmedi belki, ya da biz cüretkâr olamadık bu hususta maalesef.

 

Ama önümüzde böyle muhacirlere Ensar olmak gibi şerefli bir fırsat var elhamdülillah. Şükür ki milletin kahır ekseriyeti de bunun farkında. Bizde değerlendirenlerden oluruz inşallah.

 

Birde bu olaya şaşı bakanlar var, istemezükçüler korosu, sürrealistler.

 

Neye talip olup, nelerden mahrum kaldıklarından bi haberler.

 

Maun suresini bir hatırlayalım.

 

Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla

 

1. Dini (o hesap gününü) yalanlayanı gördün mü?

 

2. İşte, yetimi itip kakan,

 

3. Yoksulun yiyeceği ile ilgilenmeyen/yoksula yedirmeyi teşvik etmeyen de odur.

 

4-5-6. Vay haline! (Şöyle) namaz kılanların ki onlar, namazlarından (onun öneminden, gayesinden ve vaktinin geçtiğinden) gafildirler. Hem de onlar, gösterişçidirler.  (İyi tanınmak veya çıkar sağlamak için namaz kılarlar.)

 

7. (Onlar, zekâtı veya yardım ve yardımlaşma için) en basit şeyleri bile esirgerler/engel olurlar. 

 

Maalesef bu tartışmaları yaparken insanların bir savaştan, katliamdan kaçtıklarını bazen unutmaktayız. Ya da Halep diye adlandırılan Suriye’nin bizim bir vilayetimiz olduğunu atlamaktayız. Sınır komşuluğumuzun yanında akraba olduğumuzu, Suriye’de en çok konuşulan ikinci dilin Türkçe olduğunu yok saymaktayız. Buraların bir Osmanlı bakiyesi olduğunu, hepsinden önemlisi din kardeşlerimiz olduğunu görmezden gelmekteyiz.

 

Elbette dün Kafkaslardan Balkanlardan İran’dan gelenlere kapımızı açtığımız gibi bugün de Halep’ten gelen kardeşlerimizi bağrımıza basacağız. Bunu bir şeref vesilesi bileceğiz.

 

Ama…diye başlayan yüzlerce cümle kurabiliriz..

 

Ama insanlık, İslamlık başka bir şey, vesselam.

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş