Geçtiğimiz haftalara, gençliğin dinden uzaklaştığı, Deizme/Ateizme kaydığı haberleri damgasını vurdu.
Eleştiri okulundan geçmiş Batı toplumları, eleştirmekten ve eleştirilmekten rahatsızlık duymaz.
Papazın önünde bile olsa günah çıkartma eylemi, o kişinin nesneler dünyasından kendi iç dünyasına dönebildiğini göstermesi açısından önemlidir.
Gelelim bize.
Sıhhat derecesi nedir bilinmez, bir ankette Kur’an meali okuyanların oranı % 15 civarındaydı.
Aşırı sol gelenekten gelen ilkokul öğretmeni hanım komşumuza ‘Kur’an Meali’ hediye ettiğimde sarfettiği cümle iç yakıcıydı: “Kur’an’ın Türkçesi olur mu?” Öğretmen hanım sınıf öğretmeni, din kültürü ve ahlâk bilgisi derslerine de giriyor…
Anadolu halkının, Alevî/ Sünnî fark etmez, Bektaşî meşrep bir yapısı olduğunu söyleyebiliriz.
Bütünlüklü bir Kur’an bakış açısı ile şekillenmiş zihin ve sahih sünnetin işaret taşlarıyla ete kemiğe bürünmüş hayat tarzı, tarihimizin küçük ve kısa arakesitlerinde neşvünema bulabildi.
Yüce Yaratıcımızın vahiy eksenli çağrısına uygun bir modeli dile getirip, hayata hakim kılma amacı güden okumuş Müslümanların çoğunun modern hayat, seküler/laik ideoloji karşısında ezilmeleri, esaslı bir duruşa sahip olamamaları, dilleri ile kalpleri arasına ikilik girmesine neden oldu.
Kitaptan ve sahih sünnetten uzak, geleneği/kültürü din edinmiş halkımız ise farklı bir yörüngede akıp durmada…
Tarih boyunca baskıcı sistemlerin saldırısına maruz kalmış Müslüman toplum öbekleri, kişilik kırılmasına uğramış, hak, kendini olduğu gibi ifade etme atmosferinde nefes alıp verme hürriyetine sahip olamamıştır.
Baskı altında bedel ödeyen kimi ekoller, yapılar, gücü ellerine geçirdiklerinde hak ve adâlet çizgisini tesis etmemişler, edememişlerdir.
Deizm ya da ateizm bağlamında gençlere fatura çıkarmadan önce aynaya bakmalıyız.
Varlık ve iktidar sahibi olmak, günlük lezzetlerle günübirlik yaşamayı tercih etmek, modernliğin insan içinde açtığı kara deliklere düşme korkusuyla uğuldayan/haykıran hayatın gürültülü, düzmece oyunlarına/ gösterilerine göz dikmek…
Çocuklarımıza rol-model olacak biz anne, baba, büyükanne ve büyükbabalar! Yüzleşme vaktidir!
Sahiden Allah’a inanıyor muyuz?
Sahiden ahirete inanıyor muyuz?
Sahiden Yüce Yaratıcımızın gönderdiği Kitabımıza hak ettiği değeri veriyor muyuz?
Sahiden Peygamber efendimiz bizim için ne anlam ifade ediyor?
Alemlerin efendisi Rabbimiz, Kitabımız, Peygamberimiz neyimiz oluyor?
Hüküm ve hikmet sahibi Rabbimizi, gönderdiği vahyi ve elçisini ne kadar ciddiye alıyoruz?
İman, ahlâk ve insanlığımız için bedel ödemeye razı mıyız?
Deistler, dünyayı yaratan sonra köşesine çekilen bir tanrıya, ‘Büyük Saat Ustası’na inanıyorlar; ya biz?
Günaha bitişik, batıla bulanmış bir hayata alıştık.
Rabbimizi hatırladığımız anların giderek küçüldüğü demlerdeyiz.
Yakın hayat adına ucuza kapatılmaya razı olduk.
Vahyin zorluklarla da dolu olsa diriltici rüzgârıyla üzerimizdeki ölü toprağını atamıyoruz.
Deistler dine, kitaba, elçiye inanmıyorlar? Ya biz?
Bütün sıfatlarıyla kadınlarımız ne haldeler? Sürülerinden sorumlu çobanlar/erkeklerimiz Büyük Gün’ün korkusunu taşıyorlar mı?
Rabbimizin mülkünde harami gibi yaşarken, ciddiye almadığımız Yaratıcımızdan boyumuzu aşan isteklerde bulunuyoruz.
Güvenemediğimiz, hüsni-zan edemediğimiz, hükmüne sabredemediğimiz kudreti sonsuz Rabbimize, Kitabımıza, Peygamberimize yapılan saldırıların karşısına, özgüven dolu bir karşı çıkışla dikilemiyoruz.
Sahiden İslâm, kucağımızda bulduğumuz ve ne yapacağımızı bilemediğimiz bir dert mi?
Müslümanız deyip deistler gibi yaşamak ne yaman çelişkidir.
Çocuklarımızı suçlamayalım! Anne babalarının ciddiye almadığı bir dini nasıl kabullensinler?
Büyüklerinin mehcur bıraktığı/terkettiği bir kitabın mesajlarını niçin merak etsinler?
Yaratıcıyı hayatına karıştırmayan, mesajının üstünü örten büyüklerinin içi boş peygamber sevgisini ne yapsınlar?
Ciddiye alınmayan, kudreti sınırlı bir tanrı derekesine indirgenen, kudreti sonsuz Rabbimizden yine de yardım istenmekte…
Büyük günahlarla mücadele etmek bir yana hayatımızı bitiştirmekte beis görmediğimiz bir din algısıyla, müminler eliyle intikam alan yaratıcıyı işe yaramaz hissettiren duygular, gençleri inançsızlığa itiyor.
Hayatın birçok anında yalan söyleyebilen, menfaatleri için ilke ve idealleri yıkabilen insanların müntesibi olduğu din, Allah’ın dini, töhmet altında bırakılacak, gençler güzel örnekler göremediği için dinden soğuyacaktır.
Bozulmuş yaratıcı algısı üzerine boca edilen sorular çocuklarımızı ateistleştiriyor: Tanrı kötülüklere niye müdahale etmiyor? Tanrı, kendisine inanan Müslümanlara niye yardım etmiyor? Batı niye dünyaya hâkim?
Allah’ın vaadi müminleredir. Allah’ın sünnetinde değişme olmaz. Her zorlukla beraber kolaylık vardır.
13.04.2018
Devlet mevzuuna giriş|Sait Alioğlu
26.03.2024
SÖMÜRGECİLİKTEN KÜRESELLEŞMEYE |Noam Chomsky
24.03.2024
BU UTANÇ BİZ MÜSLÜMANLARINDIR|MUSTAFA DOĞU
26.03.2024
Seviyesiz siyasetin gölgesinde seçimler
24.03.2024
Süleyman Arslantaş ile Derkenar
14.03.2024
FİLİSTİN CEPHESİNDE NİLİ CASUSLARI
04.03.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024
EBU UBEYDE'NİN YALNIZLIĞI KADİR ÇİÇEK 24.03.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024