metrika yandex
  • $32.65
  • 35.29
  • GA17640

İnsanın Rabbi ile İletişimi: Ubudiyet

EYÜP MEDET
16.03.2018

İletişim konusuna değinmiş ve bu yazımızda devam edeceğimizi belirterek bitirmiştik bir önceki yazımızı.

 

Kısaca hatırlayacak olursak insan kendisi ile, Rabbi ile, ailesi ve akrabaları ile, diğer insanlar ile, diğer canlılar ile ve eşya ile iletişim kurar demiştik ve bu alanlara ilişkin değerlendirmeler yapacağımızı belirtmiştik.

 

Yine bir önceki yazımızda kişinin kendisi ile ilişkisine değinmiş ve bu konudaki değerlendirmelerimizi paylaşmıştık.

 

Bu yazımızda ise kişinin Rabbi ile olan ilişkisine değineceğiz aklımızın erdiğince, dilimizin döndüğünce inşallah.

 

İnsanın hayattaki en temel sorusu niçin var olduğudur. Düşünen insan mutlaka bu soru ile yüzleşir ve bir cevap bulmaya çalışır. Felsefe bu sorunun cevabı peşindedir. Sürekli onu arar. Tüm dinler bu soruya bir cevap verdiklerinin iddiasındadırlar. Her dinin, ideolojinin, akımın, düşünce ekolünün bu soruya bir cevabı ve dolayısı ile bir insan tanımı vardır ve hayata dair tüm önerilerini bu tanım üzerinden yaparlar.

Niçin var olduğunu düşünen insan bu temel soruya bir cevap arar ve tercih ettiği cevaba göre bir hayat yaşar.

 

Bize göre bu önemli sorunun cevabını verecek iradenin insan iradesini de kuşatan bir kudrete sahip olması gerekir. Bu sorunun cevabını salt akıl ile tecrübe ile laboratuvar ortamında deney ile bulmanın imkanı yoktur. Bu soru yoktan var eden, yaratan, insanın da halikı olan tarafından cevaplandırılırsa anlamlı olur.

 

İşte bu noktada Kuranı Kerim imdadımıza yetişiyor ve bize Zariyet Suresi 56. Ayette Rabbimiz “Biz insanları ve cinleri ancak bize kulluk etsinler diye yarattık” buyuruyor. Bu ayet müminlere niçin yaratıldıklarının cevabını gayet açık bir şekilde veriyor. İnsan kulluk yapmak üzere var edilmiş. Bu ayetten şöyle bir sonuç da çıkarmak mümkün: İnsanın kulluktan kurtulması mümkün değildir. Çünkü kul olarak yaratılmıştır. Sorun kime kul olacağındadır. Halik olana mı, mahluk olanların ürettiği vehimlere mi?

 

İnsan her dönemde aşkın kuvvet sahibi bir varlığa inanma ve dua etme yani onunla iletişim kurma ihtiyacı duymuştur. İşte bu yaratılışından gelen kulluk özelliğinin bir tezahürüdür. Bu iletişimin en üst düzeydeki hali peygamberlere verilen vahy ve hakikat bilgisidir. Diğer kullara düşen ise iman ve ibadettir.

 

Bu noktada insanı insan yapan Rabbi ile iletişiminde iki sorun bulunmaktadır. Birincisi insanın kibri, ikincisi ise sahte ilahlardır. İnsanın en büyük yanılgılarından biri kendini yeterli görmesidir. İnsanı insani değerlerden uzaklaştıran ve sonunda hem dünya bunalımlarına duçar eden hem de ahiretini helak eden en büyük sorunudur kibir. El Ekber olan da hiç bir kibir sahibini af etmeyeceğini beyan etmiştir.

 

İnsanın Rabbi ile kurması gereken doğru iletişimi sabote eden ikici faktör ise sahte ilahlardır yani putlardır. Keşke günümüzde de Arap Cahiliyesindeki kadar putlar somut varlılar olsa idi. Oysa günümüz putları o kadar aleni değiller. Ya da bizler yeterli bilince eremediğimiz için fark edemiyoruz. Ama şunu biliyoruz ki insanın Rabbi ile arasına perde çeken doğru iletişimini zedeleyen yani ona Allah’ından daha sevgili gelen her şeyin put olma tehlikesi vardır.

 

Lafı fazla uzattık. İnsanoğlu yaratılışı gereği dua etme, sığınma ihtiyacı içindedir. Bunun yeri ise Rabbul Alemin Olan Allah’tır. Kim ki bundan yüz çevirir hiçbir zaman iç huzurunu bulamaz.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş