metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Aksakallıların Kirlenmiş Tecrübeleri Gençlerin Tecrübesiz Dürüstlüğüne Karşı

HÜSEYİN SEVİM
30.06.2018

     Belki de insanlık tarihi kadar eski olan kuşak çatışması denilen şeyin, modern zamanlarda ürkütücü bir şekilde yoğunlaştığını, Müslümanlar özelinde de farklı bir derinlik ve boyut kazandığını düşünüyorum.

     Nedendir bilinmez, bu çatışmada gençlerin haksız / sorunlu, yaşlılarınsa haklı / olgun taraf olduğu gibi bir yaygın kabul şekillenmiş durumda adeta. Acaba tarihi, sosyolojiyi, edebiyatı, bilimi, felsefeyi… genel olarak yaşlıların ürettikleri üzerinden okuyoruz ve dolayısıyla da onların baskın değer(lendirme)lerinin etkisiyle böyle bir atmosfer doğuyor olabilir mi ?

     Meselenin bu genel sorgulamalarına daha fazla girecek değilim. Ancak bu konunun Müslüman insanlar özelinde düşünülmesi, tartışılması, yüzleşilmesi gereken özel tarafları olduğu inancındayım. Konuyu kendi kişisel serüvenim, yani Türkiye’de son 30 – 40 yıllık süreç içinde olan bitenlere tanıklığım bağlamında ele almak istiyorum.

     Siyasetin yoğun yaşandığı bir ailede doğduğum için, o dönemde henüz 5 – 6 yaşlarında olmama rağmen ’71 muhtırası ve onun ürettiği gerginliği çok iyi hatırlıyorum. Sonrasındaki tüm sosyal / siyasal çalkantıları, darbe ve travma süreçlerini yakından yaşadım, biliyorum, etkilendim. Yaşadıklarımızın bizim kuşağı ciddi (ve özel) şekilde eğittiği, şekillendirdiği bazen de dönüştürdüğü apaçık ortada.

     Geçen yılların, yaşanan acıların, edinilen birikimlerin yani tecrübelerin insanı genel olarak hep olumlu yönde geliştirdiği, olgunlaştırdığı kabul edilir. Peki tecrübeyi mutlak olumlu bir şey gibi görmek doğru mudur acaba? Tecrübenin insana sağladığı olumlu, olgunlaştırıcı katkıları elbette var; bu görmezden gelinemez. Ancak bu tarafın altı zaten hep kalın şekilde çizile geldi. Hatta abartıldı, kutsandı… Ben biraz da madalyonun diğer yüzünü çevirmek istiyorum…..

     Yaşadığımız tecrübeler bizleri bir yandan daha “bilge” kılarken geçen süreç içinde bir yandan da; banka tabelalarının altında gölgelenmeyi bile haram (veya en azından zul) addederken, bugün ceplerimiz kredi kartı koleksiyonumuzla epeyce renklenmiş değil mi? Ancak çok küçük bir azınlık için geçerli olduğunu düşünebileceğimiz şekilde, bu koleksiyon sadece katılım bankaları kartlarından oluşuyorsa vaziyet kurtulmuş mudur sizce? Siyonizmle, kapitalizmle olan kavgamızın bizi getirdiği yerde, “muhafazakar” otellerde, tatil köylerinde israfın dibine vurulan pek çok uygulamanın; ayakkabımızdan gömleğimize, sigaramızdan içeceğimize pek çok “bir zamanların lanetli ürünü” nün gönüllü tüketicisi olmadık mı ?

     Bireysel planda uzayıp gidecek bu “tecrübesel dönüşüm / olgunlaşma” listesini bir kenara bırakıp meselenin biraz da toplumsal (eski tabirle ümmetin canını yakan) taraflarına bir göz atalım bakalım ne itiraflar yapmak zorunda kalacağız.

     Aynı cemaatten, aynı partiden, aynı vakıftan… olduğumuz birinin apaçık bir hırsızlığını, adam kayırmacılığını, rüşvetini, işçisine emekçisine olan zulmünü, dostuna arkadaşına olan tahakkümünü, hakaretini, ayrımcılğını, ötekileştirici / bölücü tavırlarını, gözünün önündeki zulümlere mazeretler üretip sessiz kalışını, hatta Allah’ın ayetlerini eğip büküşünü…. Gördüğümüzde kaçımız bunlara “ama”sız samimi bir itiraz ortaya koyabiliyor gerçekten ?

     O “ama” var ya o “ama”……tecrübenin bütün zehrini içinde saklayan bir sözcüktür o “ama”. Rabbimizin bizden razı olmaması sonucunu doğuracak pek çok şeytani hile ve kepazeliğin, tecrübeyle damıtılmış şeytani retoriğiyle süslü mazeretleriyle doludur o “ama”.

     Yoksulluktan, yoksunluktan, darbelerden, başörtüsü yasaklarından, imam hatiplerin kapatılmasından, hastanelerdeki  eziyetlerden, nezarethanelerden, hapishanelerden…. geliyoruz ya; bu acı tecrübelerin bize öğrettiği / kattığı en temel şey, bunları bir daha yaşamamak adına her şeye sessiz kalma, görmezden gelme, mazeretler üretme kıvraklığı ve becerisi  sayesinde bugünlerin tadını çıkarmak olmuş besbelli.

     Ama gençler böyle değil ki! Bizim yaşadığımız tecrübeleri yaşamamışlar; yani “bilgelik”leri cok eksik. Ne eksiği ?! Düpedüz cahiller ! O yüzden cahilcesine, safçasına gördükleri her zulme, her adaletsizliğe, her kayırmaya, her hırsızlığa, her çarpıtmaya, her sapmaya itiraz ediyor, başkaldırıyor serseriler ! Yok şurada emek sömürüsü varmış, yok şurada işçi cinayetleri varmış, yok şurada Filistin davasına ihanet edilmiş, yok şurada Kürde eziyet ediliyormuş, yok şurada Allah’ın ayetleri ayaklar altına alınmış ya da çarpıtılmış, yok “öteki”ne zulmediliyormuş, yok beriki kayırılıyormuş…. Bir sürü itiraz, bir sürü başkaldırı. Bizim yaşadığımız zor günlerin birikimine sahip olmadıkları için bu “tecrübesiz” tavırları elbette !

     Evet dostlar, bu kadar ironi yeter diyorsanız, ben de size diyorum ki; bu yüzleşmeyi yapmayıp, tecrübelerimizi kutsamaya devam edersek, gençlerin o tecrübesiz ama samimi, kirlenmemiş, insanca, mü’mince tavırlarını haksız ve hadsiz bir şekilde aşağılamaya devam ettiğimiz gibi –laf aramızda kalsın, aman duymasınlar – pek çok şeyi onlardan öğrenebilme (ya da en azından hatırlama) fırsatını da heba etmiş olacağız.

Neleri mi mesela ?

Mesela zulme başkaldırıyı, mesela haksızlığa / adaletsizliğe itiraz etmeyi, mesela mazeretsiz / amasız emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmayı, mesela ikiyüzlü değil, mert ve dobra olmayı, mesela meraklı, araştıran, sorgulayan ve Allah’ın rızasını “GERÇEKTEN” her şeyin üstünde tutan insanlar olmayı….

     İnanıyorum ki yüreğimizi açarsak, gençler bize tüm bunları yeniden hatırlatabilir, hatta öğretebilirler. Darbelerle, krizlerle, travmalarla ve bunlara tanık olmanın tedbirliliği, hesapçılığı, kaypaklığı, korkaklığı, ikiyüzlülüğü ve tembelliği ile kirlenmemiş şahsiyetleriyle bunu sağlayabilirler bize.

     Gerçi şimdi onları da bekleyen bir tehlike var. Onların da öncesindeki, esnasındaki ve sonrasındaki zulümleriyle koskocaman bir 15 Temmuz tecrübeleri var artık. İnşaallah bu büyük travmanın onların tecrübelerine olan etkisi, onları da bizler gibi “bilge maymunlar”a dönüştürmez.

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Muammer Saygın | 30.06.2018 01:51
Yazının altına ben de imzamı atıyorum sevgili dostum ve paylaşıyorum...