metrika yandex
  • $32.65
  • 35.29
  • GA17640

Köprüden önceki son çıkış : DEİZM

Doç. Dr. MEHMET SAĞLAM
15.10.2017

Son dönemde ara ara gündeme gelen ama sonra ortadan kaybolan, kayıplarda olduğu zaman diliminde ise başta gençler olmak üzere toplumda giderek yayılan bir kavram var, DEİZM.  Deizm, tüm evrenin gerisinde hareket veren bir güç olduğuna inanan bir Tanrı inancıdır. Ancak bu Tanrı insanların ilişkilerine karışmaz. Sadece ilk hareketi verdi ve işi bitti. Bundan sonrası doğanın ve insanın kendi çabası ile gerçekleşen bir süreç. Batı toplumlarında daha yaygın görünmekle birlikte son dönemde Müslüman ülkelerde özellikle ülkemizde dikkat çeker bir noktaya doğru ilerliyor.

 

Yazının başlığı seçilirken, köprüden önceki son çıkış ifadesi özellikle seçildi. Zira deizm’den sonraki aşama da Tanrı yok. Peki nasıl oluyor da deizm Müslüman ülkelerde rağbet görebiliyor. Bunun temel nedenlerinden birincisi; doğduğu andan itibaren Yaratıcısı ile tanışan ve içinde yaşadığı toplumda her an bu kavram ile tekrar tekrar karşı karşıya kalan bir bireyin bilinçaltında Allah’ın varlığının yerleşmesidir. İkincisi ise içinde yaşadığı Müslüman toplumda Yaratıcının yani Allah’ın varlığını inkar etmenin toplumsal olarak zorluğu. Bu iki neden gençleri köprüden önceki son çıkışa yönlendiriyor.

 

Deizm; çocuk ve gençlerin ne kadar büyük bir ikilem yaşadıklarının göstergesi. Deizm’e doğru sürüklenen gençlerin topluma verdiği bazı mesajlar var. Aslında gençler inanma ihtiyacındalar ve ne olursa olsun sonunda sığınacakları bir liman olsun istiyorlar. Diğer taraftan ise rahat yaşamak, sorumluluk almamak, haz merkezli yaşamak istiyorlar. Bunun yanında içinde yaşadıkları toplumun ikiyüzlülüğü gençleri, o inandıkları ve aslında kendi yaşamını düzenleyici kuralları koyan yaratıcıyı sosyal yaşamlarından kolayca çıkarmalarını da besliyor. Kendi yaratıcısını “memnun etmek” için yaratılmışlara her türlü zulüm ve vahşeti normal görenlerin varlığı, diğer taraftan yaptığı her işte yaratıcısını anan bazı insanların her türlü yanlışı kolayca yapabilmeleri, günah/haram/yasak vs olarak bilinen ne varsa hepsinin, inandığını söyleyen insanlar tarafından yapılması ve bazen “Yaratıcının bu süreçte kılıf olarak kullanılması” ve belki de en önemlisi çocuk ve gençlere, bu yeni dünya düzeni ve yaşam biçimleri içerisinde onların ihtiyaçlarını karşılayacak ve kafalarında ki soru işaretlerini giderebilecek bir eğitim anlayışının olmaması.

 

Gençlerin ve çocukların yani yeni ve gelecek nesillerin deizm karşısında işi zor. Bu zoru kolaylaştırmak ise yetişkinlerin işi. Eğitim sisteminde(ailede, okulda, sosyal hayatta) eleştirel düşüncenin, soru sorabilmenin önün açılmasının yanında yeni nesillerin bu sorularına sırtını dönüp giden değil tatmin edici nitelikte cevaplar verebilen insanların(ebeveyn, eğitimci, sorumluluk sahibi bireylerin) varlığına ihtiyaç var. Zira bugünün yetişkinlerinin büyüdüğü dünya ile yeni nesillerin yetiştiği dünya aynı değil. Öğreten merkezli eğitim anlayışından öğrenen merkezli eğitim anlayışına geçmek gerek. Tehlikenin önüne geçebilmek için gençleri anlamamız lazım. Onları anlayabilirsek o zaman, bütün bu alemi ve onun sahibini de anlatmak kolaylaşacaktır.

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
hanne | 05.11.2017 09:28
yazılarınızın sıklığını rica ederiz