Bir erkek bir tırnağına oje sürebilir mi?
Bu soru bile çok kulak tırmalayıcı, bunun farkındayım. Ancak, bu soruya evet sürülebilir diye cevap alırsak çok daha fazla kulağımızı tırmalayıp garipsememize sebep olacaktır.
Viyana'da Freud’un başyardımcılığını yapmış olan ve aynı ekolde olan Wilhelm Reich "dinle küçük adam" isimli kitabında çok beğendiğim ve sıkça atıfta bulunduğum şu cümleyi kullanır : "Küçük adam bir yanlış, olumsuzluk, çirkinlik gördüğün zaman hemen bağırır çağırır küfür eder. Büyük adam ise Neden ’ini sorar, bu yanlışı niçin yaptığını anlamaya çalışır."
Erkek tırnağına oje sürebilir cümlesini duyduğu zaman pek çok kişi tam bir maganda tarzıyla hemen kızıp küfür edecektir. Bu cümleye ilişkin niçin sorusunu ise çok az kişi soracaktır. Niçin sorusunu sorup olayın gerçek sebebini anlamaya çalışanların hakikate ulaşabilme ihtimali şüphesiz daha fazladır.
Peki bir kadın tırnaklarına niçin oje sürer? Bu sorunun birden farklı cevabı olabilir ama genellikle öyle daha güzel göründüğünü sanmasıdır. Bu zannına sebep olan etkenler ise çok farklı olabilir. Moda, çevre kadın, magazin dergileri vs. buna sebep olabilir.
Peki bir erkek bir tırnağına niçin oje sürer, sürebilir? Eğer tırnağınız uzunlamasına kırılmışsa ve derince tırnağınızı kesseniz bile kırık sonlanmıyorsa, hele bir de kırık içine doğru derinse ve ete kadar inip acı veriyorsa, en güzel çözümlerden biri oje ile kırığı kapatmak olacaktır. Kırığı kapatmazsanız günlerce bir yerlere devamlı takılıp sizi rahatsız edecektir. Tırnağım kırıldığı zaman verdiği rahatsızlıktan biliyorum... Veya oje kullanmayıp bir hafta on gün boyunca üzerine bantta sarabilirsiniz.
Niçin sorusu fıkıhta da, mahkemede de pek çok fiilin neticesini ya da hükmü değiştirecek bir sorudur. Pek çok uygulamada bunu görüyoruz. Mesela Hazreti Ömer'in hilafeti döneminde bir deve çalarak kesip yiyen birkaç köleye, hırsızlığın cezası olan el kesmeyi uygulamaması güzel bir örnektir. Niçin sorusunu sorduğunda, efendilerinin kendilerini doyuracak kadar yiyecek vermediğini aç olduklarını öğreniyor ve hırsıza verilen cezayı uygulamıyor. Benzer şekilde müellefetül-kulübe zekattan pay vermemesinin sebebi "bunlara Peygamber (a.s) ve Hz. Ebubekir döneminde niçin zekattan pay verildi" sorusunu sormasıdır. Örnekler çoğaltılabilir.
Öyleyse bir olaya bakarken mümkün olduğu kadar geniş açıdan konuyla ilgili olabilecek bütün vecheleri gözönünde bulundurarak yorumlayabilirsek, olayın hakikatine nüfuz edebiliriz ve bunun neticesinde vereceğimiz karar ya da hüküm doğru ya en yakın olacaktır.
Bir konu ya da olaya dair gördüklerimiz bildiklerimiz okuduklarımız ya da duyduklarımız ve bütün bunların çokluğu ya da azlığı o hususta bakış açımızın ne kadar geniş olduğunu gösterir. Olabildiğince geniş bir açıdan olaya bakıp görüş bildirmek ve "niçin" sorusunu sormak isabet oranını artıracaktır.
Altı yıldır Suriye konusunda yazılıp çizilenlere baktığımızda, istisnalar olmakla birlikte çoğunun konu hakkında çok dar bir bakış açısıyla hareket ettiği anlaşılmaktadır. Bu dar bakış açısının niçinini sorduğumuzda ise ilk akla gelen konuyla ilgili bildiklerinin, duyduklarının ve gördüklerinin azlığı-eksikliğidir.
Bununla beraber politika belirleyicilerin ABD, NATO, Batı, AB vs bağları, bu bağları sebebiyle bağımlılıkları, kandırılmış veya bilerek kanmış olabilecekleri ihtimalinin de bakış açılarını çok daralttığı sonucuna varabiliriz.
"CIA bize Esat’ın bir ayda düşeceğini söyledi" ve benzeri pek çok haber bunları çağrıştırıyor.
Suriye'de savaşı kim başlattı ve savaş niçin başladı, hangi konuların bu savaşa direk veya dolaylı etkileri oldu.?
Suriye-enerji-boru hatları
Suriye ve emperyalizm-Siyonizm
Suriye ve zülüm-tarih
Suriye ve mezhep-din-etnik köken
Suriye ve Kürdistan-BOP projesi
Suriye ve Rusya enerji-deniz üssü
Suriye ve Hizbullah/ Hamas - İran ilişkileri
Suriye ve milli çıkarlar-PKK-taşeronlar
Suriye ve Pakistan’laştırma vesair vesair vesair...
Altı yıl önce yukarıda saydıklarımızı veya bizim de göremeyip sayamadıklarımızı masaya yatırıp geniş bir bakış açısıyla ve derinlemesine inceleyebilecek politikacılar düşünce kuruluşları yazar ve aydınlarımız olsaydı bugün acaba afrin operasyonu olur muydu? "Kürt koridoruna" ya da "terör koridorun"a engel olmak için operasyon yapmaya gerek kalır mıydı? Dün büyük bir kibirle "Suriye'de her şey bizim kontrolümüzde" diye konuşabilen yazar çizerler, "mücahitler", Suriye "devrimcileri", Suriye "intifadacıları", acaba bakış açılarının darlığını düşüncelerinin sığlığını bugün anlayabilecekler mi? Olayların niçinini sormadıkları için ne kadar "küçük adam" olduklarını acaba bugün anlayabilecekler mi? Olayların niçinini sorabilen "büyük adam"lara selam olsun.
Abdulaziz Tantik ile Derkenar…
15.04.2024
Norveç:Filistin'i Tanımaya Hazırız
13.04.2024
Derviş Argun ile Derkenar..
20.03.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
Bir Şehide Şahitliğim MUSAB AYDIN 15.04.2024
Biz Şeriatçilar CAVİT OKUR 15.04.2024
İran’ın İsrail’e Saldırısı SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 17.04.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024