metrika yandex
  • $32.5
  • 34.84
  • GA18240

Haberler / Türkiye

Bizim mahallenin halleri-Fatma Tuncer

09.01.2020

Otuz yıl evvel mahallenizden bir kişiyi ruh hekimine yönlendirmiş olsanız, tepki ile karşılaşır ve özür beyan ederdiniz. O zamanlar insanlar ruhsal sorunlarını gizleme ihtiyacı duyar, eğer yolları psikiyatriste düşmüşse de bunu bir sır gibi saklarlardı. Günümüzde ise yaşlı-genç hemen herkes ruhsal sorunlarından, terapiste gitmekten ve uzman desteği almaktan bahsediyor. Özellikle hanımlarımız terapiste gitmeyi farkındalık, üst bir bilinç olarak görüp ballandıra ballandıra anlatıyorlar.

Fiziki noktada bir sorun yaşadığımızda nasıl ki doktora gidiyorsak ruhsal sorunlarımız için de gerektiğinde destek alabilmeliyiz. Ancak günümüzde terapist ihtiyacının çok fazla abartıldığını, bunun sonucunda ise envai çeşit şarlatanların ortaya çıktığını görmekteyiz. Bu nedenle kişinin yardım almak niyetiyle attığı adımları titizlikle atması gerekir.

Eğitim seminerlerimde karşılaştığım anneler çocuklarıyla ilgili küçük sorunları dahi abartarak birçok terapiste gittiklerini fakat beklentilerine ulaşamadıklarını söylüyorlar. İşin kolayına kaçan anneler neredeyse çocuğun bütün eğitim sürecini terapiste bırakmak ve sihirli bir değnekle istedikleri çocuk modeline ulaşmak istiyorlar. Geçtiğimiz gün e-posta adresime düşen sorulara göz attığımda ister istemez çocukların değil anne-babaların desteğe ihtiyaçlı olduklarını düşündüm.

“Fatma Hanım, 8 ve 15 yaşında iki kızım var. Hamdolsun dersleri ile ilgili hiçbir sorunumuz yok, takdir getiriyorlar, gelecekte doktor olup birlikte çalışmayı düşünüyorlar. Ama yataklarını toplamıyor, yemeklerini hazırlamaktan bile aciz kalıyorlar. Psikologa gittim, onun tavsiyelerine göre hareket ediyorum ama beni dinlemiyorlar, acaba zamanla düzelir mi?” (Zeynep K.)

“Üç yaşında bir kızım var, çok fazla üzerine düşüyoruz ama düşmesek ne yapacağız, yemek yediremiyoruz, çorap giydiremiyoruz, geceleri sık sık uyanıyor, aşırı ilgi bekliyor…” (Ayşe Y.)

“20 yaşında bir kızım var. Ergenler içine kapanık olur çok konuşmaz derler benimki tam tersi sürekli konuşuyor, soru soruyor, kafasını hep meşgul tutuyor. Arkadaşını iyi seç, insanlara kolay güvenme diyorum ama beni dinlemiyor, yanlış arkadaşlar seçiyor.” (Yeşim Y.)

Lüks ve konforun hâkim olduğu bir çağda nasıl olur da ruhsal sorunlar bu kadar artar diye düşünürken insanlarımızın incir çekirdeğini doldurmayacak meselelerden büyük sorunlar üretip hayatı kendilerine zehir ettiklerini fark ettim. Tamam, ahlaki değerlerin zayıflaması, iletişimsizlik, yalnızlaşma ve ekonomik sorunlar insanlarımızı ruhsal ve sosyal sorunlara sürükledi ancak fertler zamanın getirdiği zorluklara karşı direnç kazanmak yerine sorun üreterek işin içinden çıkamaz hale geldiler. Kendini iyi hisseden ya da hissetmeyen herkes soluğu terapistlerde alıyor, fahiş paralar harcıyor, terapistin tavsiyelerine uyuyor. Ancak tasavvur ettiği gibi kalıcı bir huzura ulaşamıyor. Neden? Çünkü ne insanlarımız otuz yıl önce sahip oldukları sabır, tahammül, merhamet, anlayış ve empati gibi değerlere sahipler ne de zaman onların evham yüklü torbalarını taşımaya güç yetirebiliyor.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş